Ukrayna savaşında yeni aşama
Fotoğraf: Ukrayna Acil Durumlar Servisi
Geçen haftadan beri Alman basınında yer alan haber ve analizlerin pek çoğunda Ukrayna savaşının yeni bir aşamaya girdiği ya da yeni boyut kazandığı üzerinde duruluyor. Buna dayanak olarak her ülke ve cephenin, hesaplarını yeniden gözden geçirmesi gösteriliyor.
24 Şubat’ta başlayan savaşın ilk iki ayı, Rusya’nın saldırılarını geniş alana yayarak ve Kiev’e doğru sefer başlatarak hedeflerine varmak istediği, Ukrayna’nın ise buna bütün gücüyle direndiği şeklinde özetlenebilir. Bu iki ay içinde Rusya belli alanlarda mevziler kazansa da Kiev’i düşürme, Ukrayna ordusunu bölme, mevcut hükümeti etkisizleştirme hedeflerine varamadı. Ukrayna içinde Rusya’nın işgaline karşı askeri direncin tahmin edilenden fazla olduğu anlaşıldığında ise Rus ordusu Kiev’den başlayarak belli bölgelerden çekilme planını devreye koydu.
Ardından Donbass ve güneye ağırlık verildi. Karadan Kırım ile doğrudan bağlantı kavşağı olan Mariupol’un ele geçirilmesi, stratejik açıdan kazanım sayılabilir.
Savaşın yeni aşamasında Rusya’nın, işgal ettiği topraklarda kalıcı olmayı hedeflediği, bu nedenle kontrol edilen kentlerde “özerk cumhuriyetler” ilan ederek, Ukrayna’nın birkaç parçaya bölünmesinden söz ediliyor.
Putin’in BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile tam da bu dönemde Moskova’da görüşmesi tesadüf değil. Verdiği ya da vermek istediği asıl mesaj, NATO ve Batı ittifakının mevcut durumu kabul etmesi durumunda ateşkesin devreye gireceği, Ukrayna ile barış anlaşması imzalayabileceği oldu.
Açıktır ki; savaşın bugünkü haliyle bitmesi Rusya’nın kazandığı, Ukrayna ve Batı’nın kaybettiği anlamına gelecek.
Bütün hesaplarını “Rusya’nın kazanmaması, Ukrayna’nın kaybetmemesi” üzerine kuran ABD ve NATO ülkelerinin bugünkü tabloyu kabul etmeyecekleri, dolayısıyla savaşı zamana yayarak kazanmaya çalışacakları anlaşılıyor. Bunun için de Ukrayna tekellerinin iştahını kabartacak şekilde silahlandırılacak. Ne var ki; bunca silah desteğine rağmen Ukrayna ordusu Rus ordusunu yenecek güçte değil, olması da zor. NATO veya belli başlı Avrupa ülkeleri askeri olarak doğrudan savaşa müdahil olmadığı sürece, Ukrayna kaybetmeye devam edecek gibi görünüyor.
Tam da bu nedenle Batı cephesi şimdi yeni hamlelere hazırlanıyor. Salı günü Almanya’da bulunan ABD’nin en önemli askeri üslerinden Ramstein’de, ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin’in ev sahipliğiyle toplanan, çoğu NATO ve AB üyesi 40 ülke, Ukrayna’ya daha fazla silah vermeyi kararlaştırdı. Üstelik aralarındaki koordinasyon için toplantıların ayda bir yapılacağı ilan edildi.
Süddeutsche Zeitung’dan Paul-Anton Krüger’ın ABD kaynaklarına dayandırarak yazdığına göre, “Şimdiye kadar 30 ülke Ukrayna’ya toplam 5 milyar dolar değerinde silah ve teçhizat verdi. Sadece ABD’nin verdiği 3,7 milyar dolar değerinde.” (26.04.2022)
Savaş bölgesine askeri teçhizat göndererek önemli bir tabuyu kıran Almanya, geçen hafta bunu bir üst aşamaya çıkararak ağır silah göndermeye dönüştürdü. Hükümetin Ukrayna’ya ağır silah satılabileceği konusunda yaktığı yeşil ışığı alan silah tekeli Krauss-Maffai Wegmann, 50 adet “Gepard” panzer göndermek için harekete geçti. Rheinmetall tekeli de Leopard ve Marder panzerleri satmak için başvuruda bulundu. Almanya’dan yola çıkacak tankların doğrudan Ukrayna’ya ulaşması durumunda, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana bir “ilk” daha yaşanmış olacak. Ukrayna’ya doğrudan silah vermekle savaşın tarafı olan Almanya, Rusya’nın gönderilen panzerleri vurması durumunda ise kendisini savaşın içinde bulmuş olacak. Rusya’nın son haftalarda Batı tarafından gönderilen askeri malzemeleri hedef alan atışlarda bulunması, bu olasılığın hiç de zayıf olmadığını gösteriyor.
Görünen o ki; savaşın bu yeni aşamasında Avrupa’daki NATO üyesi ülkelerle Rusya daha fazla karşı karşıya gelecek. Ağır ekonomik yaptırımlar altındaki Rusya ise bundan sonra elindeki enerjiyi silah gibi kullanacak. Nitekim, iki gün önce Polonya ve Bulgaristan’a giden doğal gaz vanalarını kapatarak önemli bir hamle yaptı. NATO’nun Doğu’daki ana karargâhı olmaya soyunan Bulgaristan’ın Rusya dışından doğal gaz alması ise teknik olarak mümkün görünmüyor.
Sırada Almanya’nın da aralarında olduğu diğer ülkeler var. Alman basınında yer alan haberlere göre, terminallere doğal gaz akışı yavaşlamaya başladı. Hükümet ise en kısa zamanda petrol ve doğal gazda Rusya’dan bağımsızlaşmak için çabalıyor. Moskova’nın vanayı kapatması durumunda Alman ekonomisinin durgunluğa (resesyon) gireceğini bizzat savaş yanlısı Ekonomi Bakanı Robert Habeck söyledi.
Savaşın birinci aşamasında görece ağırdan alan Almanya, ikinci aşamada Rusya ile ilişkileri her açıdan bozmayı kafaya koymuş, saldırgan bir çizgiye gelmiş görünüyor. NATO ve ABD’nin Almanya üzerinde kurduğu yoğun baskı sonuç verdi. Ekonomik çıkarlar nedeniyle Rusya’yı karşıya almadan dengeli bir siyaset izlenmesi gerektiğini savunanlar iyice hırpalanırken, NATO ve ABD çizgisinde gidenlerin istediğinin olduğu söylenebilir.
Yapılan açıklamalar, atılan adımlar ve öne sürülen piyonların durumuna bakılırsa, savaşın bölgeye yayılma olasılığı ve ekonomideki etkileri tahmin edilenden fazla olacak. Bu nedenle her yerde savaşa ve silahlanmaya karşı çıkmak büyük bir önem taşıyor.
- 2. Trump döneminde Avrupa'yı neler bekliyor? 17 Ocak 2025 04:58
- Avusturya'dan Güney Kore'ye siyasi krizler ne anlama geliyor? 10 Ocak 2025 04:08
- Almanya ABD’nin arka bahçesi mi? 03 Ocak 2025 04:54
- Avrupa 2024-25: Krizler, çelişkiler ve mücadele 27 Aralık 2024 04:19
- Romanya seçimleri, TikTok ve AB'nin demokrasi anlayışı 20 Aralık 2024 05:25
- ‘Suriyeliler gitsin mi, kalsın mı’ tartışması üzerine 13 Aralık 2024 04:24
- Avrupa'da 'siyasi kriz' hayaleti dolaşıyor 06 Aralık 2024 06:40
- Almanya'yı savaşa hazırlıyorlar 29 Kasım 2024 06:45
- Kiev'deki hesap Moskova'ya uyacak mı? 22 Kasım 2024 04:30
- Bir Almanya gerçeği: İşçilere yoksulluk, CEO’lara zenginlik 15 Kasım 2024 04:12
- Trump Pandora’nın kutusunu açtı, Avrupa panikte 08 Kasım 2024 12:17
- 5 maddede ABD seçimlerinin Avrupa’ya etkileri 03 Kasım 2024 04:30