9 Mayıs 2022

Şili'de yeni anayasa

Şili Kurucu Meclisi | Fotoğraf: @criordor/Twitter

Şili yaklaşık 10 ay önce başladığı kurucu meclis ve yeni anayasa sürecini tamamlayarak 4 Eylül’de referanduma gitmeye hazırlanırken ülkedeki politik mücadele de derinleşmiş bulunuyor. Şili sağı, an itibarıyla anketlerde anayasaya hayır oyu vereceğini belirtenlerin önde gözüküyor olması ile kampanyasını bir kademe daha arttırarak eski yöntemlere başvurmaya başladı bile.

1972’de Allende hükümetini devirmek için ülkenin geneline yayılan CIA destekli bir kamyoncu grevi örgütlenmiş, coğrafi yapısından dolayı tamamen kamyon ve tır taşımacılığı ile hareket eden Şili ekonomisine ağır bir darbe vurulmuştu. Bu sebepledir ki hükümeti yeni devralan Boric yönetimi tren yollarına ve taşımacılığına kamusal yatırımlar yapacağını vaatlerinin arasına koymuş, bu da kamyoncular tarafından tepki ile karşılanmıştı. Nisan ayının sonunda, güvenlik kaygıları ve yeni anayasadaki toprak rejimindeki düzenlemeleri öne sürerek kamyoncular ve orman şirketlerinin taşımacıları ülkenin birçok yerinde otobanları bloke etmeye başladı ve hükümet ile gerçekleştirilen görüşmelerden sonuç alınamadı. İki gün önce ise içişleri bakanı artık bu protestolara tahammül edilmeyeceğini belirterek zor kullanılacağının sinyalini verdi.

Geçen hafta başkent Santiago’da sokak satıcıları ile 1 Mayıs’ı kutlayanlar arasında Meiggs Mahallesi’nde çıkan ve ateşli silahlarla 4 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan olaylar da ‘çok organize’ olması sebebiyle dikkat çekti. Genel olarak ana akım medya tarafından, ülkede bir yönetemezlik, kaos ve güven sorunu varmış gibi gösterilmeye çalışıldığı ise muhakkakki bu propagandanın daha görevde 2 ayını yeni doldurmuş Boric Hükümetinin görev onayının hızla düşmesi ile başarılı olduğu görülebilir.

Peki kısaca değinmek gerekirse yeni anayasada şimdiye kadar kurucu meclis tarafından yapılan değişiklikler neler? Öncelikle Pinochet rejiminin neoliberal modelinin mevcut anayasanın politik ve ekonomik yapısına derin bir biçimde zerk edildiğini hatırlamak gerekiyor. Yeni anayasa ise buradan başlayarak ‘Sosyal, demokratik ve hukuk devleti’ ibaresini metne ekliyor. Bundan daha da tartışmalı bir biçimde devleti çok uluslu ve çok merkezli olarak tanımlıyor. Küresel piyasalara üretim yapan dev zirai ve orman şirketlerinin bulunduğu güney arazilerinde yerli halklarının topraklarını geri alabilmesi için devleti görevlendiriyor, suyun mülkiyetinin toplumun tamamına ait olmasını tesis ediyor. Doğal kaynakların millileştirilmesini zorunlu kılıyor ve yabancı sermayeye kapatıyor. Belki bu maddeler dışarıdan birçok kişiye çok şaşırtıcı görünmeyebilir ancak neoliberalizmi Şili gibi kurumsallaştırabilmiş bir ülke açısından bu değişiklikler çok büyük anlam ifade ediyor ve hiç şüphesiz ülkedeki sermaye grupları açısından özel mülkiyete saldırı olarak değerlendiriliyor.

Ülkenin çok uluslu, kültürler arası, çok dilli bir ülke olarak tanımlanmasının yanında, kamusal sağlığın, ücretsiz eğitimin, onurlu bir emekliliğin hak olarak belirlenmesi, devlete ekolojik düzeni korumak üzere önemli yükümlülükler getirmesi, tüm kamu ve yarı kamu kuruluşlarında cinsiyet eşitliliğinin yüzde 50 temsil ile sağlanma zorunluluğu getirmesi yeni anayasayı dünyadaki mevcut anayasalar içerisinde en ilericilerinden biri haline getiriyor.

Sağ ve muhafazakarlar ise senatonun kaldırılıp, bölgesel meclisler oluşturulması ile hem ülkenin üniter yapısının bozulacağı hem aşırı bürokratik mekanizmalar yaratılacağı hem de yerel yönetimler tarafından kontrolsüz bir borçlanma yarışını da beraberinde getireceğini iddia ediyor.

Hiç şüphesiz, kürtaj hakkı, toplumsal cinsiyet eğitimi, yerli halklara verilen özerklik gibi konuları öne plana çıkararak muhafazakar bir topluma sahip olan Şili’de anayasanın reddini sağlamak da hayır kampanyasının bir parçası. Son anketlerde hayır güç kazanmakta olsa da gençler arasında evet seçeneğine daha fazla destek olması ve plebisite katılmanın zorunlu olması 4 Eylül’deki sonuçların en azından başa baş geçeceğinin işaretini veriyor.

Yeni anayasanın kabulü ve Pinochet Anayasası’nın tarihe gömülmesi Boric Hükümetinin önümüzdeki dört sene boyunca vadettiği politik programı uygulayabilmesi için hayati bir önem taşıyor. Pinochet’nin neoliberal ve otoriter rejiminin günümüzdeki en güçlü dayanağı 1980 Anayasası’nın oluşturduğu politik, ekonomik ve hukuki yapı, bu yapı varlığını sürdürürken hiçbir ilerici hükümetin demokratik, eşitlikçi ve adil bir program izlemesi mümkün olmayacaktır.

Evrensel'i Takip Et