SADAT ve büyük resim
Fotoğraf: Kayhan Özer / AA
SADAT Başkanı Melih Tanrıverdi Halk TV’de katıldığı programda kendilerininkine benzer başka yapıların da olduğunu söyledi. Doğru, Türkiye bu tür yapılardan hiç mahrum kalmadı.
Bu tür yapılar derken, legal ya da yarı legal kimliğe sahip, fakat yasa dışı faaliyetler yürüten; özel harp ve psikolojik savaş organı olarak çalışan, halkı fişleyen, devletin nizami kurumlarının yapamadığı kirli işlere bulaşmış, kontrgerilla faaliyetleri yürüten, milisler oluşturup silahlandıran, yurt içi ve yurt dışında operasyonlar düzenleyen, bazen silah ve lojistik transfer eden oluşumlardan bahsediyoruz. Devletler genellikle bunlarsız yapamaz. Her ülkenin kendine göre SADAT’ı var.
Soğuk savaş döneminde ülkelerde farklı adlarla faaliyet yürüten ama genel olarak gladio ya da kontrgerilla olarak bilinen bu gayrinizami harp örgütleri NATO’nun ’90’lara kadar tamamlayıcı parçasıydı. CIA marifetli darbelerle hükümetlerin devrilmesinde, tek tek ülkelerdeki komünist avında, ayaklanmaların bastırılmasında; silahlı mücadeleden işkenceye, psikolojik harpten fiziki yıldırmaya kadar her yerde devredeydiler. Başlıca amaç ABD emperyalizmi merkezli bir NATO teşkilatının çıkarlarının korunması, SSCB’nin geriletilmesi, itaatkar olmayan iktidarların ve halkların sindirilmesiydi.
’90’larda Sovyetlerin yıkılmasıyla birlikte, mafyayla iç içe geçmiş gladio oluşumları işlevleri bittiği gerekçesiyle “temiz eller” operasyonunun önemli hedefi haline gelmişti. Gelgelelim ipliği pazara çıkmış bu örgütler bertaraf edilmeye çalışılsa da ülkeler kendi yeni özel örgütlerini yeni işlevler tanımlayarak yapılandırmaya devam ettiler.
Türkiye’de de ’90’lı yıllarda, PKK ile savaş sırasında bu türden gayrinizami harp yürüten oluşumlar ortaya çıktı. Bugün hâlâ başta JİTEM olmak üzere bu yapılar yeterince aydınlatılamadı. Özel Tim ve başka “tim”ler, Batı Çalışma Grubu, Çiller-Özer özel örgütü olarak adlandırılmış olanlar akla ilk gelenlerden ama SADAT’a gelene kadar, suçları soruşturulamaz olan yapılar bunlarla sınırlı değil.
Melih Tanrıverdi, Sedat Peker’in iddia ettiği Suriye’de el Nusra’ya giden silahlar konusunda SADAT’ın sorumluluğunu kabul etmiyor. Yapmışsa Sedat Peker’in kendi sorunu diyor. Çünkü sitesinde gayrinizami harp eğitiminin ders programını açıkça yazmış bir örgütün karanlık yüzü onun yasal mevzuatında içerilmediğinden reddetmesi kolay ve kuruluş amacı nedeniyle kendisi için hayati. Ülke güvenliği kavramıyla sık sık ileri sürülen şart, uluslararası statükoyu koruyan yasaların böyle gizli kapaklı, sorumsuz ihlallerinden ibarettir ayrıca.
Dünyanın en büyük savaş örgütü NATO’nun, kendisini siyasi ve ekonomik bir örgüt olarak adlandırmaya başladığı günümüzde kontrgerilla yapıları ruhu ve felsefesiyle resmi iktidarların gizli uzvu olmaktan çıktı, giderek bir iktidar olma halinin ta kendisi haline geliyor. Bizde de illegal ile legal arasındaki sınır bir hayli esnedi. Siyasetin kayıtsız aktörleri illegal yapıları kapsayarak çoklaştı. CB danışmanlığına atanan, SADAT Kurucusu Adnan Tanrıverdi’nin daha önce söyledikleri, içinde kendine gereğinden fazla ehemmiyet yüklüyormuş gibi görünen ifadeler bunu teyit eder nitelikte.
Tanrıverdi diyor ki; "Silahlı kuvvetlerin yeniden yapılanmasındaki tespitlerimizin aşağı yukarı tamamı 15 Temmuz’dan sonra yürürlüğe girmiştir. Askeri okulların ve Genel Kurmay Başkanlığının Milli Savunma bakanına, Jandarmanın İçişleri Bakanlığına bağlanmasını biz söyledik, yapıldı. Başkanlık sistemi gelsin dedik o da geldi, askeri yüksek yargının kalkmasını istedik oldu…”
Bu usturupsuz sözler ve CHP’nin yayımladığı, ‘büyük resmi’ yansıtan fotoğraf SADAT ve iktidar ilişkilerinin sorun haline geldiği şu günlerde sümen altından çıkıyor. Tam bu noktada Erdoğan aynı masada oturduğu, SADAT kurucusu danışmanını tanımazlıktan geldi. Bu, üzerindeki basıncın ve devlet fraksiyonları arasındaki SADAT kartıyla bilenmenin şiddetini gösterir bir bakıma. Buna bağlı olarak SADAT ile iktidar arasındaki alışverişin sorunsallaşmaya başladığını da. Her ikisi de aynı kapıya çıkar; Susurluk nüksü.
Şimdi Ukrayna’ya silah satmaya hazırlandığı haberi çıkan bu yapının gayrimeşru faaliyet ve ilişkileri sorgulanıyor. SADAT’lara ihtiyaç duyan devlet örgütünün sorgulanması anlamına gelmiyor tabii ki bu. Susurluk’ta da böyle olmadı.
Devletin direksiyonu tek adam yönetimine doğru kırılırken SADAT’a tanınan ayrıcalık ve 15 Temmuz’daki pozisyonu neydi? AKP iktidarının proaktif dış politikasının Sadat ile yürütülen karanlık noktaları nelerdir… Bunlar açılması ve soruşturulması gereken konu başlıkları.
Ancak halkı her on yılda bir, başka bir ad ve misyonla ortaya çıkan benzer oluşumlarla meşgul etmeye son verecek biçimde olamıyor bu hesaplaşma. Oysa siyaset legal ve yasal kurumlarda yapılmalı, halkın kontrolü altına alınmalı.
Yoksa devlet adına mafyatik ve illegal faaliyet yürütenler için “Devlet için kurşun atan da yiyen de şereflidir” diyen Tansu Çillerleri de duydu halkın kulakları. Ki kendi adı “özel örgüt” ile anılan bir eski başbakanın gölgesi de kendisi de hâlâ siyaseti tırmalıyor. Yetsin artık.
%%89663%%
- Çakma halk devrimi, imitasyon Che Guevera 20 Aralık 2024 05:33
- Suriye'de bitmedi, sürüyor, sürecek o kaos... 13 Aralık 2024 05:00
- Aile hekimliği yönetmeliğinin yakın sonucu güvencesizlik, şiddet ve çeteleşmedir 06 Aralık 2024 06:10
- 28 Şubat yaşıyor, yaşatılıyor! 01 Aralık 2024 04:58
- Gerisi gözaltı, yasak 29 Kasım 2024 06:25
- Ya bendensin ya da her şey kötü olacak 22 Kasım 2024 06:27
- Arka taraf! 15 Kasım 2024 04:48
- Kürtler Türkler birbirini sevsin! 01 Kasım 2024 05:02
- ‘Çözüm’süz süreç 25 Ekim 2024 15:05
- Hiçbir şey olmamışsa da bir şeyler oluyormuş gibi çözüm süreci 18 Ekim 2024 05:07
- Yenikapı ruhu 2.0 11 Ekim 2024 04:50
- Kimin yanında, kimin karşısında? 04 Ekim 2024 04:55