Türkiye’de ekonomi ve politika
Fotoğraf: Damla Kırmızıtaş/Evrensel
Türkiye’de yaşayan herkes ülke ekonomisinin elle tutulur yanı kalmadığını etinde kemiğinde hissederek görüyor. İktidarın palazlandırdığı tekeller bile.
Emeğiyle geçinmeye çalışanlar açısından yaşam her gün daha çok zorlaşıyor. Temel tüketim maddelerinin durmaksızın zamlanması, halkın tüketimini sürekli azaltmasına neden oluyor. Katlanan faturalar soğukların doğalgaz kullanmadan atlatılmaya çalışılmasına, elektriğin asgari düzeyde kullanılmasına, insanların giyim kuşam bir yana yeme-içmesinden kısmasına yol açtı. Ulaşım zamları evden işe, işten eve yürüyerek gidip gelenleri çoğalttı.
Bu yıl ekim yapamayan köylülerin sayısı küçümsenemez boyutta. Uçuşa geçen fiyatlarla satmakta zorlanan esnaf, artan kiralar ve ödeyemez olduğu elektrik vb. giderleriyle çıkmazda. Küçük ve hatta orta boy işletme sahipleri benzer durumda. Tekeller her olumsuzluğu fırsata çevirip kârlarını artırıyor, ancak onlar da ekonominin kırılganlığı ve bu gidişin sürdürülemezliğinin farkında. Tümü önlem peşinde ve ihalelerle teşvikler ve vergi kolaylıklarından yararlandırılan iktidarın en yakınları bile varlıklarını yurt dışına taşıdı, taşıyor. Yıldız’dan Doğuş’a, Demirören’den Binali ve oğluna varıncaya kadar tümü. En son M. Cengiz Londra’yı mesken tutup gayrimenkule milyarlar yatırdı.
Önünü görebilen kimse kalmamış görünüyor. Nasıl kalacak ki? Başka bir kişi ya da kurumun rakam açıklaması yasaklanarak sahteciliği doğrulanabilir sanılan TÜİK resmi rakamlarına göre bile enflasyon yüzde 61’i aşıyor. Gerçeği, en az iki katı kadar. Yönetenler “bütün dünya böyle, biz yine de iyiyiz” diyor. Doğru, enflasyon tüm dünyada artıyor, hayat her yerde pahalanıyor. Enflasyon örneğin İngiltere’de yüzde 7, Almanya’da yüzde 6’yı az geçiyor. ABD’de yüzde 8.5. Ancak hiçbir ülkenin Türkiye’nin eline su dökemediği kesin. Savaş içindeki Rusya’da yüzde 22 iken, Arjantin bile yüzde 50’lerle Türkiye’nin altında. Üstelik “dünyada böyle” diye övünmek yersiz; Türkiye’nin borçlandığı emperyalist ülkelerde enflasyon artarken, faiz de artırılıyor. Bu, Türkiye’yi iki yönlü etkiliyor; ülkeden yerli-yabancı sermaye çıkışları artıyor ve borçlanma maliyeti yükseliyor. Ülke artık borç ödeyememe riski altında. Sonuç şu ki; Türkiye “en kırılgan 20 ekonomi”nin en üst sırasında.
Erdoğan ve yönetimi ise hâlâ “büyüdük, büyüyoruz” diyor. Oysa Dünya Bankası dahi bu ay başında Türkiye ekonomisine ilişkin büyüme tahminini yüzde 2’den 1.4’e düşürmüştü. Bunda Ukrayna Savaşının etkisi büyük. Türkiye en başta buğday ithalatının dörte üçünü Rusya’yla Ukrayna’dan yapıyordu ve savaşın fiyatını iyice yükselttiği enerjide Rusya’ya bağımlı. Savaş süresince zaten düşmekte olan TL, yüzde 15 daha değer kaybetti. Ve nüfus artışı dikkate alınırsa yüzde 1.4’lük büyüme, aslında küçülme demek.
Bir politika çıktısı olarak, açık ki, Türkiye, ekonomisini olumsuz etkileyen Ukrayna Savaşından yararlanmaya çalışıyor. Batısı ve Doğusuyla hemen tüm ülkelerin savaşı desteklediği koşullarda Kuzey Irak’a sefer açıldı. Kısa günün kârı olarak tasarlanmasının ötesinde, ekonomik olarak kendisini “götürecek” bir batağa saplanmış iktidarın savaş ve OHAL koşullarında seçim yapma hesapları içinde olduğuna işaret ediyor. Ekonomiyi tamamen içinden çıkılmaz hale sokacak olsa bile “denize düşen yılana sarılır” deyişi unutulmamalı!
Bu arada 2022’in ilk üç çeyreğinin bütçe rakamları açıklandı. “Kur korumalı mevduat” uygulamasıyla döviz sahibi zenginlere 3 ayda 11 milyar 700 milyon TL ödendiği görülüyor. Aslında rakam iki katından fazla. Bu, bütçede olmayan bir harcama ve bütçe açığını büyütüyor. Açığı büyüten bir kalem de Cumhurbaşkanlığı ve Bakanlık harcamalarındaki artış. Örneğin Cumhurbaşkanlığı’na bağlı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’na ayrılan 27,7 milyar TL tutarındaki ödenek, yüzde 370 artarak 130 milyar TL oldu. 1.750 milyar TL olarak bağlanan ülke bütçesinin yaklaşık yüzde 40’ı ilk üç ayda eritildi.
Açığın halkın sırtına yüklenmeye çalışılacağı tartışmasız. Hele iktidarın ömrünü uzatmaya yönelik bir savaş macerasının bütçe açığıyla enflasyon ve hayat pahalılığına zirve yaptırarak yeni vergileri davet edeceği kesin.
Neden olacağı tepkilerin iktidarın dayanma gücünü zorlayacağı da.
- Ortadoğu yeniden dizayn edilirken... 10 Aralık 2024 05:08
- Esad’la görüşüp anlaşma mı, kavga mı? Hangisi? 03 Aralık 2024 06:45
- CHP ile Cumhur ve sınama yanılma… 27 Kasım 2024 06:45
- Papatya falı ve havuçla sopa... 19 Kasım 2024 04:58
- İngiltere'de Kasım Gelincikleri ya da 'şehitleri anma' günü 12 Kasım 2024 04:26
- Hoş geliyorsun faşizm… 06 Kasım 2024 04:55
- İşçi sınıfının ekonomik mücadelesinde kendisinden başka güvenecek kimsesi yoktur! 22 Ekim 2024 04:50
- Bahçeli, MHP ve terör... 17 Ekim 2024 05:43
- CHP ile nereye kadar? 15 Ekim 2024 05:11
- Sadece İsrail mi terörist? 08 Ekim 2024 04:51
- İsrail’le uzlaşıp anlaşma mı, mücadele mi? 06 Ekim 2024 03:57
- Haydut başı: Amerikan emperyalizmi 01 Ekim 2024 05:02