28 Mayıs 2022 04:00

Dezenformasyon bahane, sansür şahane!

kadın yüzü ve sosyal medya sembollerinin olduğu illüstrasyon

İllüstrasyon: geralt/Pixabay

Paylaş

Normalde bu yazıda geçen haftadan devamla çeşitli ülkelerin Internet ve sosyal medyaya dair yasaları ve yasa hazırlıklarını ele almayı planlıyordum. Ancak haber sitelerinden sosyal medyaya oldukça geniş bir alana düzenlemeler getiren “Basın Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” teklifinin dün Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulması planladığım yazıyı şimdilik öteleyip bu teklifi ele almayı zorunlu kılıyor.

Hatırlayacağınız üzere “Dezenformasyon ile mücadele” propagandası üzerinden iktidarın yeni bir yasa hazırlığı epeydir gündemdeydi. Epeyce dedikodu ve içerikten sızdırılan kimi doğru kimi yanlış çeşitli bilgilerin ardından 40 maddelik bir taslak Meclis Başkanlığına sunuldu. Taslağın mevcut hali Internet haber sitelerine, basın kartı şartlarına, resmi ilan haklarına, yeni bir suç tipi olarak dezenformasyona, 5651’in 8’inci maddesinde tanımlanan katalog suçlara, BTK başkanının yetkilerine, sosyal medya şirketlerinin sorumluluklarına ve “şebekeler üstü hizmet” olarak sınıflandırılan platformlara dair yeni düzenlemeler getiriyor. Bütün bu değişiklikleri ve düzenlemeleri ayrı ayrı ele alacak olsak Internet haber sitelerinin statülerinin tanınması gibi bazı başlıkları makul bulabilirdik belki. Ancak yasa taslağının toplamı bize başka bir hikaye anlatıyor.

Internet haber sitelerinin yıllardır talebi olan statülerin tanınması bu taslak ile sağlanırken hemen yanına iktidara yakın olmayan medyaya dair bugüne kadarki pratiği ayan beyan ortada olan Basın İlan Kurumunun (BİK) denetim ve kontrolü konuyor. Aynı kuruluşlara resmi ilan hakkı tanınırken bu hakkın iptali BİK’in iki dudağının arasına sıkıştırılıyor. Herhangi bir haber sitesinde birkaç günden uzun süreyle ana sayfada kalabilen içerik nadir sayıda olmasına rağmen yayından içerik çıkarma kararı ya da yayıncı site tarafından kaldırılan içeriklere dair düzeltme ve cevap yazılarının ana sayfada yayında kalma süresi 7 gün olarak belirleniyor. Basın kartına dair düzenlemelerin iktidara yakın olmayan medyaya karşı kullanılan kısımları aynen korunarak Internet medyasına taşınıyor.

Taslağın ana propaganda noktası olan dezenformasyon ise düzgün bir dezenformasyon tanımı dahi yapmadan oldukça muğlak ve nereye bükseniz oraya eğilecek kavramlarla suç olarak tanımlanmış. Yasama, yürütme ve yargı arasındaki sınırların fazlasıyla bulanık olduğu Türkiye’nin bugünkü gerçekliğinde muğlak bir dille yapılan yasaların yargı tarafından iktidarın işine gelecek şekilde bükülmesi ise zaten mevcut yasalarla da yaşanan sorunlar arasında. Internet’te dezenformasyon oldukça ciddi bir sorun. Ne kadar çözülebileceği ayrıca tartışmalı olmak üzere olası bir çözüm planı için bile basın meslek örgütlerinden, akademiye ve Internet’te ifade özgürlüğü üzerine çalışma yürüten kuruluşlara dek uzanan geniş çaplı bir tartışma gerektiriyor. Kendine yakın medya organlarının artık rutine binmiş dezenformasyonlarını görmezden gelen, kendi birimleri çeşitli şekillerde manipülasyon üretmekle ve yaymakla suçlanan bir iktidar ve kurumlarının tanımlayacağı bir dezenformasyon suçunun hedefinin neresi olduğu da gayet açık aslında.

Mevcut hali ile bir yandan Internet haber sitelerine yutabilecekleri bir zoka atılarak iktidarın kancasına takılmaları hedeflenirken diğer yandan da ihtiyaç halinde kullanılabilecek yeni muğlak yasalar iktidarın sansür araçları çuvalına ekleniyor. İktidarın sansür araçları çuvalı zaten tıka basa dolu iken “Neden şimdi bu yasa?​” sorusuna ise yaklaşmakta olan seçimlerden daha akla yatkın bir açıklama yok gibi.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa