Şengal çıkmazı!
Fotoğraf: MA
Irak’ta Şengal (Sincar), TSK’nin Kürdistan Bölgesel Yönetimi sınırları içindeki Metina, Zap ve Avaşin’deki operasyonuyla eş zamanlı olarak gerilim ve çatışmaların yaşandığı bir diğer bölge olmuştu. Ancak Êzidîlerin özerk yönetim oluşturdukları Şengal’e ağır silahlarla operasyon düzenleyen bu kez Irak ordusuydu. “Milis güçleri dağıtmak ve kontrolü sağlamak” gerekçesiyle yapılan operasyon nedeniyle Irak ordusu ve Êzidîlerin kurmuş olduğu Şengal Savunma Birlikleri (YBŞ) arasında çatışmalar yaşansa da Şengal’deki gerilim şimdilik dinmiş gibi görünüyor. Şimdilik diyoruz, çünkü Şengal’de egemenlik mücadelesi peşinde koşan güçlere bakınca bölgedeki (özellikle Irak ve Suriye’deki) gerilim ve çatışmalar devam ettikçe Şengal’in de bunlardan uzak kalması olanaklı görünmüyor.
Musul’daki enerji kaynaklarına yakınlığı ile dikkat çeken Şengal, bu kaynakların denetimi ve geçiş yollarının güvenliği bakımından önem taşıyor. Öte yandan da bu bölge bugün paylaşım mücadelesine sahne olan iki ülke-Irak ve Suriye- arasındaki en önemli geçiş yollarından biri olarak dikkat çekiyor. Böylesine stratejik bir konumda olması, bölgedeki güçlerin burayı denetim altına almak için sürdürdükleri mücadeleyi de açıklıyor.
Haziran 2014’te Musul’u ele geçiren IŞİD’in ilk hedeflerinden biri de Şengal’di. O dönem Şengal’de bulunan Peşmerge güçlerinin IŞİD saldırısı karşısında geri çekilmesi, Êzidîleri büyük bir saldırı ve katliamla yüz yüze bırakmıştı. Bölge ancak PKK’nin öncülüğünde kurulan direniş hattı ile oluşturulan koridor sayesinde bu saldırı ve katliamdan kurtulabilmiş ve PKK, saldırı karşısında oynadığı rol sayesinde bölgedeki halk arasında ciddi bir destek kazanmıştı. Şengal’de özerk yönetim kurulması ve Êzidîlerin milis gücü olarak YBŞ’nin oluşturulması, PKK’nin bölgedeki siyasi ve askeri etkisini kalıcı hale getirmişti.
Musul’un IŞİD’den alınmasında önemli rol oynayan ve İran’a yakınlığı ile de bilinen Haşdi Şabi de Şengal’de konuşlanmış bulunan milis güçler arasında bulunuyor. Bu arada Erdoğan’ın çok istemesine rağmen 2016’daki Musul operasyonuna dahil olamayan Türkiye’nin de Musul’un kuzeydoğusundaki Başika’da askeri üssü olduğunu da hatırlatmak gerekiyor.
Şengal’de egemenlik mücadelesi halinde bulunan güçler ve pozisyonları özetle şöyle:
Irak Kürdistan Bölgesel Yönetiminin en etkili siyasi aktörü konumunda bulunan KDP, rekabet halinde olduğu PKK’nin bölgede askeri ve siyasi olarak etki kurmasından büyük rahatsızlık duyuyor.
Şengal için “İkinci Kandil olmasına izin vermeyeceğiz” diyen ve “Bir gece ansızın gelebiliriz” açıklamalarıyla operasyon tehdidinde bulunan Erdoğan yönetimi de bir yandan PKK’nin tasfiyesi ve öte yandan bölgedeki enerji kaynaklarının denetimi bakımından buradaki egemenlik mücadelesinin tarafı konumunda bulunuyor.
PKK için Şengal, Irak Kürdistan’ında askeri ve siyasi olarak varlığı için bir güvence olmanın yanı sıra Rojava’ya da en önemli geçiş bölgesi olarak bölgedeki etkinliğinin en önemli dayanaklarından birini oluşturuyor.
Erdoğan yönetimini yeni Osmanlıcı hayaller peşinde koşarak Irak’ın enerji kaynaklarını ele geçirmeye çalışmakla suçlayan ve İran yanlısı oldukları bilinen Haşdi Şabi gruplarının bölgedeki varlığı, hem Irak’ın geleceğinin belirlenmesinde ve hem de bölge genelindeki egemenlik mücadelesinde İran’ın elini güçlendirici bir rol oynuyor.
Bölgedeki gerilim ve çatışmaları kendi bölgesel çıkarları için kullanmaya çalışan ABD emperyalizmi, PKK’nin ve Haşdi Şabi gruplarının Şengal’den çıkartılmasını istiyor ve bunun için Irak merkezi ve Kürdistan Bölgesel yönetimleri ile Erdoğan iktidarı arasında iş birliğini telkin ediyor. Çünkü, ABD, PKK’yi hem bölgedeki enerji kaynakları için bir tehdit olarak görüyor ve hem de PKK’nin Rojava’daki Kürt özerk yönetimi üzerindeki etkisinden rahatsızlık duyuyor. Öte yandan Haşdi Şabi gruplarının tasfiyesini İran’ın bölgesel etkisini sınırlamak için zorunlu olarak görüyor.
Böylesi bir tabloda Irak merkezi yönetiminin başındaki Kazımi, kendi pozisyonunu koruyabilmek için bütün bu güçler arasında bir ‘denge’ siyaseti izlemeye çalışıyor.
Burada ABD Dışişleri Bakanlığının Ortadoğu’dan Sorumlu Birinci Bakan Yardımcısı Joey Hood’un 19 Ağustos 2020’de yaptığı “PKK ve diğer silahlı grupların Şengal’den çıkartılması için Türkiye, Irak merkezi ve Federe Kürdistan yönetimleri arasında iş birliğinin geliştirilmesi gerektiği” açıklamasının ardından 9 Ekim 2020’de Irak merkezi ve Kürdistan Bölgesel yönetimleri arasında ‘Şengal Anlaşması’nın yapıldığını da hatırlatmak gerekiyor. Ancak Şengal, diğer bölgesel sorun ve egemenlik mücadelesinin alanlarıyla böylesine iç içe geçmişken buranın güvenlik ve idari yönetiminin iki hükümet arasında kurulacak ortak komisyon tarafından belirlenmesini öngören anlaşmanın uygulanabilmesi de olanaklı değildi.
Irak’taki Kazımi yönetiminin, Türkiye’nin Zap’a yönelik Pençe-Kilit operasyonu ile eş zamanlı olarak Şengal’e düzenlediği operasyonun iki hedefi olduğu söylenebilir.
Birinci olarak, Şengal’e de operasyon tehdidinde bulunan Erdoğan yönetiminin olası müdahalesinin önüne geçebilmek -ki, Türkiye’deki iktidarın Kürt sorununu çözme iddiasıyla yaptığı bu müdahalelerin bölgedeki sorunları daha da derinleştiği açıktır.
İkinci olarak da Türkiye’nin operasyonunu Şengal’de kontrolü eline alabilmek için bir fırsata çevirmek.
Ancak karşılaştığı direniş karşısında Kazımi yönetimi operasyonu durdurmak zorunda kaldı.
Şengal’de egemenlik mücadelesi halinde bulunan güçlerin çokluğu ve bunlar arasındaki karmaşık ilişkiler ilk bakışta insanın kafasını karıştırabilir. Oysa bugün Şengal’in yaşadığı çıkmaz, aslında bütün bölge halklarının kaderlerinin nasıl iç içe geçmiş olduğunu da gösteriyor. Bu kaderin değişebilmesi bütün emperyalistlerin bölgeden çıkartılmasını, bölge gericiliklerinin müdahalelerinin önüne geçilmesini ve halkların kendi geleceklerini kendilerinin belirlemesini sağlayacak bir mücadele hattının kurulmasından geçiyor.
- Mesele sadece Erdoğan'ın adaylığı mı? 17 Ocak 2025 05:25
- Adsız süreç, çözümsüz barış! 14 Ocak 2025 05:00
- Trump, Erdoğan’ı niye övüyor? 10 Ocak 2025 04:40
- Türkiye-İsrail rekabeti ve Kürt sorunu 07 Ocak 2025 05:30
- Suriye’deki gelişmeler ve kapısı aralanan yeni ‘süreç’ 03 Ocak 2025 07:30
- Öcalan'ın mesajı ve yeni sürecin işaretleri 30 Aralık 2024 12:47
- HTŞ yönetimi ve Suriye'nin etnik-dinsel fay hattı 27 Aralık 2024 06:20
- Suriye ve yeni Osmanlıcılık 24 Aralık 2024 05:00
- Düğüm yine Kobanê'de çözülecek! 20 Aralık 2024 05:30
- Yeni Suriye kurtlar sofrasında! 17 Aralık 2024 05:00
- Ankara'da Rojava pazarlığı 13 Aralık 2024 10:10
- Esad rejimi sonrası Suriye ve Ortadoğu’yu ne bekliyor? 10 Aralık 2024 05:30