Türkiye NATO’da ‘veto’nun arkasında durabilecek mi?
Fotoğraf: Marek Studzinski/Unsplash
Rusya’nın işgal girişimiyle başlayan Ukrayna savaşının Rusya’ya birinci faturası, Ukrayna’da Zelenskiy hükümetini düşürmek ve yerine Rusya yanlısı bir hükümet kurmak başta olmak üzere istediği sonuçları elde edememesi oldu. Böylece Ukrayna, tam da ABD ve İngiltere’nin başını çektiği Batı emperyalizminin istediği gibi, Rusya’nın çıkmak için belki de çok uzun zaman içinde debelenip duracağı bir bataklığa dönüşme sürecine sokulmuş oldu.Batılı emperyalistler, Ukrayna’nın Avrupa’nın ortasına doğru uzanmış kriz ve savaş üreten, Rusya’yı sürekli daha derinlere çekerek uğraştıran bir bataklık olması için onu silahla, dolar ve avro ile, milliyetçiliğin her rengiyle besleyeceklerdir. Ukrayna savaşının başından itibaren Avrupalı emperyalistler, başta biraz tereddüt etseler de Ukrayna’nın direnebileceğini gördükçe, para ve silah yardımı için kuyruğa girdiler. En son ise, ABD Temsilciler Meclisi ve Senatosu, Biden yönetiminin 33 milyar dolarlık “Ukrayna’ya yardım” paketini 40 milyar dolara çıkararak onaylamıştır!Bu vesileyle Putin’in bir strateji dehası ve Rusya ordusunun karşısında durulamaz bir ordu olduğu efsanesinin Ukrayna’da ağır bir yara alması da Batılı emperyalistleri cesaretlendirmiştir.
RUSYA’YA İKİNCİ FATURA, İSVEÇ VE FİNLANDİYA’NIN NATO’YA BAŞVURMASI OLDU!
Ukrayna savaşının Rusya’ya ikinci faturası İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üye olmak için resmen başvurusu oldu.
Aslında Ukrayna’ya saldırı emrini verdiğini açıkladığı basın toplantısında Putin’in, “Ukrayna’nın Bolşeviklerin (Lenin’in) hataları sonucu oluşturulan yapay bir devlet, ulusların kendi kaderini tayin hakkının ise kötü bir ilke olduğunu” ilan etmesinden hemen sonra Finlandiya’nın ve İsveç’in NATO’ya katılması da gündeme geldi. 18 Mayıs 2022 günü de hem İsveç hem de Finlandiya NATO’ya girmek için resmen başvurdular.
Batılı emperyalistler bu iki başvuruyu da heyecanla karşıladı. Hızlı bir biçimde üyelik sürecinin işletileceğine dair açıklamalar yapıldı. ABD Başkanı Biden da Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö ve İsveç Başbakanı Magdalena Andersson’ı Beyaz Saray’da ağırladı.
Putin ise, “Askeri altyapıların bu ülkelere genişletilmesi kesinlikle tepkimizi tetikleyecektir” diyerek düşük profilli bir tepki gösterdi. Bu arada Rusya Finlandiya’ya doğal gaz akımını da durdurdu!
‘VETO’NUN ‘EVET’E DÖNMESİ YAKIN MI?
İki aydan fazla bir zamandan beri konuşulan İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği konusunda itirazda bulunmayan tek adam yönetimi, 15 Mayıs günü Erdoğan’ın, “İsveç ve Finlandiya ile ilgili gelişmeleri takip ediyoruz ama olumlu bir düşünce içerisinde değiliz. İskandinav ülkeleri terör örgütlerinin adeta misafirhanesi gibi. PKK’sı, DHKP-C’si İsveç’te, Hollanda’da yuvalanmış durumda. Hatta parlamentolarında da yer alıyorlar. Bu konuda bizim olumlu bakmamız mümkün değil” açıklamasıyla, tartışmanın seyrini değiştirdi. Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın, Erdoğan’ın açıklamasından sonra, kapıyı kapatmadıklarını belirtip, “Yapılması gereken çok açık: PKK kanallarına, aktivitelerine, organizasyonlarına, üyelerine ve diğer türlü varlıklarına izin vermeyi sonlandırmalılar” diyerek Erdoğan’ın rest havasındaki sözlerini yumuşatmak istese de, sonraki günlerde Erdoğan açıklamalarını aynı tonda sürdürdü.
Erdoğan’ın pek çok konuda “Bu can bu tende oldukça,…” diye başladığı restlerinden bir anda “U dönüşü” yaparak söylediklerinin tam tersini yapmaktan imtina etmediğini bilenler, yakında itirazlarından tamamen vazgeçerek “veto”dan “evet”e geçmesinin sürpriz olmayacağı yorumları yapıyorlar. Ki, bu yorumlar hiç de yanlış sayılmaz.
‘VETO’ TARTIŞMASI ABD VE NATO İLE TÜRKİYE ARASINDA
İsveç ve Finlandiya, Türkiye’nin üyeliklerini “veto” edeceği açıklamalarını kuzeyli bir soğukkanlılıkla karşılıyor. Türkiye’nin tepkilerinin “yanlış anlama” ya da kimi “yanlış uygulamalar”la ilgili olabileceğini söylüyorlar.
Nitekim bu iki ülkeden iki heyetin yarın Türkiye’ye gelerek konuyu görüşmeleri bekleniyor.
Ama her ne kadar bu tartışma İsveç ve Finlandiya ile yapılıyor görünse de gerçekte bu tartışma bir yanıyla NATO öte yanıyla, asıl olarak da diyebiliriz, ABD ile yapılmaktadır.
Öte yandan Erdoğan bu açıklamaları sadece ABD ya da İsveç ve Finlandiya duysun diye değil, iç politikadaki amaçlarına uygun milliyetçi ve radikal dinci çevreleri motive etmek için de yapıyor.
Ama asıl talepleri ise;
- F-16’ların modernizasyonu ve yeni F-16 alımı içini ABD’den onay çıkması (Bu konuda Biden yönetimi de çalışıyor) ve CAATSA yaptırımlarının kaldırılması, F-35 projesine geri dönüş imkanının yoklanması,
- Batının finans çevrelerindeki Türkiye’ye yönelik fiili ambargonun kaldırılarak finans kaynaklarına ulaşılmasının önünün açılmasıdır.
Ancak, gerek ABD ve Batılı emperyalist ülkeler gerekse Batılı finans çevreleri, Erdoğan iktidarının içinde bulunduğu acil dolar-avro ihtiyacını ve büyük bir olasılıkla ilk seçimde iktidarı kaybedecek bir “topal ördek” oluğunu biliyorlar. Bu yüzden de NATO’nun birlik ve bütünlüğünün yanı sıra Rusya’ya karşı başarılarının kanıtlanması bakımından bu iki ülkenin NATO’ya alınmasının hızlandırılmasını çok istiyorlar. Ama Erdoğan’ın iç politika kaygıları ve “veto”yu seçim malzemesi yapmak için direnmesi halinde, onun ilk seçimde büyük olasılıkla gideceğini bildikleri için isteklerini kabul etmeye yanaşmamaları olasılığı da az değil. Yani “veto”yu Erdoğan’ın seçim malzemesi olarak kullanması kadar ABD’nin ve NATO’nun bu iki ülkenin üyeliklerini Türkiye’deki seçimin sonrasına ertelemeleri söz konusu olabilir.
Kısacası önümüzdeki bir yılda Batılı emperyalistlerle Türkiye ilişkilerinin nasıl seyredeceğini, karşılıklı isteklerin ne ölçüde yerine getirileceği belirleyecektir. Ama burada tek adam yönetiminin Türkiye’yi sürüklediği mecra dikkate alındığında ilişkilerin hangi yönde ilerleyeceğinin kontrolünün Batılı emperyalistlerde olacağı da açıkça görülmektedir.
Hele de Erdoğan ve iktidarının itirazlarının NATO’nun amaçlarına ve kendisine değil de tamamen günü kurtarma amaçlı olduğu dikkate alındığında hiçbir başarı elde edemeyeceği de besbellidir! Tabii “veto”da ısrarını uzun yıllara yayarak sürdürmesi de!
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47
- Bakan Tekin ve arkasındakiler laikliğe cepheden savaş açan bir konumdadır! 21 Kasım 2024 04:52
- İktidar 'iç cepheyi güçlendirmek' istiyor, emek ve demokrasi güçleri ise 'birleşik mücadele' diyor 17 Kasım 2024 04:44
- Ülke ve halkın sorunlarını çözmeyen iktidar yeni suç ve cezalar ihdas ediyor 13 Kasım 2024 04:58
- Sermaye ve emek güçleri arasında sert mücadeleler dönemi! 10 Kasım 2024 04:46
- İktidar kayyımı muhalefeti ezmenin koçbaşına dönüştürüyor 06 Kasım 2024 04:58
- Tek gerçekçi seçenek yığınların siyasete doğrudan müdahale ettiği bir mücadeledir! 03 Kasım 2024 04:47
- İnsanca yaşayacakları bir asgari ücret için işçiler kendi ölçütlerini koymalı! 31 Ekim 2024 07:58
- Sermaye tüm güçlerini emekçilere karşı seferber ederken sendikalar ne yapıyor? 27 Ekim 2024 04:45
- Erdoğan-Bahçeli ittifakı: Büyük iddialar küçük hesaplarla nereye kadar? 24 Ekim 2024 12:49
- Emek mücadelesi için son derece önemli bir dönemin eşiğinde! 21 Ekim 2024 05:04
- ‘Kürt sorununun çözümü’ konusunda demokrasi güçlerinin inisiyatif alma zamanı! 17 Ekim 2024 05:14