02 Mayıs 2022 01:00

1 Mayıs

TTB pankartı tutan hekimler.


Fotoğraf: Onur Kavak/Evrensel

PAZAR
Paylaş

Emeğin değerini bize her daim hatırlatan Nazım Hikmet ile başlayalım söze...

"Türkiye işçi sınıfına selâm!Selâm yaratana!Tohumların tohumuna, serpilip gelişene selâm!”

Biz hekimler, biz sağlığı üreten sağlık emekçileri emeğimizle koruduğumuz yaşamların, korumak için verdiğimiz mücadelenin tükenmeyen coşkusunu yüreğinde taşıyanlarız. İşçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma gününde, yaşamı korumak için mücadele etmenin değerini, bu mücadelenin de tüm mücadeleler gibi ancak birlik ve dayanışma içinde kazanılabileceğini, örgütlü bir mücadeleyi her gün işimizi yaparken yeniden, yeniden kurarak var olduğumuzu bilenleriz.

Bizi emeğimize yabancılaştıranlara, parçalayıp bölerek yönetmeye çalışanlara, birbirimize düşmanlaştıranlara, yalnızlaştırıp yarıştıranlara, kölelik koşullarını dayatanlara karşı emeğimizden, birlikte değiştirebilmekten aldığımız güçle mücadele edenleriz.

Biz hekimlerin örgütlü sesi, Türk Tabipleri Birliği olarak sağlığın siyasetini kolektif irademizle kurmak adına mücadele ederken, aylardır alanlarda “Emek Bizim, Söz Bizim” dedik. Demeye de devam ediyoruz. Çok değil, bundan 29 gün sonra Ankara’da hep birlikte “Emek Bizim, Söz Bizim, Sağlık Hepimizin” diye bir kez daha seslerimizi, direncimizi birbirine katacağız. Taleplerimiz bizim, sizin, hepimizin. Toplumda sağlıksızlık üreten ne varsa, ona karşı mücadelemiz. Savaşlara, adaletsizliğe, baskılara, zulme, açlığa, yoksulluğa, bu gezegeni daha fazla kâr uğruna tüketim nesnesi görenlere, yaşamlarımızı tüketenlere, umutlarımızı hapsedenlere karşı. Neoliberal ataerkil kapitalizmin gelip dayandığı çoklu krizler çağında ekolojik krizle pandemilere yol verenlere, kârları uğruna çarkları durdurmayan, on binlerce emekçiyi ölüme terk eden, işçi sınıfı hastalığını yok sayanlara karşı yan yanayız.

Eşi de bir hekim olan Yannis Ritsos’un güneşin altındaki ağaçlar kadar basit insanlarıyız biz. Onun dediği gibi; “Kitaplık yapıldığı zaman hapishaneler, geceleyin kapı kapı dolaştığı zaman bir türkü ve dolunay, taptaze yüzünü gösterdiği zaman bir bulutun arkasından cumartesi akşamı berberden pırıl pırıl çıkan bir işçi; barış budur işte.”

Ritsos’un anlattığı barışı kuracak, yaşatacak olanlar, ağacından yosununa, kırmızı pullu alabalıklardan musilaja terk ettiğiniz midyelere durmadan tükettiğiniz her canlının yaşam hakkını gözetenler işte biziz.

Bu topraklarda sömürünün katmerlisini yaşayan kadınlara, şiddeti en derinden hisseden LGBT+ insanlarımıza bir soluğu çok gören, İstanbul Sözleşmesi’nden bir çırpıda vazgeçenlere karşı o Danıştay salonunu hıncahınç dolduran, onuru için dimdik ayakta duranlar, asla boyun eğmeyenleriz. Ağırlaştırılmış müebbetlerinizi sol memesinin üzerine madalya yapanlar, o sol memesi altındaki cevahiri ışıldayanlarız. Dillerimizi sürgün ederken yüzleşemedikleriniz ama elbet suçlarınızla sizi yüzleştirecek olanlarız.

“Beklenen günler, güzel günlerimiz ellerinizdedir,” diyor ya Nazım Hikmet,“haklı günler, büyük günler,gündüzlerinde sömürülmeyen, gecelerinde aç yatılmayan,ekmek, gül ve hürriyet günleri.”

Biliyor musunuz, bu toprakların ilk 1 Mayıs şiirinin şairi bir kadın. Son yılların en güçlü, en direngen mücadelesini veren kadınlar için, Yaşar Nezihe’yi anmadan olmaz, bize dediklerine kulak vermeli. “boynundan esaret bağını parçala, kes, at! kuvvettedir hak, hakkını haksızlara anlat.”

Hepinizi bir hekimin bitmez umuduyla Türk Tabipleri Birliği adına selamlıyor, birlikte değiştireceğimiz bu mücadelede yan yana olmaya çağırıyorum.

Bu toprakların ulaşabildiğim tüm dillerinde Yaşasın 1 Mayıs

Biji Yek Gulan

Tahya may

Kets’ts’e mayisy

Zíto o Máis

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa