Bir polemiğin alt metni: Altı il karanlıkta
Fotoğraf: CHP
Türkiye’de elektrik faturalarına üst üste gelen zamlar ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun fatura ödememe eyleminin ardından evinin elektriğinin kesilmesi, bu eylemin mahiyetine dair tartışmanın ötesindeki gerçeklikleri de daha görünür kıldı.
“4 milyon hanenin elektriği kesildi 21. yüzyılın Türkiye’sinde, bunu içime sindiremiyorum” diyen Kılıçdaroğlu’na sosyal medya hesabından yanıt veren Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, “Bugün itibarıyla tüm abone gruplarında elektriği kesik abone sayısı 278 bindir, bu da toplam abone içinde yüzde 0,6’dır” dedi. Dönmez, şu ifadeleri de kullandı: “Sn. Kılıçdaroğlu’nun bugün 4 milyon hanenin elektriği kesikmiş gibi oluşturmaya çalıştığı söylem algıdır, manipülasyondur, çarpıtmadır.”
Şimdi bir adım geriye çekilerek fotoğrafa geniş bir açıdan bakalım. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının verilerine göre 2021 yılında toplam 2 milyon 776 bin 461 mesken abonesinin elektriğinin geçici olarak kesildiği, ticarethane ve sanayi aboneleriyle birlikte elektrik kesintisi yaşanan bütün abonelerin sayısı 3 milyon 449 bin 344’ü bulduğu biliniyor. Bu kesintilerin, ödeme yapıldıktan sonra açılan kısa süreli kesintiler olduğu varsayılsa ve Dönmez’in yaptığı açıklama güncel bir referans noktası olarak alınsa dahi, ortada küçümsenemeyecek boyutta bir sorun var demektir.
Bakan Dönmez’in verilerini, resmi kurumların açıkladığı verilerle birlikte değerlendirip devam edelim. Türkiye İstatistik Kurumu’nun Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçlarına göre, Türkiye’de ortalama hane halkı büyüklüğü 2020 yılında 3,30 kişi olarak hesaplanmıştı. Her aboneyi bir hane olarak düşünüp Bakan Dönmez’in açıkladığı 278 bin abone üzerinden hesap yaptığınızda 917 bin 400 kişi karanlıkta demektir.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2021 yılı adrese dayalı nüfus kayıt sistemi verilerine göre Türkiye’nin farklı bölgelerinden altı kentin nüfusları ise şöyle: Hakkari: 278 bin 218, Erzincan: 237 bin 351, Artvin: 169 bin 543, Ardahan: 94 bin 932, Bayburt: 85 bin 42, Tunceli: 83 bin 645. Bu altı kentin toplam nüfusu 948 bin 731 ediyor.
Yani Bakan Dönmez’in, Kılıçdaroğlu ile polemik yaparken paylaştığı veri yaklaşık olarak Hakkari, Erzincan, Artvin, Ardahan, Bayburt ve Tunceli’nin toplam nüfusuna denk geliyor. Türkiye’nin bölücülük paranoyası üzerine kurulu ‘bir çakıl taşı bile vermeyiz’ söylemi ile desteklenen ‘yerli ve milli’ propaganda bakımından -yani Cumhur İttifakı düsturu açısından- bu tabloyu nereye koyacağız? İktidarın Ay’a gitme hedefi ve mega proje propagandalarıyla desteklenen ‘Yeni Türkiye’sinin ortalama altı ili karanlıkta. Ve bu gerçeklik muhalefet ile polemik yaparken övünülecek bir veri olarak zikrediliyor.
Şimdi bu veriyi çarpıcı başka bir veri ile birlikte okuyalım. Uluslararası Şeffaflık Derneği’nin KONDA Araştırma şirketiyle ortak yaptığı ve 2780 kişinin katıldığı araştırma, Türkiye’de toplum genelinde yolsuzluğun arttığı algısının güçlendiği gerçeğini ortaya koydu. Araştırmaya katılanların yüzde 74’ü yolsuzluğun son iki yılda arttığını düşünüyor. Rapora göre muhalefet partisi seçmenlerinin neredeyse tamamı yolsuzluğun arttığını düşünürken AKP seçmenleri yüzde 44 oranında, MHP seçmenleri ise yüzde 63 oranında yolsuzluğun arttığını düşünüyor.
Uzun zamandır siyasetin çekirdeğine yerleşen kutuplaşmanın da etkisiyle AKP’ye oy verenler içinde yolsuzluk gerçeğine rağmen liderini ve partisini savunanların görüntüleri daha önce çeşitli video haberlerle de yansımıştı. Ancak bu gerçek, son iki yılda AKP ve MHP’ye oy verenler dahil olmak üzere büyük bir kesimin yolsuzluklarla ilgili muhalefet partilerine oy verenlerle kesişen bir duyguyu paylaştığı gerçeğini değiştirmiyor.
Ve o elektriği kesilenler arasında da çok farklı partilerin tabanını oluşturan yoksullar var.
Türkiye 1 Mayıs’a ve yaklaşan seçimlere böyle bir tablo ile gidiyor. Yapılan birçok araştırmanın ortaya koyduğu gibi, bu tablo sandıkta blok bir tercih değişimi olarak yansımıyor. Gerçeklik ile politika arasındaki ilişkinin görünür kılınması muhalefetin enerjisi, çalışkanlığı ve ortaya koyduğu politikalarla doğrudan ilişkili. Sandığı da aşan düzeyde kalıcı bir siyasal dönüşüm açısından aynı faktörlerin ahenkli ilişkisi elzem görünüyor.
- Kürt meselesinde bir ihtimal daha olmalı 13 Aralık 2024 04:57
- Sınırımızdaki yeni Afganistan ve kaostan rant devşirmek 09 Aralık 2024 07:00
- Geniş atılan ağda çıkışı aramak... 02 Aralık 2024 06:55
- Türkiye zor bir değişimin ağır sancılarını yaşıyor 25 Kasım 2024 06:35
- Ebedi barış mümkün mü? 18 Kasım 2024 04:23
- İki güncel rapor eşliğinde Kürt meselesini tartışmaya devam 11 Kasım 2024 04:47
- 'Çöle çevirdikleri yere barış geldiğini söylüyorlar' 06 Kasım 2024 05:33
- Bir siyaset olarak 'terörle mücadele' 04 Kasım 2024 07:07
- Erdoğan’ın Mevlana vurgusunun hikmeti ne olabilir? 31 Ekim 2024 08:07
- Mayınlı bir süreç 28 Ekim 2024 05:10
- Yenidoğan çetesi: Çürümenin ekonomi politiği 21 Ekim 2024 05:00
- Barışa kapı açmak mı, süreci yönetmek mi? 14 Ekim 2024 05:00