18 Mayıs 2022 22:20

Kupayı yatağa atmak!

Trabzonsporlu futbolcuların kupa sevinci

Fotoğraf: Serhat Çağdaş/AA

Paylaş

Erilliğin, en içinden geldiği gibi coşkuyla boy gösterip doyasıya at koşturabildiği alanların başında futbol geliyor. Her hafta stadyumlarda bir araya gelen binlerce kişinin, koro halinde cinsiyetçi tezahüratlar yaptığına, oyunculara ve hakemlere yine cinsiyetçi küfürler ettiğine tanık oluyoruz. Bu ezici çoğunluk tarafından sorun olarak bile görülmüyor ki, önüne geçmek için hiçbir adım atılmıyor. Dostlar alışverişte görsün misali verilen cezaların zerrece caydırıcı etkisi yok. Kaldı ki sorunun köklü çözümü için cezaya değil, ciddi bir zihinsel gelişime ve bunun sonucunda gerçekleşecek bir kültürel değişime ihtiyaç var…

Futbolun algılanış ve yorumlanış biçimini doğrudan hegemonik eril zihniyet belirliyor. Erilliğin güdük ve histerik bakışıyla, tutulan takım erkeklikle, rakip takım kadınlıkla, karşılaşma ise cinsel ilişkiyle özdeşleştiriliyor. Galibiyet bir anlamda, erkeğin kadın karşısında elde ettiği bir cinsel zafer anlamı taşıyor. Bu yüzdendir ki, alınan galibiyetler “koymalı”, “geçirmeli” fiillerle dile getiriliyor. Cinsiyetçiliği sürekli olarak besleyen bu eril dil, kompleksleri ortaya koymakla kalmıyor, bir tür sözel tatmin de yaşatıyor belli ki...

Ha galip gelmişsin, ha kupa kazanmışsın, ha bir kadını “elde etmişsin”, eril zihniyet açısından hepsi aynı şey…

Karşılaşma sürecinde hoşa gitmeyen davranışlarda bulunan hakem ya da oyuncular ise yine testosteron bayrağının dalgalandığı tribünler tarafından “eş cinsel” damgası vurularak cezalandırılıyor!.. Malum, hegemonik erkeklik, kendisinin dışındaki cinsel kimlik ve yönelimleri istediği gibi damgalamaya ve onlara yine istediği gibi konum tayin etmeye pek heveslidir...

En çok ilgi gören spor dalı olan futbol, hegemonik erkekliğe sağladığı geniş “imkanlar” ve hareket alanıyla, tüm cinsel kimlik ve yönelimlerin eşitliğini, özgürlüğünü hedefleyen toplumsal cinsiyet mücadelesinin önündeki en büyük engellerden birisini oluşturuyor. Futbolcusundan teknik direktörüne, yöneticisinden taraftarına ve medyaya kadar oyunun bütün unsurları bu alanda adeta hegemonik erkekliği temsil ediyor. Düşünce ve davranışlarına ağırlıklı olarak, erkek cinsinin, diğer cinsiyet kimlikleri ve cinsel yönelimler karşısında üstün, ayrıcalıklı, avantajlı olduğu ön kabulu yön veriyor...

Trabzonsporlu üç futbolcuyu şampiyonluk kupasıyla  yatakta gösteren fotoğraflar da, zafer kazanan erkekliğin, cinsellik anlamında mağrur ve ayrıcalıklı duruşu hak ettiğini yansıtan kurgusuyla cinsiyetçi algıyı pekiştiren bir örnek.

Bu yataklı kurguda kupa, kazanılmış, elde edilmiş, hak edilmiş bir nesne olarak kadınla özdeşleştiriliyor ve kupa üzerinden “Kupa da, kadın da, kazanılmak, elde edilmek için var” mesajı veriliyor. Erkek mücadele eder ve sonunda hak ettiği kupayı/kadını kazanır!..

Kadınların ağır erkek baskısı altında yaşamaya çalışması bir yana hemen her gün erkeklerce katledildiği bir ülkede cinsiyetler alanında son derece duyarlı olmak ve her adımı çok dikkatli atmak gerekirken, şampiyonluk kutlamasını böyle pespaye bir erillik şovuna alet etmek, cinsiyetçi gericiliğin cüretkarlığını ve geldiği noktayı göstermesi bakımından oldukça endişe verici...

En azından sevincimizi, mutluluğumuzu, zehirli algıları beslemeden, pekiştirmeden ve yeniden üretmeden yaşamayı becerebilsek…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa