30 Mayıs 2022 04:40

‘İspanyol öfkesi’ miti ve ayrıcalıklı bir külkedisi

Real Madrid kupa kaldırırken

Fotoğraf: AA

Paylaş

İspanyol takımlarının bu yılki Şampiyonlar Ligi serüveni 20. yüzyılda ülke sporunun inşa evresini tanımlayan “Furia española” (İspanyol öfkesi/gazabı) mitini özleyenler için nostalji kıvamındaydı. Real Madrid, Atletico Madrid, Villarreal… Hepsi bu sözde ulusal karaktere sadık kalarak mücadele ettiler. Çoğu zaman daha zayıf taraf olmalarına rağmen kazandılar.

İspanya milli takımının ilk uluslararası futbol turnuvası deneyimi olan 1920 Antwerp Olimpiyatları’nda spor sahalarına uyarlanan bu ifade, takımın savaşçı karakterine işaret ediyordu ve Fransız gazetesi L’Auto tarafından ortaya atılmıştı. Terimin tarihteki karşılığı aslında korkunç bir olaya atıf yapıyor. 1576’da 80 Yıl Savaşı’nın ilk döneminde, maaşlarını alamadıkları için isyan eden İspanyol askerleri (tercio) 3 gün boyunca Antwerp’te (Anvers) terör estirmiş, yağma ve tecavüzlerle birlikte yaklaşık 20 bin kişiyi öldürmüşlerdi. Çukureller coğrafyasının gördüğü en vahşi olaylar Flaman diline “Spaanse Furie” yani “İspanyol gazabı” olarak yerleşmişti. 1920 Antwerp’in gümüş madalya maçında İspanya, Hollanda’yı 3-1 yenince “İspanyol gazabı”na aşina olan Hollanda basını mağlubiyetin gerekçesini bu sözde ulusal karakterde buldu. Bu anlatıya göre Hollandalılar, “vahşi İspanyollara” karşı bir kez daha yumuşak kalmıştı. Aslında içinde bolca aşağılama içeren bu kalıp ulusal kimlik inşasına yeni çeşniler arayan İspanyolların çok hoşuna gitti. (Tanıdık gelmiştir) “Uzun süredir iç ve dış ihanetlerle, komplolarla vurulan İspanyol ulusu eski ihtişamını azmi, enerjisi, cesareti ve elbette ana vatana duyduğu sevgiyle kazanacak, kendinden güçlü olan Kuzeyli rakiplerini böylece geride bırakacak”tı. Terim o kadar yerleşik hale geldi ki her yenilgide eksik olan; her zaferde kilit role sahip olan oydu. Bu kalıp elbette Franco’nun da favorisiydi. Marca, Euro 1964’te SSCB’ye karşı kazanılan zaferi tekniğin ve her türlü ince taktiğin ötesinde “furia” ile açıklıyordu: “İspanyol futbolcular ulusal karakterlerine sadık kalarak kendilerinden daha güçlü olan rakibi alt etmeyi başardı.”

Hemen hemen aynı dönemde bu ezbere hiç uymayan bir şey vardı. Avrupa’nın en güçlü kulüp takımı Real Madrid’di. Rejimin ülkenin “bir numaralı elçisi” olarak tanımladığı Real Madrid başarılarını gazaba, öfkeye, hırsa, ana vatana duyulan sevgiye falan değil Di Stefano, Puskas, Gento, Kopa gibi yıldızlarına borçluydu. 1955-1966 arasında 6 Şampiyon Kulüpler Kupası zaferi böyle gelmişti. Yine de İspanyol resmi anlatısı bu ezberden vazgeçmemeye niyetliydi. 1986 Dünya Kupası’nda Kral Juan Carlos, 5-1’lik Danimarka galibiyetini, 1992 Barcelona Olimpiyatları’nda medya konsensüsü altın madalyayı “İspanyol öfkesi”ne bağlıyordu. Bu, İspanyol futbolunu kaçınılmaz olarak zarafetle, incecilikle, pasla, teknikle özdeşleştiren, bu akımı dünya futbolunun merkezine yerleştiren Barcelona merkezli atılıma kadar etkisini korudu. İspanya milli takımı tiki-takayla 2008-2012 arasına 2 Avrupa, 1 Dünya Kupası sıkıştırdı. FC Barcelona ve Pep Guardiola bu ekolü dünyanın geri kalanının ayak uydurması gereken bir devrime çevirdi. İspanyol öfkesi unutuldu artık İspanyol zarafeti vardı.*

Tüm dünyanın kapıldığı bu akıma hiçbir zaman tam olarak ikna olmayanlar Madridlilerdi. Ve ilginçtir Real Madrid, “İspanyol öfkesi”ne takılmayarak kupalara ambargo koyduğu dönemde olduğu gibi “İspanyol zarafeti”ni de es geçerek 2014-2022 arasına 5 Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu sığdırdı.

Carlo Ancelotti’yle kazanılan 2022 zaferinin bunlar arasında özel bir yeri var. Çünkü bu, en beklenmedik şekilde elde edilen zafer... Real Madrid, 2. turdan itibaren hiçbir eşleşmede favori değildi ve her seferinde kupayı acayip geri dönüşlere imza atarak kazandılar.

“Furia española”cılar şen olmalı zira ulusun göz bebeği, tüm yıldızlarına, ihtişamına, kazanma alışkanlığına rağmen bu kez büyük bütçeli/küçük çaplı bir Külkedisi hikayesi yazarak muzaffer oldu. Kulüp genlerine pek de uymayan biçimde rüküş görünmeyi, defansif kalmayı umursamadan azimle, inatla, sinir bozarak kupaya ulaştılar. Tarihin en sürpriz “İspanyol öfkesi” örneğine, tarihin en ayrıcalıklı Külkedisi hikayesini yazarak imza attılar.

(*) Aslında buna “İspanyol” demek Katalanlara haksızlık. Xavi, Real Madrid’in Chelsea zaferini soran gazeteciye “İyi oynamadan kazanmak bizi mutlu etmez. Biz Katalanlar böyleyiz. Madrid’de işler nasıldır bilemem, orada yaşamadım, onların mizacını bilemem” diyerek küçümseyici ama gerçeklik payı olan bir yanıt vermişti. Ancak bunu “ulusal karakter” mertebesine çıkarmak da tersten bir “Furia española” miti yaratmaya benziyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa