Özel askeri şirketler ve SADAT
Fotoğraf: CHP
SADAT (Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret AŞ), CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun merkez binasına giderek, önünde açıklama yapmasıyla yeniden gündemde.
Lenin’in, kapitalizmin en yüksek aşaması olarak tarif ettiği emperyalizm çağında savaşların kaçınılmazlığı tezi, bugün dünyada yüz milyarlarca dolarlık bir pazara sahip özel askeri şirketlerin üzerinde yükseldiği zemine de işaret ediyor.
Yard. Doç. Dr. Filiz Çulha Zabcı, "Yeni Savaşların Gizli Yüzü: Özel Askeri Şirketler" adlı çalışmasında, şu saptamayı yapıyor: “11 Eylül sonrasında ABD’nin ‘terörizm’e ve ‘serseri devletler’e açtığı savaş, özel askeri şirketler (private military companies) için de bir dönüm noktası oldu. BM’nin gücünü yitirdiği ve uluslararası hukukun geçersizleştiği bir dönemde, hukuksal boşluğun bulunduğu bir alanda varlıklarını sürdüren ve tamamen ‘kâr’ amacı ile çalışan özel askeri şirketler geniş bir hareket alanı buldular.”
Zabcı, 2004 yılında yayımlanan çalışmasında, ICIJ’in (International Consortium of Investigate Journalists) verilerine göre, dünyada 90’a yakın özel askeri şirket bulunduğunu ve 110 ülkede faaliyet gösterdiklerini aktarıyor. Zabcı, bu şirketlerin içinde yer aldığı yıllık 100 milyar dolarlık bir endüstriden söz edildiğini vurguluyor. Özel askeri şirketlerin kurulduğu ülkeler genellikle Amerika, İngiltere ve Güney Afrika.
Bir AKP dönemi kurumu olan İHH İnsani Yardım Vakfı bünyesinde kurulan İNSAMER (İnsani ve Sosyal Araştırmalar Merkezi) web sitesinde ise daha güncel bir rakam verilmiş: “Dünya geneline bakıldığında, ÖAŞ’lerin ortalama 200-250 milyar dolarlık bir pazar oluşturduğu tahmin edilmektedir.”
Bu da 2022 yılının ilk ayı itibarıyla verilmiş bir rakam. Şu anda daha büyük bir pazardan söz ediyoruz muhtemelen.
Çok eski bir tarihe sahip paralı asker ticaretinin, günümüz dünyasındaki "modern" halini temsil eden özel askeri şirketler, hem ABD’nin başını çektiği batının büyük kapitalist ülkeleri hem de Rusya tarafından çeşitli savaş coğrafyalarında kullanıldı, kullanılıyor.
Zabcı, “Savaş sırasında olduğu gibi savaş sonrasında da Irak, özel askeri şirketler için bir ‘altın madeni’ haline gelmiş durumda. The Guardian’ın yapmış olduğu bir araştırmaya göre, Irak’ta Pentagon’dan sonraki en büyük gücü bu özel şirketler oluşturuyor. Resmi koalisyon kayıtlarına göre, İngiltere’nin askeri gücü 9 bin 900 birlik civarındayken, özel askeri güçlerin toplamı 10 bini buluyor ya da 10 ABD askerine karşılık 1 özel personel kullanılıyor.”
Rusya’nın da Kırım ve Ukrayna’da paralı askerleri kullandığı gündeme gelmişti.
Özel askeri şirketlerin, Soğuk Savaş Dönemi sonrasının dünyasında devletlere sağladığı ciddi bir hizmet var. Kuruldukları ülkelerin istihbarat servisleri tarafından denetlenen bu yapılar, belirli hukuksal normlarla sınırlanan devletlere kirli işlerini onlar aracılığıyla görme imkanı sunuyor. Bir nevi eldiven.
Batıdaki örneklerden esinlenerek kurulan SADAT açısından ise ek olarak AKP dönemine özgü bir ajandadan söz etmemiz gerekiyor. 28 Şubat sürecinde TSK’den atılan ya da ayrılmak zorunda bırakılan eski askerler tarafından, 28 Şubat darbesinin 15. yıl dönümünde, 28 Şubat 2012 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edilerek kurulan SADAT; kuşkusuz Milli İstihbarat Teşkilatı ve devletin savunma birimlerince denetleniyor. Ancak tüm bu kurumların AKP’nin "tek adam yönetimi" ile partili cumhurbaşkanlığı sistemine bağlandığı bir dönemde, partisel çıkarlar ile SADAT arasındaki ilişkinin özellikle sorgulanmasından daha doğal ne olabilir? SADAT’ın kurucularından Adnan Tanrıverdi’nin Cumhurbaşkanlığı başdanışmanlığı da yapmış olması, SADAT’ın İslami hedeflerin içinde olduğu ciddi ideolojik amaçlarla kendisini ifade etmesi, ona dünyadaki diğer örneklerden farklı bir bağlam kazandırıyor.
Eşitsizliğin derinleştiği, yoksulluğun büyüdüğü günümüz dünyasında özel askeri şirketler, emekli üst düzey subaylar için ciddi gelir imkanı oluştururken, dünyanın yoksulları açısından ise hayati riski göze alarak, belki bir fabrika işçisinden görece daha iyi bir ücret sunuyor. Hayatınızı ortaya koyuyorsunuz ve özel askeri şirketlerin hizmet satarak -yani sizin hayatınızı- birlikte çalıştıkları devletin ordularıyla eş güdümlü olarak sanki "milli bir hedef" de yerine getirmiş oluyorsunuz. SADAT bunun üzerine "dini" bir tutkal da ekliyor.
Özel askeri şirketler, dünyanın birçok coğrafyasında kendilerine sağlanan kural ihlali lüksünü, kârlı hareket alanları olarak kullanan paralı katil şebekeleri olarak iş görüyor.
SADAT ise, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutloğu’nun Euronews’ten Dilek Gül’e yaptığı açıklamalarda, “1 Kasım 2015 seçimlerine giden süreçte terörle mücadele defterleri açılırsa birçok insan, insan önüne çıkamaz” sözlerine de açıklık getirirken, bu kişileri “Sayın Erdoğan, Binali Yıldırım, Süleyman Soylu ve Berat Albayrak” olarak sıraladığı gerçeğiyle birlikte düşünülmeli. Sedat Peker’in itirafları arasında da bir kaos yaratma potansiyeli olarak geçen SADAT’ı muhtemelen daha çok konuşacağız.
%%89663%%
- Diyarbakır notları: Seçim öncesi gelip ‘Ser sera, ser çava’ demeyin 16 Aralık 2024 04:52
- Kürt meselesinde bir ihtimal daha olmalı 13 Aralık 2024 04:57
- Sınırımızdaki yeni Afganistan ve kaostan rant devşirmek 09 Aralık 2024 07:00
- Geniş atılan ağda çıkışı aramak... 02 Aralık 2024 06:55
- Türkiye zor bir değişimin ağır sancılarını yaşıyor 25 Kasım 2024 06:35
- Ebedi barış mümkün mü? 18 Kasım 2024 04:23
- İki güncel rapor eşliğinde Kürt meselesini tartışmaya devam 11 Kasım 2024 04:47
- 'Çöle çevirdikleri yere barış geldiğini söylüyorlar' 06 Kasım 2024 05:33
- Bir siyaset olarak 'terörle mücadele' 04 Kasım 2024 07:07
- Erdoğan’ın Mevlana vurgusunun hikmeti ne olabilir? 31 Ekim 2024 08:07
- Mayınlı bir süreç 28 Ekim 2024 05:10
- Yenidoğan çetesi: Çürümenin ekonomi politiği 21 Ekim 2024 05:00