28 Mayıs 2022 04:58

Suriye operasyonu seçimi ‘götürmenin’ dayanağı olarak kullanılmak isteniyor!

Milli Güvenlik Kurulu (MGK), Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde toplandı

Fotoğraf: TCCB/Murat Çetinmühürdar

Paylaş

Bu açıkça halka, “Size hayat pahalılığını azaltmak, işsizlik ve yoksulluğa çare bulmak, adalet, hak-hukuk ve özgürlüklerle ilgili talepleriniz için verecek hiçbir şeyimiz yoktur” demektir.

Çünkü tek adam yönetimi, ne zaman içeride sorunlarla başa çıkamaz hale gelse aynı yönteme başvurmakta; içeride baskı ve yasakları artırıp milliyetçilik ve din istismarcılığını kışkırtırken sınır ötesinde askeri operasyonları gündeme getirmektedir.

Nitekim, halkın geçim sıkıntısına, enflasyona karşı mücadele önlemlerinin açıklanmasını beklediği pazartesi günkü Cumhurbaşkanlığı Kabinesi toplantısından çıka çıka Suriye’ye yönelik yeni bir askeri operasyon duyurusu çıktı!

Cumhurbaşkanı Erdoğan bunu “Güney sınırlarımız boyunca 30 kilometre derinliğinde güvenli bölgeler oluşturmak için başlattığımız çalışmaların eksik kalan kısımlarıyla ilgili yeni adımları da atmaya başlıyoruz” diye duyurdu.Önceki gün toplanan MGK de, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu duyurusunu MGK kararı haline getirerek, “Güney sınırlarımızın terör tehdidinden arındırılması için halihazırda icra edilen ve edilecek harekatların… Milli güvenlik ihtiyaçlarımızın gereği olduğu belirtilmiş…” diyerek kamuoyuna ilan etti.

İKTİDAR ‘OHAL’ YA DA ‘SAVAŞ HALİ’ ORTAMINDA BİR SEÇİM AMAÇLIYOR

Böylece iktidar içeride; belediyeleri ve valilikleri, tarikat-cemaat-malum vakıfları seferber ederek her tür sosyal, kültürel, ekonomik amaçlı miting, toplantı, konser, festival… yasaklarını Aynur Doğan, Melek Masso gibi popüler sanatçıların konserlerine kadar uzatıp Irak Kürdistan’ı topraklarına yönelik, sayısı artık bilinemeyen “Pençe” operasyonlarını sıklaştırırken, şimdi de Suriye’ye yönelik yeni bir askeri operasyon yapılacağını gündeme getirdi.

Bu konuda önceki gün bölgeyi çok iyi tanıyan arkadaşımız Hediye Levent böyle bir askeri harekatın muhtemel seyri ve bölgede nasıl karşılanacağı üstünden ayrıntılı bir analiz yaptı. Burada bu muhtemel operasyonun iktidarın iç politikası açısından anlam ve amaçları üstünde duracağız.

Çünkü Türkiye çoktandır bir “seçim sathı mailinde” ve iktidarın bu seçime olağan bir ortamda gitmek istemediği de herkesin bildiği bir gerçek. Çünkü normal koşullarda bir seçim kazanma ihtimalinin olmadığını görmektedir. Bu nedenle de tek adam yönetiminin, önümüzdeki seçimlere baskı ve yasakların son haddine vardırıldığı, bu siyasi ortamın “dışarıdan” da askeri operasyonlarla desteklendiği, ekonomik ve siyasi (askeri) nedenlerle ilan edilmiş (ya da fiilen uygulanan) bir “OHAL” ya da “savaş hali” altında gitmek istediğinde ülkedeki gelişmeleri izleyen herkes hem fikirdir.

SONBAHARDA ‘ERKEN SEÇİM’ GÜNDEME GELEBİLİR Mİ?

Oysa az çok demokratik normların geçerli olduğu bir ülkede seçim demek, iktidarların halkı ekonomik bakımdan rahatlatan, ifade özgürlüğü, toplantı ve toplu gösteri özgürlüğünün sınırlarının, medya ve halkın haber alma özgürlüğünün sınırlarının daha da genişlediği dönemlerdir. Türkiye’de en azından 7 Haziran 2015 seçimine kadar bu gelenek sürüyordu. Bundan sonraki seçimler provokasyonların, baskı ve halkı terörize edecek yöntemlerin devreye sokulduğu süreçler(*) oldu.

Tek adam yönetiminin, normal koşullarda kazanma ihtimalinin olmadığı önümüzdeki seçimin de “normal koşullarda” olmayacağında herkes hemfikirdir. Kendisine 2053, 2071 gibi vizyonlar biçen iktidar “sonsuza kadar” iktidarda kalmayı amaçlamaktadır! Bunun için de öncelikle önümüzdeki seçimleri kazanmayı değilse de (Ki bu mümkün görünmüyor) ne pahasına olursa olsun “götürmeyi” amaçlamaktadır. Bunun için de yasal mı değil mi, meşru mu değil mi demeden elindeki her imkanı kullanacaktır! Tabii halkın ve muhalif güçlerin sınırlamalarını aşabilirse!

Bu yüzden içeride, muhalif partiler ile her türden biat etmeyen güç odaklarına, hatta birer birer sanatçılara, aydınlara yönelik yasakların, cezalandırmaların giderek artan bir ivme göstermesi, en son Suriye’ye yönelik askeri operasyonlar için yapılan hazırlıklar, seçim sürecinin istenilen kıvama gelmesi için atılan adımlar faslından görülmesi gereken girişimlerdir.

İçinden geçilen koşullar dikkate alındığında önümüzdeki seçimlerin “zamanında mı” yoksa “erken bir seçim mi” olacağını Suriye’ye yönelik hazırlanıldığı öne sürülen operasyona dışarıda, özellikle de içeride gösterilecek tepkiler belirleyici olacaktır. Eğer iktidar hesabına uygun olarak bu operasyondan beklediği sonucu elde edebilirse sonbaharda bir “erken seçim” de Türkiye’de gündemin ön sırasına geçecektir. Değilse, bu operasyon da iktidarın zarar hanesine yazılacak, böylece en önemli kozunu kendi ayağına sıkılmış kurşuna çevirmiş olacaktır!

SURİYE’YE OPERASYON SEÇİM ORTAMINI OLAĞANÜSTÜLEŞTİRMEK İÇİN EN ÖNEMLİ KOZDUR!

Elbette ki Suriye’ye operasyon Irak Kürdistan’ı topraklarına yapılan operasyonlar kadar kolay olmayacaktır! Tersine burada Suriye, Rusya, İran, ABD, AB, Mısır, BAE, SA…ve Türkiye arasında yeni tartışmalara, yeni gerilimlere yol açacaktır. Bu yüzden de zamanı, yapılış biçimi, sınırları, hatta yapılıp yapılmaması bile tartışılabilirdir.

Ama bu operasyonun olup olmamasından sonuçlarına kadar sürece asıl müdahale edebilecek olan Türkiye’de tek adam yönetimine karşı mücadele eden sermaye muhalefetinden demokrasi güçlerine geniş bir yelpazede alınacak tutum olacaktır.

Demokrasi güçlerinin tutumu önceki operasyonlardan bilindiği için besbellidir ve böyle bir operasyona “amasız”, “fakatsız” karşıdırlar. Bu yüzden de burada günün sorusu; “CHP ve İyi Parti başta olmak üzere Millet İttifakı partileri geleneksel olarak yaptıkları gibi Meclise getirilecek ‘tezkere’ye ‘evet’ mi diyeceklerdir yoksa ‘hayır’ mı” diyeceklerdir!

Bu partiler Suriye’ye yönelik bir askeri harekatın gerçekte içeriye yönelik ve seçim sürecinin tek adam yönetiminin istediği kıvama getirilmesi operasyonu olduğunu görerek ya da “görmeyerek” bu girişime karşı çıkamazlarsa, bırakalım “milli güvenlik” ve “göçmen” vb… tartışmalarını, seçim güvenliği ile ilgili söylediklerini de tamamen lafta bırakmış olurlar.

Çünkü, Suriye’ye operasyon, iktidarın son değilse de en önemli kozudur!

(*) Belki yerel seçimler, özellikle de ikinci İstanbul seçimi, muhalefetin sandıklara sahip çıkması ile iktidarın oyununun bozulduğu seçimler oldu.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa