20 Mayıs 2022 23:45

Yalnızlık zor zanaat

Görsel: Film afişinden alınmıştır. 

Paylaş

Kırk yıl önce ilk kez kamera karşısına geçen Nicolas Cage’in IMDB’deki sayfasında şimdiye kadar 109 yapımda (kimisi post prodüksiyon aşamasında) rol aldığı görülüyor. Böylesi uzun bir kariyere bu kadar içerik normal. Ama dikkat çekici olan bu rollerin otuzunu son beş yılda hayata geçirmiş olması. Çoğu vasat işler olsa da, yaşlandıkça iştahı daha da artıyor demek ki deneyimli oyuncunun.

Açıkçası bu satırların yazarı açısından Nicolas Cage hep tartışmalı bir oyuncu oldu. Bir türlü ısınılamayan ama bazı filmlerde görünce de başkasını yerine koymanın olanaksız olduğu oyunculardan kendisi. Misal “Tersyüz”, “Savaş Tanrısı”, “Melekler Şehri” düşünüldüğünde ondan başka bir ismi koymak imkansızdır o role. Ama burada sıralamaya gerek olmayan onlarca rolde yer alması için de “Avrupa’da satın aldığım şatonun giderleri” gerekçesi tek makul açıklamaymış gibi durur. Ama sevelim sevmeyelim çok özel bir aktör olduğu su götürmez.

Üç kısa film çektikten, iki dizide yardımcı yönetmenlik yaptıktan sonra ilk uzun metrajında Nicolas Cage’i başrole ikna etmek ne kadar zor oldu bilinmez ama fena bir başlangıç yapmıyor. Michael Sarnoski. Vanessa Block ile birlikte yazdıkları “Pig” birçok klişeye yaslansa da kendine ait bir dil bulmayı başarıyor nihayetinde.

Kahramanımız Rob’la ormanda tanışıyor. Tabii ki kahramanımızın bir derdi olduğunu, hayata küsmesinin bir nedeni olduğunu anlarız hemen. Domuzu ile birlikte dünyanın en pahalı mantarı olan trüf toplayan ve Amir’e satan bir meczup görüntüsü vardır Rob’un. Bir süre sonra gece yarısı ormandaki kulübesine yapılan saldırıda domuzu çalınır. Çünkü bu nadide mantarı bulmakta uzman bir domuzdur Rob’unki. Domuzunun çalınması yeminini bozmasına ve yeniden şehre dönmesine neden olur. Rob’un şehre dönüşüyle birlikte Amir’in de dünyasının kapıları açılır seyirci için ve onun da baba sorunlarıyla baş etmesini izlemeye başlarız.

Film, bir yandan oldukça tanıdık bir hikaye inşa ediyor seyirciye. Bir nedenden medeniyete küsmüş ve insanlardan uzaklaşmış kahramanın düzeni sarsılıyor. Dünyasına yapılan saldırının hesabını sormak için oradan çıkıp yeniden insan dünyasına dönüyor. Bu birinci aşama. İkinci aşama hem seyirciyi, hem de varsa etrafındaki insanları şaşırtacak bir geçmişle geliyor. Burada da Rob’un geçmişte nasıl bir efsane olduğunu görüyoruz ve biz de şaşırıyoruz Amir ile birlikte. Michael Sarnoski’nin seyirciye farkını gösterdiği yer bu akışın finali oluyor. Yani karakterin hem intikamını aldığı hem de kendisini yeniden inşa ettiği bölüm. Burada işler öyle yürümüyor.

Bu yükü daha çok Amir’e yönlendiriyor hikaye. Onun babasıyla kurduğu ilişki, Rob’un ciddi anlamda hayatına girişiyle çatırdamaya başlıyor. Böylece kendisine örnek bir figür bulan Amir sonucunu tam olarak kestiremesek de babasıyla arasındaki çatışmadan kaçamıyor artık.

Öte yandan Rob’un domuzunun peşinden gitme nedeni filmin de esas derdini oluşturuyor. Ne domuzun maharetleri, ne rakiplerinin onu geride bırakmak için girişimleri kahramanımızın asıl derdi. “Yalnızlığı tercih etmiş” bir adam olarak gördüğümüz Rob’un aslında yalnız olmadığının farkına varıyoruz bir noktada. Domuzunun peşinden gitmesinin tek nedeni elindeki en iyi arkadaş olması. Hayatını onunla paylaşıyor, onunla dertleşiyor olması. Haliyle Rob’un yaptığı şey bir tür vefa. Filmin orijinal tarafı da bu meseleyi ticari bir durum ya da intikam arayışı gibi kurup, aslında çok insani bir noktaya taşımaktaki mahareti.

Çok büyük beklentilere kapılmadan izleme listesine alınabilecek bir yapım “Pig”. Kanımca ilerleyen yıllarda Nicolas Cage’siz düşünülemeyecek yapımlar listesinde de yerini alacaktır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa