22 Mayıs 2022 04:36

Kültür muharebesinde yeni yasaklar

Fotoğraf: Pixabay

PAZAR
Paylaş

Bu hafta kültür sanat etkinliklerine yasaklar yağdı. Aynur Doğan’ın Derince’de vereceği konser belediye; Metin-Kemal Kahraman’ın Muş’taki konseri valilik; Kocaeli Çayırova’da Kürtçe Donkişot oyunu yine belediye tarafından yasaklandı. Valiliğin kentte yapılacak toplu etkinliklere 15 gün yasak yasak koyduğu Eskişehir’de Anadolu-Fest engellendi. Bu yasak ‘Eskişehir Teknik üniversitesindeki Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı, Uluslararası İlişkiler Birimi ve Kampüs Geliştirme Ofisinin düzenlediği ESTÜ Kültür Festivali için işlemedi. Ankara Üniversitesinde Mülkiye’nin gelenekselleşmiş İnek Bayramı kutlamalarından sonra rektörlük soruşturma başlattı. Ankara’da Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından düzenlenen, Başkent Kültür Yolu Festivalinde ücretsiz bir konser verecek olan K-Pop grubunun konseri Akit’in, Güney Koreli grubun ‘Eşcinselliği yayacağı’ propagandasının ardından iptal edildi.
K-Pop böyle saçma bir ‘hassasiyet’ yüzünden iptal dilmişti. Eskişehir’de 2. İdare Mahkemesine Valilik avukatlarının festival yasağı ile ilgili verdiği savunmada ise muhtemel bir terör saldırısının altı çiziliyor, İŞİD, PKK/KCK ve diğer terör örgütlerinin ses getirecek eylem hazırlığı içinde olacağı ileri sürülüyordu. Kamu güvenliği, yakın ve açık tehlike gibi kavramlarla örülü metin bildik bir, (sosyal medya terimi ile) ‘terörörö’ metinlerinden biriydi yine, ve tabii elde istihbari bilgi vardı! Nedense bu terör örgütlerinin tehdidi resmi festivalleri kapsama alanına almamıştı.

YASASIZ YASAK

Oysa bu ülkede Kürtçe türkü söylemek, “eşcinsel”lerin konser vermesi, üniversite festivalleri, K-Pop, Aynur Doğan, Metin-Kemal Kahraman, Haluk Levent, Niyazi Koyuncu, Yeni Türkü yasalara göre yasak değildir. Bir valinin ve yerel güvenliğin o bölgede algıladığı, hem de yurt çapında genel tehdit o anda başka bir bölgenin valisi tarafından algılanmıyor, Metin-Kemal Kahraman, Muş’ta yasak ama Batman’da yasal oluyorsa, Kocaeli’de etkinlikler valilikten önce AKP’li belediyelere takılıyorsa…  keyfiyette atı alan Üsküdar’ı geçiyor demektir. Ancak bu tehdit algısı mesela 10 Ekim’de, Suruç’ta nedense pek devreye girmemişti… 
“Hiçbir şey olmasa da bir şeyler olur” mantığı demek ki içtima alarmının keyfi çalmasını koşulluyor. Bu yüzden kültürel yasakları siyasi olanlardan; HDP’li ve CHP’li belediyelere yönelik baskılardan, Canan Kaftancıoğlu’na verilen cezalardan ayrı düşünemeyiz. Gezi davası da aynı mantıkla sonuçlandı: Suç teşekkül etmese de bir şeyler olmuştur! İktidar hukuku demişse öyledir!
Bu hukuka göre memleket AKP’ye neyin yaradığı neyin yaramadığı üzerinden önce ikiye sonra çoka bölündü. Yerel yönetimlerin inisiyatiflerine, yerel ve genel muhafazakar kesimin hassasiyetine, kilişeleşmiş güvenlik şartına bağlı olarak isteyen istediği yasağı uygulayabiliyor. 

KÜLTÜR MUHAREBESİ

İktidar, bir dünya savaşı gibi sürdürdüğü siyasi savaşına kültür muharebelerini eklemiş bulunuyor. Bu muharebelerden devşirdiği muhafazakarlaşmadan da, umutsuzca, en verimli lojistik desteği bekliyor. Bunu, kültürel etkinlikleri, toplu beğenileri, kamusal alanları kullanma anlayışındaki ortaklıkları, ortak duyunun örgütlenmesinde rol oynayan kendince muhalif, karşı mahallenin lojistiğini dağıtıp yıkarak yapmaya çalışıyor. 
Bıktırıcı müdahaleler Boğaziçi Üniversitesinde içki içilip içilmediğinin anlaşılması için çanta kontrollerine, küçük öğrenci topluluklarının taciz edilmesine kadar vardı. Sezen Aksu’nun şarkısından devletlunun çıkardığı hassasiyet Gülşen’in kıyafetine, LGBTİ’lerin etkinliklerine yasak koymaya kadar genişledi. Hem de hiçbiri yasal olarak yasaklanmadan.
Yasalla yasak olan bölgeden bölgeye, saatten saate değişiyor.  

BİR YÖNETİM PRATİĞİ: KESİNTİLİ, YEREL OHAL’LER

Vatanı parsel parsel bölüşme alışkanlığı gündelik hayatın da parsellenebileceği zannını kuvvetlendiriyor demek ki. O yüzden toptan değil parçalı, genel değil özel, nesnel değil sübjektif, kesintili OHAL’lerle yönetiyor iktidar. Her OHAL bölgesinin kendi tek adamı en kuvvetli hassasiyetin muhatabı olarak -bunu dalkavuklukta en göze giren diye anlamak uygun olur- uyduruk gerekçelerle yasak koyabiliyor.
Belediye başkanının valiyle, rektörün bakanlıkla yasaklamalar konusunda yetkisinin aynılaştığı, birbirini aştığı aşamanın ölçüsü halkın gündelik hayatını kabusa çevirme becerisinde. Muharebe sinir uçlarını uyararak teyakkuz halini süreklileştirmek suretiyle kızıştırıldıkça herkesin kendisini bir savaşta sandığı gerilim ortamı AKP’ye yarıyor!

Çünkü fiilen bir anayasa yok. Belirli bir mantık çerçevesinde hareket etmesi gereken yargı ve hukuk sistemi işlevsiz halde. Bu durumda ortaya çıkan boşluğun yaptırım-tepki diyalektiği ile doldurulması son derece normal. Valinin 15 gün etkinlik yasağı koyduğu Eskişehir’de festival, yasaklamaya gelen tepkiler üzerine hazirana alındı. Sezen Aksu’dan aynı nedenle CB, neredeyse özür dilemişti. Ama iktidarın ve basınının aniden doğan hassasiyeti sayesinde mini bir OHAL vaziyetini açmak kapamak bir gelenek haline geldi. Kamuoyu da iktisadi ve siyasi sorunlar yerine uydurulmuş bir gündeme mahkum edilmiş oldu.

Sonuç olarak bu yasaklamalar ve yöntemi öncelikle AKP iktidarının yönetim pratiğinden ayrılamaz. İkincisi; bu, muhafazakar tabanın sönümlenen korunu kültürel ve dini hassasiyetler gerekçesiyle harlamanın, nüfus ve nüfuz mühendisliği yapmanın tercihli yoludur. Üçüncüsü; güne, yere göre değişen ‘yasa’ ile iktidar müdahalelerinin hedef ve alanını genişletmek anlamına gelir ve dördüncüsü; Bu durumda genel bir yasaya karşı değil her an değişen bir mekanda ve zamanda ortaya çıkan gelişigüzel yasaklarla mücadele etmek zorunda bırakılan halk, olmayan yasanın olmayan yasağına karşı mevzi mücadeleler içinde yorulur, mecalsizleştirilir. Bunun arkası umutsuzluktur. Sonuncusu ve en önemlisi; yerel yönetimlerin genişleyen keyfiyeti ve iktidar basını tek adam rejiminin ‘sıradan faşizm’ini el birliğiyle inşa etmektedir.

Bitirirken; bu mesajın meydanlarda gayet iyi alındığı ve yanıt verildiği de açıktır. Kalabalıklar her seferinde tekrarlıyor: Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz! 

Daha isabetli ne olabilir. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa