Hak savunucularını korumak
Fotoğraf: Dilek Omaklılar/Evrensel
Dünyadaki bütün otoriter ve totaliter sistemlerde hak savunucuları saldırı altında tutuluyor.
Hakları savunmanın bir bedeli var. Savunuculuk kolay iş değil. Çok riskli. Yaşamınız elinizden alınabilir, özgürlüğünüz alınabilir; işinizi kaybedebilirsiniz.
Birleşmiş Milletler 9 Aralık 1998 tarihinde İnsan Hakları Savunucularının Korunması Bildirisi’ni kabul ve ilan etti.
İnsan haklarını savunmanın kendisi bir insan hakkı. Bireysel olarak ya da başkalarıyla birlikte insan haklarını korumak ve geliştirmek için çalışıyor bu kişiler. Yani hepimiz için çalışıyor. Herkes de insan hakları savunucusu olabilir. Herkes hak savunucusu olabilir. Aralarında kendimizin hakkı da olan hakları ve özgürlükleri savunabilir, korumak için çalışabiliriz. Bu bir çevre koruma faaliyeti olabilir, havayı, deniz, karayı, ağacı, suyu; bu bir ifade özgürlüğü hakkı, bir kültürel hak, bir inanç hakkı olabilir. Barış hakkı da olabilir, sendikal haklar da… Toplanma, örgütlenme hakkı ve özgürlüğü de olabilir. Geçen ay İHD eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan hakkında açılan dava sonuçlandı, beraat kararı verildi. Aynı şekilde İHD’nin diğer başkanı Eren Keskin hakkında da Tunceli’de , yargılandığı davada beraat kararı verildi. Muş eski şube başkanı Tarık Güneş gözaltı ve tutuklama muamelesine maruz bırakılmıştı şubat ayında, geçenlerde tahliye edildi. Sadece İHD yöneticileri hakkında son beş yılda açılan soruşturma ve davalara bakmak bile durumun vehametini ortaya koymaktadır: Son beş yılda İHD yöneticileri hakkında açılan dava sayısı 222'dir. Yalnızca 2016-2018 OHAL döneminde, 18 şubeden 45 yönetici hakkında gözaltı, tutuklama ve dava yoluyla baskı altında tutma usulü uygulanmıştır. Bu durum sadece İHD için uygulanan bir yöntem de değil. Soruşturma, gözaltı, tutuklama ve yargı tacizi çok çeşitli hak savunucusu kişi ve gruplara uygulanıyor.
Mesela Siirt’te vicdani ret hakkı savunucusu Zana Aksu’yu ya da Artvin Borçka’da yine vicdani retçi Şendoğan Yazıcı’yı duymuş muydunuz?
Haklarında ceza davaları açıldı, hapis cezaları verildi.
Mesela, yoksulluk ve insan hakları ilişkisi nedeniyle Diyarbakır’da Sarmaşık Derneği’nde çalışmalarını sürdüren Dr.Selim Ölçer’e hapis cezası verildiğini; mesela Diyarbakır’da kadın hakları çalışmaları nedeniyle her defasında en az 20 kadın hakları savunucularının 2020’den bu yana üç kez gözaltı ve tutuklamalar yoluyla soruşturmalara maruz kaldıklarını duymuş muydunuz?
Mesela, bakın şu 2015-2016 sonrası açılan soruşturma ve davalara:
1. Büyükada davasında insan hakları savunucuları (2017) hem gözaltına alındılar, hem tutuklandılar ve hem de bazılarına hapis cezaları verildi.
2. Barış akademisyenleri yayımladıkları “bu suça ortak olmayacağız” başlıklı bildiri nedeniyle (2016) gözaltına alındılar, hapsedildiler, KHK’larla ihraç edildiler.
3) Türk Tabipleri Birliği yöneticileri, “savaş bir halk sağlığı sorunudur” dedikleri için (2018) gözaltına alındılar, yargılandılar, hapis cezaları aldılar.
4) ÇHD genel başkanı avukat Selçuk Kozağaçlı ve Halkın Hukuk Bürosu avukatları hak savunuculuğu yaptıkları için suçlandılar, gözaltı ve tutuklamalara maruz kaldılar ve ağır ceza mahkemelerinde yargılandılar, yargılanıyorlar (2022).
5) Gezi davasında Gezi’yi savunan (Kent/kentli haklarını, çevre hakkını savunan) hak savunucuları başta ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılan Osman Kavala olmak üzere 7 hak savunucusu, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi 18’er yıl hapis cezasıyla cezalandırıldılar ve tutuklandılar (2022).
6) Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (DİAYDER) yöneticileri Kürtçe hutbe, sivil cuma namazı suçlamaları da dahil olmak üzere inanç özgürlüğü, kültürel haklar açısından kabul edilemez suçlamalar ile cezalandırılmaları istemiyle yargılanıyorlar, İstanbul 14 ve 34. Ağır Ceza mahkemelerinde yargılanıyorlar (2022).
7) Çevre hakkını savunan Bursa Kirazlıyayla köylüleri hakkında dava açılarak hapis cezası tehdidi altında tutuluyorlar (2022).
Bu tür toplu davaları saymak ve çoğaltmak mümkün.
Bu soruşturma ve davalar gözdağı, korkutmak, cezalandırmak, sindirmek, caydırmak ve susturmak için gündeme geliyor.
Hak savunucuları, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Savunucularının Korunması Bildirisi’ndeki haklara ve özgürlüklere sahiptir. Devletlerin de bu Bildiri doğrultusunda, hak savunucularını tehdit, taciz, cezalandırmak ne kelime tam tersine koruma ve çalışmalarını kolaylaştırma ödevi var.
Siyasi iktidara hatırlatıyoruz.
- Sonrası... 22 Haziran 2023 04:20
- İnsan hakları standartları ve değişim 15 Haziran 2023 04:10
- İnsan haklarının korunması sorunu 08 Haziran 2023 04:21
- Yeni bir güne uyanabilmek: Yaşamak! 01 Haziran 2023 04:21
- AYM kararlarına uyum ve uygulama sorunu 25 Mayıs 2023 04:22
- PKK ve ETA'nın savaşı ve aileler 18 Mayıs 2023 04:19
- Yeşil Sol Parti Çankaya'dan: Sekiz paragrafta atılacak devrimci adımlar 11 Mayıs 2023 04:41
- AİHM kararlarına uyum göstermek 04 Mayıs 2023 04:19
- Hukukun üstünlüğü ve demokrasiye saygı ihtiyacı 27 Nisan 2023 04:21
- Devletin savaş harcamaları üzerine 20 Nisan 2023 04:18
- Cumartesi Annelerinin toplanma özgürlüğü, polis ve Anayasa Mahkemesi 13 Nisan 2023 04:01
- Yeni dönem mi? 06 Nisan 2023 04:21