24 Mayıs 2022 04:04

Tapuda bizim de hissemiz var başkan!

Gün batımı

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Ragıp ZARAKOLU

Öncelikle son kriz sırasında benimle dayanışma gösteren, durumu değerlendiren yazılar yazan, görüşme yapan, mesaj yollayan dostlara, meslektaşım gazetecilere teşekkür ederim.

Kendimi sürgünde kabul etmiyorum ve de hissetmiyorum... İnsanın sözde kendi ülkesinde kendini 'düşkün' ve sürgün hissetmesi daha beter bir duygu.

Kendi isteğimle, Sigtuna kentinin ve vakfının misafir yazarı olma önerisini kabul ederek 2013 Aralık’ında ülkeden ayrıldım İsveç'e geldim... Bu ülkenin parlamenterleri beni Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterdi. Yunanistan’la barış ve dostluk anlaşması imzalayan Atatürk, daha sonra barış derneğine aday gösterilmişti daha önce nezaket gösterip sürekli kalma olanağı sağladılar... Sonra yurttaşlık…

İsveç yeni ülkem… En son 2016 Haziran’ında İstanbul'a geldim Türkiye Yayıncılar Birliğinin Düşünce Özgürlüğü Ödül töreninde konuşma yapmak üzere. Hasan Cemal’e ödül vermiştik... 2016 sözde darbe/gerçek karşı darbesinden sonra Türkiye'ye seyahat özgürlüğüm kısıtlanmış vaziyette... Benim değil onların bir kaybı! "Misafir işçilerin", daha sonra kalıcı olması gibi halim... Bu da umurumda değil.

Yurttaş olarak ülkenin tapusunda hissem var ama ülkem işgal altında... Tucholsky'nin (1) 1929 da dediği gibi tapuda bizim de hissemiz var elbette asla hibe etmeyeceğiz tapudaki hissemizi... Söke söke alacağız gasbedenlerden... El konulan emekli maaşımı da!

Özlemiyor muyum? Hayır! Ne varsa bize dair, yıkıyorlar, hayalimde kalsın daha iyi güzellikler... Yıkıntıları mı özleyeceğim... Dünya çok güzel, görmeyi bilene. Her yer boğaz, her yer altın boynuz, her yer adalar ve yaşayan eski kentler bizdeki yıkıntılar, sonradan görme yapılar değil!

Milliyetim insanlık, vatanım anadilim. Rose Ausländer'in dediği gibi: Mein Vaterland ist totsie haben es begrabenim FeuerIch lebein meinem MutterlandWort ...(2)

Ülkem ise dünya hayalim ise dünya devleti değil, er geç oluşacak olan dünya komünü! Hani hayal etmişti bizimki, herkese ihtiyacı kadar herkesten yeteneği, becerebildiği kadar! Altyapı artık var bunun için, ama üst yapı engel! Devletler, ordular, şirketler, ideolojiler! Bir kırılma noktasındayız artık: Rosa Luxemburg’un dediği gibi: sozialismus oder barbarei

(1) Kurt Tucholsky, Yahudi kökenli Alman yazarı. 1929 yılında İsveç’e geldi. 1935 yılında intihar etti. İsveç PEN’i 1985’ten bu yana her yıl onun adına ödül vermekte. Tucholsky ödülüne 1994 yılında Ayşe Nur Zarakolu Ternon davası nedeniyle aday gösterildi. Tucholsky ödülünü  2001 yılında Asiye Zeybek Güzel, 2014 yılında Muharrem Erbey, 2016 yılında ise Aslı Erdoğan aldı. Bu arada beyin kanaması geçiren Aslı Erdoğan’a sağlık diliyorum.

(2) Rose Ausländer,  Yahudi kökenli Alman şairi, 1941-1944 yıllarında Cernauti  (Ukrayna) gettosunda amele taburlarında çalıştı, saklanarak Nazi temerküz kamplarına yollanmamayı başardı. Amerikan vatandaşı olduğu halde, 1967 yılında Viyana’ya döndü ama kabul görmedi, Düsseldorf kentine yerleşme durumunda kaldı. 1988 yılında orada öldü.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa