17 Mayıs 2022 00:08

Gidişat hızlanırken...

Sen ben biz birbirimizin çaresiyiz

Fotoğraf: Burcu Yıldırım/Ekmek ve Gül

Paylaş

Önce Gezi hükümleri geldi. Bir idama eşit ağırlaştırılmış müebbet ve yedi kişiye 18 yıllık ağır hapis cezası.

Hukuk ayaklar altına alınıyor dendi, kararlar siyasal dendi. Gerçekten öyle. Başta cumhurbaşkanı olmak üzere AKP baştan ayağa, sonradan terör örgütü ilan edilen Gülen ve Cemaatiyle düpedüz ittifak yapmışken hiçbiri suçlanmadı. Oysa örneğin cumhurbaşkanı Gülen’in savcısı Z. Öz’ü açıkça sahiplenmiş, hatta Ergenekon Davasının savcılığını üstlendiğini ilan etmişti. Ağırlaştırılmış müebbet ceza reva görülen O. Kavala’nın oysa örgütlemekle suçlandığı Gezi Direnişi’ni örgütlemediği tartışmasız. Facebook hesapları olmayan başka sanıklarla Facebook üzerinden haberleştiği iddiaları ise gülünç. Mücella Yapıcı başta olmak üzere 18 yılla cezalandırılanlar ise basın açıklamaları ve çağrılar yaptılar sadece.

Dişe dokunur tek kanıt olmadan dağıtılan cezalar açıkça gösterdi ki, amaç “bağcıyı dövmek”tir. İkincil yönü öyle olsa bile, gözdağı filan verilmiyor artık. Gözdağı verme günleri geçildi, fiilen ezip kırıp geçirerek yönetmeye sıra geldi. Terör estiriliyor. Artık protesto etmek yeterli olmaz, nitekim olamadı.

Ardından ana muhalefet partisi CHP’nin İstanbul İl Başkanlığını üstlenmiş olan Kaftancıoğlu’na geldi sıra. Tweet atmaktan suçlandığı dava sonuna gelmiş, Yargıtay kararını açıklamıştı. Hapis! Süresi değil, yok yere verilen hapis cezasıyla siyasetten yasaklanması önemli.

HDP’li çok sayıda vekille hemen belediye başkanlarının tümü hapse buyur edilmiş, olur böyle şeyler denmiş, hatta “terörizmle mücadele” kapsamında sayanlar az olmamıştı. Hala iktidar sahipleri HDP’yi hedef aldığında örneğin Meral Hanım’ın partisinin desteğini yanında bulur. Sosyalistleri hep birlikte suçluyorlar.

Hitler günlerini anımsatan sıralı hedefe konmalara; komünistlerle Yahudilerden başlayan saldırıların sonunda sosyal demokratlara, hatta papazlara kadar ulaşmasına benzemektedir. CHP’de sıra.

Ve bilinmektedir ki, önceden İBB ve başkanı İmamoğlu yoklanmıştır. Kaftancıoğlu’na yönelen cezalandırma ya da ezip kenara atarak yolunu açma tutumuna ne tür bir yanıt verileceğine bakılıp ilerlenecektir.

İlk tepki olumlu sayılamaz. Anlı şanlı ana muhalefet partisinin il başkanına yönelik tasfiye girişimine birkaç yüz kişilik bir yanıt verilmiştir. Gerçi Kılıçdaroğlu sahiplenmiştir, ancak, laf düzeyindeki sahiplenmeler artık sahiplenme sayılamaz. O zamanlar geçmiştir.

Tamam, Bursa’da yapılması öngörülen miting İstanbul’a alınmıştır; iyidir, ancak ne kadar güçle karşı çıkılacağı, İstanbul’un sallanıp sallanmayacağı önemli olacak.

Kaftancıoğlu’na ceza, Gezi Davası’yla bile kıyaslanamaz çünkü. Kaftancıoğlu’ndan ibaret değildir ve ana muhalefet partisi hedefe konmuştur. Açıkça suç yaratılmış, yıllar önce atılan tweetler suçlama konusu edilmiştir. Gülenle ittifaka bile bir çizgi çekilip milattan öncesiyle sonrası hesaplanmışken, bu davada milat da yoktur. Verdik cezayı, ne yaparsan yap denmektedir özetle. Söz yalnızca Kaftancıoğlu’na değil, CHP’yedir. Hatta Millet İttifakı’nadır.

Hala niyet okumaya çalışmanın alemi yoktur. Niyet açık ve bellidir: Anketlere bakmayın siz, desteğimiz eksilse de gitmiyoruz!

O “ortaya sandık konacak, gidecekler” lafları da bütün inandırıcılığını yitirmiştir artık. Sandık konacak olsa bile, nasıl konacağı belli olmuştur. Gün, mücadele günüdür. Korkunun ecele faydası yoktur.

Bakın, ABD’de yüksek mahkemenin serbest olan kürtajın yasaklanmasını gündemine aldığı kamuoyuna sızınca, çoğunluğunu kadınların oluşturduğu halk sokaklarla meydanları doldurdu. Ülke çapında 300’den fazla yerde düzenlenen gösterilerde milyonlar harekete geçti.

ABD’de gericilik güçlüdür, ancak böyle kapsamlı ve güçlü tepki karşısında gericiliğin işi hiç de kolay değil. Gericilik kolay geri adım atmayacaktır, ancak bir kez ok yaydan çıkmıştır. “Benim bedenim benim kararım” ve “benim tercihim” sloganlarıyla doldurulan alanlar karşısında durmak her babayiğidin harcı değildir.

Gericilik ancak altında kalacağı tutumlardan uzak durur. Üstesinden geleceğini öngördüğünde saldırganlaşır. Ortası kalmamıştır. Faşizmi mücadele ederek caydırmaktan başka yol yoktur.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa