Mücadele günlere sığmaz, amma!!!..
Fotoğraf: Evrensel
Belirli ilişkiler ve gelişmeler dolayısıyla simgeleşen günler vardır. Kölelikten kurtuluş, kralların, soyluların, aristokrasinin dayattığı boyunduruktan kurtuluş, sömürgeciliğe karşı bağımsızlığı kazanma, faşizmi yenilgiye uğratma ve devrimin zaferi, bir mücadele sürecinin sonuçlarıyla bağlı olarak denk düştüğü gün ya da günlerin özel bir anlam kazanmısını sağlamıştır. İnsanlık tarihinde en kapsamlı ve değiştirici mücadelelerin sınıf mücadelesi olduğunu burjuvazi ve ideologları, propagandacıları da kabul ederler. Onların reddettikleri, işçilerin ve kent kır emekçilerinin burjuvazi ve emperyalizme karşı mücadelesinin sınıfsal kurtuluş mücadelesi olarak şekillenmesidir. Her ne kadar her bir ülkede ve uluslararası alanda daha fazla kâr için birbirlerinin gırtlağına sarılacakları durumlar olsa da, talepleri için örgütlü ve bilinçli kavgaya karar vermiş işçi ve emekçileri asıl düşman olarak bilir ve görürler. Kendi sınıflarının değerlerini tüm emekçilere “ortak değerler” olarak şırınga etmeyi hiç ihmal etmezler ama, sömürülüp ezilen sınıf ve kesimlerin kendileri için önemsedikleri; birlik ve mücadeleleri için tarihsel değer ve anlam kazanmış simgeleri ve günleri unutturmaya çalışırlar. Bunun için bir kıyım, baskı ve savaş aracı olarak işleyen aygıtlarını kullanır; “dış ve iç düşman”, “terör tehlikesi” ve “ülke ve millet olarak birliğe en çok ihtiyaç duyulan zaman”dan söz ederek kendi iktidarlarına tabi olunmasını, fedakârlık yapılmasını söyler ve isterler.
1 Mayıs’a burjuvazinin sınıfsal yaklaşımı aşağı yukarı hep böyle ola geldi. Fiili engellemeler, işçiler için anlamını bozucu saptırma girişimleri, provokasyon ve canice saldırılarla korku gününe çevirme manevraları eksik olmadı.
Ama heyhat! Bu manevraların, bu baskının 1 Mayıs’ı unutturamadığı biliniyor: İşçi ve emekçiler, ileri kesimlerinin ya da parti olarak şekillenmiş öncü örgütlerinin yol göstericiliğinde, koşulların en zor, baskının en yoğun olduğu durumlar dahil olmak üzere, bu günü dünyanın birçok ülkesinde, evrensel sınıf olma bilinci ve davranışıyla ele aldılar, kutlayageldiler. Bazı ülkelerde, burjuvazinin işçiler içindeki ajanı rolüyle çalışan ve ayrıcalıklı bir tabaka oluşturan sendika bürokrasisi ve işçi aristokrasisinin de yardımıyla sınıfa karşı sınıf anlayışından uzaklaştırılarak içi boşaltıldıysa da, o hala mücadelede birlik ve dayanışmanın uluslararası alanda yükseltildiği bir gün olmaya devam ediyor.
Bu devrimci sınıfsal içerik ve anlam, bütün kapitalist ülkelerde burjuvazinin, mali sermaye ve tekellerin, emekgücü sömürüsünü artırıp ülkelerin kaynaklarını yağmalamada atılım yaptığı günümüzde çok daha önem kazanmıştır. İşsizlik ve yoksulluğun arttığı, buna karşı olarak milyoner ve milyarderlerin durmaksızın zenginleştikleri; devlet iktidarları ve hükümetlerle burjuva partilerinin de bu kesimlerin çıkarlarıyla bağlı olduğu bir dünyada, halk yararına küçük kazanımlar için bile mücadeleyi göze almak gerekiyor. Kendisi gibi fabrika ve işyerinde emek gücünü satarak yaşamaya çalışan bir işçi, bezirganbaşlarının, kelle avcılarının safında olamaz/olmamalıdır. Her gün ülkenin bir yerine, bir kaynağına, bir arazi parçasına, tarihi esere, kıyı ve limana mafya yöntemleriyle çökenler, 15-17 milyon işçinin, bir o kadar kent-kır yoksulunun dağınıklığından güç alıp eylemlerini cesaretle sürdürüyorlar.
1 Mayıs, milyonlarca ve milyonlarca işçi ve emekçiye birleşin çağrısıdır. Sömürülen ve ezilenlerin saflarından yükselen “birleşe birleşe kazanacağız; iş ekmek ve özgürlük için safları sıklaştıralım! ” şiar ve sloganı, bu ihtiyacı ifade ediyor. Her işyeri, her fabrika, her semt, her okul 1 Mayıs “alanı“ olabilirse eğer, bu çağrı, mücadelenin ivme kazanmasıyla yeni bir döneme yol alınmasına da hizmet etmiş olur. Şimdi böyle bir zamandır. Yağmacı kapitalist barbarlığa, işsizlik ve yoksulluğa, emekçi düşmanı politikalara, şovenizme ve yabancı düşmanlığına, emperyalizme ve işbirlikçiliğine, emperyalistler arası ve onların kışkırttığı gerici savaşlara, faşist baskı ve saldırılara karşı yükseltilecek sesler birleşmeli, bir güce dönüşmeli!
Tüm emekçilerin bu evrensel mücadele ve birlik günü kutlu olsun!
- Kaosun geniş mezarlığı 12 Aralık 2024 05:20
- ‘Suriye pastası’ ve duvarların dışına bakmak! 05 Aralık 2024 06:50
- Değişim; nasıl ve hangi yönde? 28 Kasım 2024 06:45
- Kürtçe eğitim Türkiye’yi böler mi? 14 Kasım 2024 04:52
- Bahçeli’nin çağrısı Kürt gerçeğinin neresinde? 07 Kasım 2024 05:41
- Sorun yoksa, telaş niye? 31 Ekim 2024 06:54
- Çürümenin toplumsallığı ve çürüyeni yönetme politikası 24 Ekim 2024 12:47
- İktidarın ekonomi kriterleri 26 Eylül 2024 05:56
- Vicdansızlık! 19 Eylül 2024 05:15
- Derin ve lağımlı bataklık! 12 Eylül 2024 05:58
- Sağın gücü ve işçilerin ‘kör noktası’ 05 Eylül 2024 05:28
- Malazgirt, Bahçeli, HÜDA PAR vs. 29 Ağustos 2024 05:40