03 Haziran 2022 03:45

Operasyon ve majestelerinin muhalefeti!

Fotoğraf: AA

Paylaş

Son kabine toplantısında (22 Mayıs) Kuzey Suriye/Rojava’ya yönelik yeni bir operasyon yapılacağını açıklayan Erdoğan, partisinin önceki gün yapılan Meclis grup toplantısında bu operasyonun öncelikli hedefinin Tel Rıfat ve Menbic olacağını söyledi. Erdoğan grup toplantısında “Türkiye’nin bu meşru güvenlik adımlarına bakalım kimler destek verecek, kimler köstek olmaya çalışacak, göreceğiz” diyerek bu operasyonun İsveç ve Finlandiya’nın “Terör destekçiliği” gerekçesiyle NATO üyeliklerinin ‘veto’ edilmesi pazarlıklarıyla ilişkisini de ortaya koydu.

Kürt sorunu ancak demokratik yöntemlerle çözülebilecek bir sorun olduğu halde Erdoğan’ın sorunun çözümü adına Suriye ve Irak’ta yaptığı ‘operasyonlar’, sürekli farklı noktalardan deşilen bir yara gibi Kürt sorununu kangrenleştiriyor. Dahası bu operasyonlarda kullanılan ve işgal edilen bölgelere yerleştirilen cihatçı gruplar da bulaşıcı bir hastalığın mikrobu gibi bütün bölge için tehdit oluşturuyor.

Ancak Erdoğan bu müdahale politikasında ısrar ediyor. Çünkü cihatçı gruplarında kullanıldığı bu operasyonları, Suriye ve Irak’ın geleceğiyle ilgili pazarlıklarda pozisyon alabilmek için kullanmaya çalışıyor. Öte yandan bu operasyonlar, “terör sorunu” olarak kodlanan Kürt sorunu üzerinden iç politikanın dizayn edilmesinin dayanağı olarak kullanılıyor.

Tam bu noktada bizi Erdoğan iktidarından kurtarmayı vadeden muhalefetin ve onun başında yer alan ana muhalefet partisinin bu politikalar karşısında ne dediği, nerede durduğu önem kazanıyor.

Erdoğan son Meclis grup konuşmasında CHP Lideri Kılıçdaroğlu’na “Irak ve Suriye’de yapılan operasyonları” ve “İsveç ile Finlandiya’nın NATO üyelikleri konusunda yapılan pazarlıkları destekleyip desteklemediği” sorularının da yer aldığı on soru yöneltmişti.

Aslında sadece Erdoğan’ın bu soruları bile yapılmak istenen operasyonun iç politikanın dizayn edilmesiyle ilişkisinin anlaşılması bakımından oldukça açıklayıcıdır. Hem ekonomik ve hem de siyasal bakından oldukça sıkışık olduğu ve giderek güç kaybettiği bir dönemde Erdoğan; bu operasyonu ülkeyi olağanüstü koşullarda seçimlere götürmenin, demokratik muhalefeti susturup burjuva muhalefeti de şovenizm ve milliyetçilik üzerinden bölmenin fırsatı haline getirmek istiyor.

İşte Erdoğan’ın hedefi bu kadar açıkken CHP Grup Başkan Vekili Engin Özkoç’un bu sorulara verdiği yanıt, ana muhalefetin iktidarın istediği sularda yüzdüğünü, ayrıca Kürt sorunu ve dış politika söz konusu olunca ‘majestelerinin muhalefeti’ olmanın ötesine gitmediğini, gidemediğini çarpıcı bir biçimde ortaya koyuyor.

Özkoç, Erdoğan’a cevaben “Operasyonları desteklediklerini ve Ekim 2021’deki savaş tezkeresine yabancı güçlerin Türkiye topraklarında gezmelerine karşı oldukları için ‘hayır’ oyu verdiklerini” söylüyor. Ayrıca “terörle mücadele” adı altında “İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyelikleri ile pazarlıklarda devletin politikalarının yanında” olduklarını da ekliyor.

‘Majestelerinin muhalefeti’ diyoruz; çünkü bu muhalefet anlayışı, Erdoğan’ın her sıkıştığında operasyonları muhalefeti yedekleyip elini güçlendirmek için kullanmasına hizmet etmekten öteye geçmiyor.

Özkoç’tan CHP’nin sadece “Yabancı güçlerin Türkiye topraklarında gezmelerine karşı oldukları için savaş tezkeresine ‘hayır’ oyu verdiklerini” öğreniyoruz.

Demek ki, devlet politikası diyerek iktidarın NATO politikasını desteklediğini söyleyen CHP yönetimine göre, ülkedeki 28 NATO üssü ve yüzlerce ABD askeri yabancı güç değilmiş!

Daha da önemlisi CHP yönetimi, “terörle mücadele” adı altında Türkiye’nin başka ülkelerin egemenliğini ihlal etmesine, cihatçı gruplarla birlikte işgaller gerçekleştirmesine karşı değilmiş.

Oysa Suriye Dışişleri Bakanlığı, Birleşmiş Milletlere (BM) mektup göndererek “Türkiye’nin operasyonlarının ülkenin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne müdahale olduğunu” ve “Uluslararası hukukun ihlal edildiğini” söylüyor. CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun destek açıklaması yaptığı ‘Pençe-Kilit’ operasyonu sırasında da Irak Dışişleri Bakanlığı, “egemenlik haklarının ihlali” nedeniyle Türkiye’ye protesto notası çekmişti.

Peki, iktidarın yaptığı operasyonlarla komşuların egemenlik haklarını ihlal etmesine karşı çıkmak bir tarafa buna açıkça destek veren CHP yönetimi, kendi iktidarında farklı (barışçıl) bir bölge politikası izleyeceği vaadi konusunda ikna edici olabilir mi?

İktidar cephesi, operasyona hazır olduğunu söyleyen ÖSO ile birlikte ele geçirilecek bölgelere iki buçuk milyon mültecinin yerleştirileceği propagandasını yapıyor. Bu propagandayla hem yapılacak operasyona desteği arttırmayı ve hem de mültecileri bir seçim kozu olarak kullanmayı amaçlıyor.

İktidar, milyonlarca insanın sınır boyunca cihatçı gruplar tarafından yönetilecek bir tampon bölgeye yerleştirilmesinden söz ediyor. Ama laikliği ağzından düşürmeyen CHP yönetimi sadece bu nedenle bile olsa ülkeyi adım adın Pakistanlaştıran bu operasyonlara karşı çıkamıyor!

En önemlisi Kürt sorununun Mecliste barışçıl müzakereler ve demokratik temelde çözümünü savunmanın ilk koşulu, çözümsüzlüğü derinleştirmekten başka işe yaramadığı son 30-35 yılda açıkça görülen operasyonlara, savaş ve şiddet politikalarına karşı çıkmaktır. Eski genelkurmay başkanlarından İlker Başbuğ’un da itiraf ettiği gibi eğer sorun operasyonlarla çözülecek olsaydı şimdiye kadar PKK’nin 5 defa bitirilmiş olması gerekirdi. Oysa nedeni (bir hak eşitliği sorunu olan Kürt sorununu) ortadan kaldırmadan sonuçları (PKK ya da Suriye’deki PYD/SDG) ile uğraşmak, sorunu daha geniş alanlara yaymaktan ve muhatapları çoğaltmaktan başka bir işe yaramıyor. Üstelik Erdoğan’ın açıkladığı gibi Tel Rıfat ve Menbic’de bir operasyon, İran başta Türkiye’yi bölgedeki aktörlerle de karşı karşıya getiren ve İsrail’i de denkleme dahil eden bir gerilim ve çatışma tehdidini de barındırıyor.

Bu nedenle CHP’nin bugün yaptığı gibi operasyon destekçiliği, Kürt sorununun Meclis çatısı altında barışçıl çözümü vaadinin inkarından başka bir anlama gelmiyor.

Bugün Erdoğan Kürt sorununun muhalefetin zayıf karnı olduğunu gördüğü için Kuzey Suriye/Rojava’ya yeni bir operasyon için her şeyi göze alıp, her türlü pazarlığı yapıyor. İktidarını kurtarmak için bu operasyona dört kolla sarılıyor. Bu nedenle yeni operasyon tehdidine karşı açık tutum alınmadan yapılacak muhalefet, iktidarı güçlendirmeye hizmet eden bir majestelerinin muhalefeti olmanın ötesine gitmez, gidemez!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa