Denizler ve emperyalizme karşı mücadelenin 100 yılı
Fotoğraf: Evrensel
Kapitalist tekeller ve emperyalizmin tarih sahnesine çıkması 19. yüzyılın 20. yüzyıla dönüşümüyle tarihlenir. 20. yüzyıl emperyalizm ve proletarya devrimleri çağıdır.
I. Emperyalist Dünya Savaşı’nın mağluplarından olan Osmanlı İmparatorluğunun küllerinden doğan yeni Türkiye, emperyalizme (ve işbirlikçilerine) karşı ilk kurtuluş savaşı veren ülkelerdendir. I. Savaş’ın ardından İngiltere’nin yanı sıra Fransa ve İtalya ile birlikte Yunanistan’ın işgaline uğrayan İmparatorlukta alt sınıflar evleri-barklarıyla topraklarını savunmak için silaha sarılırken M. Kemal de Osmanlı ordusunun kalıntılarını yeniden örgütleyerek istilacılara karşı savaşa başlar. “Vatan” olarak tanımladıkları kendi pazarları üzerindeki egemenliklerini savunan toprak sahipleriyle ittifak halindeki ticaret burjuvazisinin öncülüğünü üstlenen M. Kemal’in mücadelesiyle işçi ve köylülerin mücadelesi birlikte ilerleyip zafere ulaşır. Şiar “Ya İstiklal Ya Ölüm”dür.
Bizzat M. Kemal’in “Siyasi bağımsızlığın iktisadi bağımsızlıkla tamamlanması şarttır” deyişine rağmen emperyalizme karşı mücadele siyasal bağımsızlığın kazanılmasıyla sınırlanır. Ekonomideki belirli ulusal eğilim, halkın egemenliğini ve halkçı bir ekonominin inşasını gerektiren tekellerin egemenliğine son verilmesi yönünde ilerlemez. Tersine daha savaş sırasında başlayan emperyalistlerle ilişkiler, kısa sürede yabancı yatırım ve kredilerden yararlanmadan giderek muhtaç olmaya gelişir. Süreç, ulusal devrimin karşı devrime dönüşmesi ve yeni bir emperyalizme bağımlılık ve sömürgeleşme süreci olarak ilerler.
Marksizmden etkilenmiş ve hatta “komünist” partisi olarak örgütlenmiş olanları da dahil dönemin ilericileri, asıl Kemalizmden etkilenmişlerdir. TKP’nin başındaki Şefik Hüsnü başlangıçta M. Kemal’den sosyal devrim bile bekler. Egemen burjuvazinin giderek iyice törpülenme eğilimindeki emperyalizme karşı mücadelesinin destekçiliğiyle yetinir. “Demokratik devrimi” gerçekleştireceğini açıkça yazdığı Kemalist burjuvazinin öylesine yedeğindedir ki, Şeyh Sait’inki gibi ulusal zulme karşı patlak veren Kürt isyanlarını “emperyalizmin kışkırtması” olarak niteleyerek ezilmelerini ve kurulu düzeni savunur.
M. Kemal’in “Ya İstiklal Ya Ölüm” şiarını ve bağımsızlık için verdiği mücadeleyi sahiplenen Denizlerin pratikte son verdiği, emperyalizmle işbirliği yönelimidir. Bunun emperyalizmle mücadele olarak anlaşılmakla kalmayıp yürütücüsü burjuvazinin antiemperyalist olarak tanımlanması, Kemalizm destekçiliği olarak şekillenmiş sınıf işbirliği çizgisinin Türkiye solunda 50 yıldan fazla süren egemenliğinin sonucudur.
TİP emperyalizme bağımlılıktan kurtulmayı sorun edinmez. MDD’ciler sosyalizmin önünü açacağına inandıkları antiemperyalist mücadeleyi sırtlanmasını hâlâ ordu içindeki Kemalist subayların darbesinden beklerken, onlardan koparak Denizler, işçi ve köylülerin mücadelesiyle birleşmeye yönelen gerçek antiemperyalistler oldular. Ülkeyi emperyalizme bağlayan askeri üsleriyle ikili antlaşmalar, siyasal ve askeri bağımlılık ilişkileri olarak kuşkusuz Denizlerin hedefindeydi. Onlar ama, yabancı sermayeye dayalı bağımlılık ilişkilerine karşı çıkarak, emperyalizmle birleşen işbirlikçi burjuvazinin egemenliğinin devrilmesini de hedef edindiler. Kurtuluş Savaşı döneminde de Vahdettin’in şahsında “işbirlikçilere karşı mücadele” yürütülmüştü, ancak bu emperyalizme bağımlılığın iktisadi temellerine karşı bir mücadele olmamıştı.
Şimdi “yerli-millilik”ten söz eden Cumhur İttifakı partileri emperyalizmle işbirliği partileridir, NATO’culardır. Tekelci sermayenin partileri oldukları kadar uluslararası mali sermaye ve emperyalizm savunucularıdır. En ileri noktada yaptıkları, Amerikan ve Rus emperyalizminin aralarındaki sürtüşmelerden yararlanarak işbirlikçi hedeflerini gerçekleştirmektir.
“Milliyetçiyiz” diyen Millet İttifakı partileri de yabancı sermaye ve örneğin Ukrayna’da NATO savunucusudur. ABD ile Rusya arasındaki sürtüşmelere oynamayı da doğru bulmayan Amerikan yanlılıkları tartışma götürmez. CHP örneğin enternasyonalistler olan Denizleri anar, ama onların emperyalizme karşı mücadele yolundan yürüyemez.
- Gündem ve saptırma... 14 Ocak 2025 04:53
- Öcalan görüşmeleri ve CHP 07 Ocak 2025 05:17
- 2. çözüm süreci mi? 31 Aralık 2024 06:30
- İçeride ve dışarıda kriz... 24 Aralık 2024 05:36
- Milli güvenlik, Türkiye ve İsrail siyonizmi... 17 Aralık 2024 05:56
- Ortadoğu yeniden dizayn edilirken... 10 Aralık 2024 05:08
- Esad’la görüşüp anlaşma mı, kavga mı? Hangisi? 03 Aralık 2024 06:45
- CHP ile Cumhur ve sınama yanılma… 27 Kasım 2024 06:45
- Papatya falı ve havuçla sopa... 19 Kasım 2024 04:58
- İngiltere'de Kasım Gelincikleri ya da 'şehitleri anma' günü 12 Kasım 2024 04:26
- Hoş geliyorsun faşizm… 06 Kasım 2024 04:55
- İşçi sınıfının ekonomik mücadelesinde kendisinden başka güvenecek kimsesi yoktur! 22 Ekim 2024 04:50