Geçim sıkıntısının katlanılamazlığı karşısında ‘farklı bir çözüm’ seçeneği!
Fotoğraf: Evrensel
Pazarda karpuzun dilimle satılmasına tepki gösteren vatandaşa, AKP Ankara İl Başkanı Yardımcısı Mehmet Yılmazer’in, “Karpuzu eken yerliden değil gidip marketlerden alırsanız bu olur. Ben her sene karpuz ekiyorum mesela” diyerek yanıt vermesi sosyal medyada çok konuşuluyor.
“Ne olacak altı üstü Ankara il başkanı bile değil yardımcısı. Böyle söylese ne olur şöyle söylese ne olur” denebilir. Ama öyle değil. Çünkü Yılmazer’in önerdiği aslında Erdoğan’dan başlayarak AKP sözcülerinin açlık, yoksulluk, hayat pahalılığında “marketlerin fahiş kâr hırsı”, “dış güçlerin oyunu”, “muhalefetin eseri”… gibi gerekçelerinin devamı olan bir “çözüm”dür!
Ya da bütün ömrünü tamamlamış iktidarların 1789 Fransız Devrimi günlerinden beri ölüm fermanı bir “özdeyiş”e dönüşmüş “Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler” demesinin güncel versiyonudur. Ama normalde insana çok saçma gelen Mari Antıonette’in bu yanıtı aslında çürüyen ve çöken bir sistemin halkın yaşadığı gerçekler karşısındaki aymazlığının tam bir yansımasıdır!
İçinden geçtiğimiz koşullar dikkate alındığında Yılmazer’in rütbesinden, makamından, mesleğin gerektirdiği rasyonaliteden bağımsız hayat pahalılığına çözümü ile onun günümüzün AKP’nin Mari Antonoitte’i olduğunu gösterdiğini söylemek bir abartı olmaz.
‘İNSANCA YAŞANACAK BİR ÜCRET’ YOKSULLUK SINIRININ ÜSTÜNDE BİR ÜCRET!
Hayat pahalılığına karşı “Tanzim satışı noktaları açmak”, stokçu oldukları iddiasıyla “Üreticilerin depolarına baskın düzenlemek”, “Marketlere ceza timleri göndermek”… gibi yöntemlerin bir çıkar yol olduğuna halkı inandıramayacağını gören iktidar şimdi de 2023 seçimlerinin öncesinde enflasyonun düşeceği masalıyla günü kurtarmaya çalışıyor.
Ama iktidar cephesinin kafa karıştırma amaçlı açıklamaları; hamaset, din ve milliyetçilik istismarı üstünden yapılan kara propagandasına karşın geçim sıkıntısı her geçen gün; geçmişte de hiçbir dönemde görülmedik bir hızla arttığı, artık istatistiklere konu olan “göreli açlık”ın ötesine geçildiği ve “mutlak açlık” alametlerinin hızla arttığı bir döneme girildiğini göstermektedir.
Son aylarda gıda, giyim kuşam, ulaşım ve ev kiraları başta olmak üzere bir insan için olmazsa olmaz harcamaların artması asgari ücretin TÜİK’in “yoksulluk sınırı” olarak belirlediği gelirin üstüne çıkarılmasını artık ertelenemez bir talep haline getirmiştir.
Bu yüzden de birkaç ay öncesinde bile, asgari ücretin “Açlık sınırının üstünde olması bir anlama sahipmiş gibi tartışılır, dolayısıyla “Açlık sınırının üstündeki bir asgari ücret”, insanca yaşanacak bir ücret değilse de “makul bir ücret”miş gibi tartışılırken bugün artık çeşitli araştırma sonuçlarına göre 6 bin TL dolayındaki açlık sınırının asgari ücret tartışması için kriter olabilecek hiçbir anlamı kalmamıştır! Tersine artık bugün “İnsanca yaşanacak bir asgari ücret” talebini “Açlık sınırının üstünde bir asgari ücret” değil, çeşitli araştırmaların 16 bin TL dolayında olduğunu belirttikleri “yoksulluk sınırının” üstünde bir ücret olarak ele almak anlamlı olacaktır.
7 SİYASİ PARTİDEN ‘FARKLI BİR ÇÖZÜM’ ÇAĞRISI
Hayat pahalılığının katlanılamaz düzeye gelmiş olması, Millet İttifakı partilerinin de gündeminin ön sıralarında. Her gün yoksulluğun geldiği boyuttan, geçim sıkıntısının yol açtığı sefaletten söz eden Millet İttifakı partilerinin sundukları çözüm ise, bir yıl sonra olabilecek seçimlerde kendilerine oy verilerek iktidara getirilmeleri! Ancak ondan sonra alacakları önlemlerle geçim sıkıntısını çözecek politikalarını devreye sokacakları biçimindedir.
Yani yarın akşam eve ekmek götürüp götüremeyeceğini, okula giden çocuğuna birkaç liralık bir harçlık verip veremeyeceğini bile bilemeyen işçi ve emekçiye sundukları çözüm, “Bize oy verin iktidara getirin biz de sizi kurtaralım”dır!
Önceki gün Ankara Ulus’ta bir araya gelen Emek Partisi (EMEP), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Türkiye İşçi Partisi (TİP), Emekçi Hareket Partisi (EHP), Halkevleri, Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF) ve Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) Ankara İl Örgütleri ortak açıklama ile iktidar cenahından gelen sermayeye daha çok servet aktarma ya da Millet İttifakının çözümü seçimden sonraya ertelemekle kalmayıp işçi ve emekçilerin talepleri etrafında mücadeleye katılmasını da bloke etmesinden farklı bir çağrı yaptı.
Zamların geri alınması ve ücretlere zam yapılması çağrısı yapan 7 siyasi parti ve çevre; “Bütün kışı battaniye altında, karanlıkta oturarak geçirdik. Marketten, pazardan artık tane ile meyve ve sebze alıyoruz. Ucuz ekmek, ayçiçeği yağı alacağız diye kuyruklarda ömrümüzü tüketiyoruz. Yeter artık! Asgari ücrete, tüm ücretlere insanca yaşamaya yetecek kadar zam istiyoruz! Temel ürünlere ve temel hizmetlere yapılan tüm zamlar geri alınsın istiyoruz. Tüm halkımızı sesimizi çoğaltmaya, birlikte mücadele etmeye davet ediyoruz!” diyerek, tüm halkı talepleri etrafında bileşerek mücadeleye çağırdı.
İstanbul’da ise dün bu 7 parti tarafından yapılan açıklamada “İktidarın ve sermayenin kendi çıkarları ve politikalarının bir sonucu olan ekonomik krizin faturasının halka kesilmesini kabul etmiyoruz” denilerek; “Hakkımız olanı alacağız, tüm ücretler artırılsın” şiarıyla İstanbul’un 39 ilçesinde kampanya başlattıkları duyuruldu. Yapılan çağrının aynı zamanda sendikalara ve tüm toplumsal kesimlere olduğu belirtildi.
HAYAT PAHALILIĞINA KARŞI EMEKÇİ ÇÖZÜM SEÇENEĞİ
Bu çağrı ve çağrının arkasındaki anlayış Evrensel okuyucuları için bilinmez değil. Ancak çağrının 7 siyasi parti tarafından ortak yapılması ve bu çağrının gerektirdiği adımların atılması için harekete geçildiği ya da geçileceğinin açıklanmış olması elbette ki önemlidir.
Bu çağrı; gerek tek adam yönetiminin sermayeye yeni servet aktarımı vesilesi yapılan “çözümü”ne gerekse Millet İttifakının geçim sıkıntısının çözümünü seçime, dolayısıyla kendilerinin iktidara gelmesine bağlayan “şartlı çözümü”ne alternatif (hatta tek gerçekçi seçenek) olarak, emekçilerin kendi talepleri etrafında birleşerek harekete geçmesine dayanan “çözüm çağrısı” olması nedeniyle önemlidir. Ki, demokratik ve halkçı bir çözüm seçeneğidir bu!
Tabii ki çağrının gereği olan girişimler yapılarak; ileri işçi ve emekçi kesimleri, mücadeleci sendikaları, emek ve meslek örgütlerini, gençlik hareketi, kadın hareketi, çevre hareketi gibi ülkemizin dinamik güçleri mücadeleye çekilebildiği ölçüde bu çözüm girişimi, sermaye partilerinin karşısında bir emekçi seçeneği olarak anlamlanabilecektir!
- Tartışmalar "Sadece Türkiye’nin Kürt sorununun demokratik çözümü" kapsamını aşıyor 05 Ocak 2025 04:58
- 2025'in emek, barış ve özgürlük yılı olması dileği ile... 31 Aralık 2024 06:59
- Ülkemiz işçi emekçileri 2025'i emek yılı yapacak güce ve deneyime sahiptir! 28 Aralık 2024 06:16
- Asgari ücretli işçinin grev hakkıyla da donatılmış yeni bir mekanizma talebiyle mücadeleye! 24 Aralık 2024 16:44
- Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor? 12 Aralık 2024 04:45
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47
- Bakan Tekin ve arkasındakiler laikliğe cepheden savaş açan bir konumdadır! 21 Kasım 2024 04:52
- İktidar 'iç cepheyi güçlendirmek' istiyor, emek ve demokrasi güçleri ise 'birleşik mücadele' diyor 17 Kasım 2024 04:44