06 Mayıs 2022 00:50

Almanya başbakanına açık mektuplar

Fotoğraf: Olaf Kosinsky / Wikimedia Commons (CC-BY-SA 3.0)

Paylaş

Almanya’da Ukrayna işgalinin en fazla baskıladığı siyasetçiler arasında Başbakan Olaf Scholz geliyor. Daha önce partisinin politikası çerçevesinde Rusya ile dengeli bir siyasetin izlenmesini savunurken, 27 Şubat’ta parlamentoda yaptığı konuşmayla köprüleri attı ve savaşın ön cephesinde yer almaya başladı. Askeri harcamalar ve yurt dışına silah gönderme konusunda pervasız bir şekilde tabuları kırdı. Pasifizmi tartışmaya açtı.

Bütün bunlara rağmen Rusya ile her açıdan iplerin koparılması ve savaşın körüklenmesini savunanlara yaramadı.

Bu nedenle sık sık eleştirilerin hedefi oluyor. Daha önce de Scholz’u hedefe koyan Ukrayna’nın Almanya Büyükelçisi Andrij Melnyk, hafta başında bir kez daha diplomatik nezaketi bir yana bırakarak, “Ciğer sosisi (Leberwurst) oynamak devlet adamlığına yakışmıyor. Nazilerin Ukrayna’yı işgalinden bu yana en yıkıcı savaş yaşanıyor, orası çocuk yuvası değil” diyerek Scholz’a hakaret etti. Bazı kaynaklar tarafından Türkçeye “Hassas sosis” diye de çevrilen “Leberwurst”, 19. yüzyılın sonundan bu yana halk arasına hakaret ve aşağılama maksadıyla kullanılan bir deyim. Bugüne kadar geri adım atıp özür dilemeye yanaşmayan Melnyk, daha önce de Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’i Rusya ile ilişkileri geliştirmek için “örümcek ağlar” kurmakla suçlamıştı.

Melnyk’in Alman devletinin iki önemli kurumunun başındaki siyasetçilere yönelik kullandığı hakaretvari üslubun arkasında elbette belli güçlerin belli hesapları var. Sert eleştirilere, hakaretlere rağmen Melnyk’i “istenmeyen diplomat” ilan etmemesi, Rusya politikasının Almanya’nın “yumuşak karnı” olmasından kaynaklanıyor. Melnyk üzerinden Steinmeier ve Scholz’a yönelik hamlelerin maksadı Rusya ile özellikle enerji ve ekonomi temelinde bir daha normal ilişkiler kurmamasını sağlamak.

Steinmeier’i Kiev’de “istenmeyen adam” ilan eden Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenkiy ve arkasındaki güçler, şimdi ayak sürten Scholz’u Kiev yollarına düşürmenin derdinde. Hem içeride hem de dışarıda ziyaret konusunda yoğun bir baskı var ve bu kısa sürede dinecek gibi de değil.

En son ana muhalefet Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) Partisi Genel Başkanı Friedrich Merz, Kiev’e giderek Zelenkiy ile görüştü ve ardından da Scholz’a ziyaret çağrısı yaptı. “Şahin güvercini” oynayan Dışişleri Bakanı Baerbock ve Sol Parti Meclis Grubu Dış Politika Sözcüsü Gregor Gysi de Kiev seferine katılanlar arasında. Diğerleri bir yana Sol Partideki NATO, Rusya, savaş-barış tartışmalarının ateşleyicisi Gysi’nin ziyareti, Ukrayna halkına, oradaki sol-ilerici güçlere bir mesajdan çok Batı’ya yakılmış bir “yeşil ışık” olarak görünüyor. Her fırsatta Sol Partinin SPD ve Yeşiller ile koalisyon kurmasını savunan Gysi, adım adım partiyi dış politika açısından bu partilerle uyumlu hale getirmenin çabası içinde.

Bu şekilde muhalefet ve Melnyk’in baskısı altında olan Scholz, bir de aydınların gönderdiği “Açık Mektuplar”ın muhatabı.

Başını Emma dergisinin kurucusu, burjuva feminist hareketin sözcüsü Alice Schwarz’ın çektiği bir grup aydın tarafından Scholz’a gönderilen “Açık Mektup”ta, 3. Dünya Savaşı tehlikesine karşı Ukrayna’ya ağır silahların verilmemesi talep edilerek şu çağrı yapılıyordu: “Sizden ağır silahlar verilmesi yerine, her iki tarafın kabul edebileceği bir uzlaşmanın sağlanması için acil ateşkes ilan edilmesi için harekete geçmenizi rica ediyoruz.” (https://www.emma.de/artikel/offener-brief-bundeskanzler-scholz-339463)

Scholz’a uyarı maksadıyla gönderilen bu “Açık Mektup”a karşı başka bir grup aydın harekete geçerek “Die Zeit” gazetesinde yayımladığı “açık mektup”la cevap verdi. Daha çok muhafazakar kanattan aydınların imzaladığı ikinci mektupta Scholz’a, “Ukrayna’da silah verilmesine devam edilmesi ve Rusya’ya yönelik enerji sektöründeki yaptırımların genişletilmesi” çağrısı yapılıyor.

Mektubun ilk “açık mektuba” yanıt olduğu gizlenmeden şöyle deniliyor: “Bu, Ukrayna’nın bağımsızlığını ve özgürlüğünü savunmanın bizim işimiz olmadığı anlamına gelmez ve gelmemelidir. Bu durum aynı zamanda biz Almanların ‘Bir daha asla (savaş)!’ konusunda ne kadar ciddi olduğumuzun da bir mihenk taşıdır. Alman tarihi, yeniden sürgün ve imha savaşlarını önlemek için her türlü çabayı zorunlu kılıyor. Bu, Wehrmacht (Hitler ordusu) ve SS’nin tüm vahşetini gösterdiği bir ülke için çok daha geçerlidir.” (zeit.de/2022/19/waffenlieferung-ukraine-offener-brief-olaf-scholz)

Militarizm içerikli bu ikinci mektubu organize edenler arasında Yeşiller’den eski siyasetçilerin olması ayrıca dikkat çekici.

Tartışmalar ve gelişmeler, Alman halkının ve emekçilerinin savaş, militarizm ve emperyalist yayılmacılık konusundaki bilincini değiştirmek için pek çok cepheden yoğun bir çabanın harcandığını gösteriyor. Tarihe karşı sorumlu aydınlar ve entelektüellerin yapması gereken, hem de 8 Mayıs 1945’in 77. yılında, Alman devletinin militarist, yayılmacı dış politikasına karşı ses çıkarmasıdır. Bugün bunun tersini yapanlar tarihten ders çıkarmadıkları için, savaş çığırtkanlığı yapıyorlar. Sağduyu çağrısı yapanların bile linç edildiği bir hava estiriliyor. Buna rağmen halk arasında tarih bilinciyle hareket etme, “Savaş bir daha asla!” düşüncesi güçlü.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa