Fetih seviciler

Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli | Fotoğraf: Murat Çetinmühürdar/TCCB

Cumhur İttifakı da Millet İttifakı da İstanbul’un fethini kutladı. İki ittifak adeta kutlama yarışı yaptı. Yüzyıldır fetih ve işgal kutlaması yapan yok. Bizde de yetmişli yıllara kadar İstanbul’un fethini kutlayan yoktu. Erbakan’ın Milli Selamet Partisi bunu başlattı. Hatta, bir ara Dolmabahçe’den Kasımpaşa’ya komik gemi maketleri de çektiler.

Milliyetçilik ve din istismarı yapan partilerin sayısı arttıkça Osmanlıcılık, Abdülhamidçilik, fetihçilik vb. de arttı. İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ise fetih ile birlikte Fatih’i övdü. Ne kadar bilgili, ne kadar zeki biri olduğunu uzun uzun anlattı. O toplar, o donanma, o asker sayısının hiç önemi yok da sanki Sultan Mehmet çok akıllı ve bilgili olduğu için fethedilemeyen İstanbul’u fethetmiş. İskender, Mehmet’in ordusunun dörtte biri askerle, topsuz, tüfeksiz Hindistan’a kadar gitmişti.

Neyse fetihçilik günümüzde övünülecek değil, utanılacak bir şey. Onun için kimse böyle kutlamalar yapmıyor. Tam tersine, yerli halklar ve işgal edilenlerin torunları fatihlerin heykellerini yıkıyor. Fetih (işgal) gününü lanetleyen anmalar ve törenler düzenliyor. Maalesef, bizde işgali kınayacak işgal edilenlerin torunları da kalmamış. Yıllar içinde ortadan yok olmuşlar. Nasıl yok oldukları da malum. Şimdi konuya girmeyelim.

Bizim işgal sevicilerin bir de ilginç bir özelliği var. Kendi işgallerini savunuyorlar fakat başkalarının işgallerine şiddetle karşı çıkıyorlar. En son örneği Ukrayna’nın işgali. Pazar günü İstanbul’un fethini kutlamakta yarışanlar, bir süre önce Ukrayna’nın işgalini aynı hararetle kınıyorlardı.

Milliyetçilik ve faşizm hat safhada. ABD iş birlikçisi askerlerin 12 Mart ve 12 Eylül darbeleri ile bu siyasi iklim hakim kılındı. Kendilerini iliklerine kadar sömürenleri milliyetçi ve dini söylemleri sık sık tekrarlıyor diye baş tacı etti emekçiler.

Gerici ideolojilerle mücadele etmedikçe, emekçiler bu safsatalara inanıyor faşistler bir söylüyorsa biz iki söyleyelim diyerek bir yere gidilmez.

İnsanların kurtuluşu fetihlerle, fatihlerle değil; işçi ve emekçilerin birliği, dayanışması ve birlikte mücadelesi ile olacaktır.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Kamu işçisi hedefte

Kamu işçisi hedefte

Ücretleri baskılayan Erdoğan-Şimşek programının yeni hedefi toplu sözleşme sürecine giren 600 bin kamu işçisi. Sendikal bürokrasi eliyle işçiden kaçırılan sözleşme taslağı, iktidar medyasına sızdırıldı. “Taleplerimizi karşılamıyor” diyen işçiler öfkeli. Ekonomide, iç ve dış politikada sıkışan Saray iktidarı, toplumu yönetebilmek için yasaklara, gözaltılara ve tutuklamalarla sarılıyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
'Heybeden’ her gün yeni bir soruşturma çıkıyor. Yargı sopasıyla topluma gözdağı verilmek isteniyor.

Evrensel'i Takip Et