1 Mayıs çocuklara ne sunar?
Bugün 1 Mayıs. Dünyanın değişmesi gerektiğinin kitleler tarafından anlatıldığı ve anlatılması gereken gün. Anlatmak gerekiyor çünkü dünyada değişimin gerektiğini kavrayamayanların sayısı çok yüksek. Bu, elbette ki, rastlantısal değil. Var olan düzen çok güçlü araçlara sahip. İnsanca bir yaşama aykırı ideolojiler her gün, her an ve her yerden yankılanıyor.
Bugün 1 Mayıs. İnsana yakışır bir yaşama ulaşmayı olanaksız kılan ideolojileri kitleler için olabildiğince görünür, açık ve saydam kılmak gerek. Çünkü bu ideolojiler gören gözleri görmez, duyan kulakları duymaz, işleyen kafaları işlemez kılmayı sürdürüyorlar.
Irkçılığın nasıl işlediğini aktaran bir video aklıma geliyor: Bir pazar günü kiliseden çıkan kalabalığın bir kölenin linç edilmesi için heyecan ve istekle koşturması ele alınıyor. Kendilerini saygıdeğer ve ahlaklı gören bu dindar kalabalık, bir insanı hiç çekinmeden öldürmeyi gayet olağan sayıyor. Çünkü düzen beyazların üstün, siyahların ise aşağı olduğu yalanına, yani ırkçılık üzerine kurulmuş. Bir siyahın linç edilmesi için neden bol. Lince katılanlar düzenin desteklediği bir eylemi gerçekleştirdiklerini biliyorlar. Yasalar, kurallar, din adamları herkes onların arkasında. Çocuklar da lince götürülüyorlar, hatta gitmek de istiyorlar. Videoyu hazırlayanlar soruyorlar: “Nasıl olur da çocuklar bu korkunç eylemi görmek isterler?”
Buradan başka örneklere geçebiliriz. Cuma namazından çıkan kalabalığın, kendilerine söylenen yalanlarla tutuşan, hep tutuşmaya hazır bir ideolojiyle Alevileri öldürmeye yönelmesi gibi. Tıpkı ırkçılar gibi, onlar da kendilerini saygıdeğer ve ahlaklı gören, gayet dindar insanlar. Bir veya birçok insanı hiç çekinmeden öldürebilirler. Tıpkı kendileri gibi o kentte doğmuş, büyümüş insanları yok etmek isteyebilirler. Çünkü kendilerinin üstün, başkalarının ise aşağı olduğuna ve tanrının bu düzeni böyle kurduğuna inanıyorlar. Kıyıma katılanlar var olan düzenin desteklediği bir eylemi gerçekleştirdiklerini ve cezasız kalacaklarını da biliyorlar. Kıyımı istenir bir eylem olarak gösteren bir ideoloji onları insanlıktan çıkarıyor.
Örnekleri kolayca çoğaltabiliriz. Kendilerini üstün, saygıdeğer ve ahlaklı gören erkeklerin namus bekçiliği adına bir kadını öldürmeleri gibi. Kendilerini devlet-millet-bayrak bekçisi sayan milliyetçilerin, millet, bayrak veya devlete hakaret ettiğini söylediklerini birini öldürmeleri gibi. Hrant’ı öldürenler gibi. Örnekler çok. Hepsinde insanın insana yabancılaşması, düşmanlık ve kaçınılmaz olarak acı var.
Bu ideolojilerin merkezinde yer alan, yüceltilen ırk, din, millet vb. yerine emek konulsa ne olurdu? Kölelerin emeği yüce tutulsaydı, kölecilik veya ırkçılık kalır mıydı? Kadınların emeğinin değeri bilinse, toplumların ayakta kalabilmesini sağladıkları anlaşılsa, kadın düşmanlığı ve ataerkil cinsiyetçilik kalır mıydı? Değerli olanın emek, değeri üretenlerin emekçiler olduğu tam olarak kavransa, üstünlük taslayan krallar, patronlar, ırkçılar vb. hepten rezil olmaz mıydı?
Bugün 1 Mayıs. İnsanın insana yabancılaşmasına neden olan ideolojilere ve bu ideolojileri üretenlere ters düşen gün. Emek verenlerin değerli görülme, insanca yaşama ve adalet istekleriyle alanlara yürüdükleri gün. Bugün çocuklar için de önemli. Çünkü tüm ayrımcılık üreten ideolojiler çocukların zararına. Çocuklara yukarıdan bakanların, onlara üstünlük taslayanların da kalmayacağı günlere ancak emek ve adalet merkeze konulduğunda ulaşılabilir.
Evrensel'i Takip Et