Satrançta adalet talebi

Fotoğraf: Pixabay
Satrançta başarılı olan ülkelerin başarılarının altında yatan en temel unsur sporcuların teşvik edilmesi, ödüllendirilmesi ve haklarının teslim edilmesidir. Sporcuyu motive eden başarısının takdir edilmesidir ki, sporcu için bu duygunun tatmin edilmesi maddiyattan önce gelir. Aksi olsaydı, satranç sevgisi ile aşılanmış binlerce sporcu para ödülü olmayan turnuvalarda emek ve zaman harcayarak hayatı boyunca sadece anı olarak saklayabileceği tenekeden bir madalya sahibi olmak için mücadele etmezdi. Satranca başladığım ’90’lı yıllarda il birincisi olmak para ödüllü bir turnuvayı kazanmaktan çok daha değerliydi. Çünkü o yıllarda il birincisi olmak Türkiye Şampiyonasına katılma hakkı kazanmak anlamına gelirdi. Bir Türkiye Şampiyonası düşünün ki sadece illerinde dereceye giren sporcular yarışabiliyor. Henüz ilk turda Sakarya şampiyonu ile Diyarbakır şampiyonu kozlarını paylaşıyor ve oynadığınız her oyuncu ülke ortalamasının üstünde. Dolayısıyla kıran kırana bir mücadele ile oyun ve oyuncu kalitesi söz konusu idi. Şimdiki turnuvalarda hayal bile edemiyorsunuz bunu, çünkü artık Türkiye Şampiyonasına katılmak için il birinciliğine katılmasanız bile ekstra bir miktar para ödeyip federasyonun fahiş fiyatlarla pazarladığı otellerde yapılan bu turnuvaya katılabilirsiniz. Sporcu kökenden gelmeyen dolayısıyla spor etiğinden bihaber olan federasyon yöneticileri için sadece birer müşterisiniz artık. Spor federasyonunu turizm acentesi gibi işleten bu liyakatsiz yöneticilerin yönettiği satranç federasyonumuzun dünya standartlarına göre ortaya çıkan başarısızlığının altındaki temel neden de budur.
Ulusal takım bir ülkenin gururudur bu yüzden en başarılı sporcular arasından adalet ve liyakat esas alınarak seçilir. Yarışmalar tam olarak bunu belirlemek için vardır. Rekabet sporun özüdür. O yıl kimin performansı üst düzeyse, kim formdaysa, kim hak ediyorsa ülkesini o temsil eder. Diğerleri de daha çok çalışmak zorunda olduğunu bilir, ona göre hazırlanır, sporun çıtası adalet terazisiyle yükselir.
Satrançta ulusal takımımız nasıl belirleniyor? Bu sorunun cevabını bilen çok ama açıklayan yok maalesef. Açık açık söyleyeyim; hayatında hiç satranç oynamamış, 6 yaşındaki sporcunun bildiği rok kurallarını bilmeyen, taktik hamlelerden beş tanesini sayamayan federasyon başkanı kime onay verirse ulusal takımda o yer alıyor. Federasyonun bu konuda hiçbir resmi açıklaması, ya da kriteri yok. Günün şartlarına uygun olarak kim yandaş ise kimler başkana yakınsa onlar ulusal takım forması giyiyor. Bu durumun tek istisnası ulusal A takımımız. Çünkü hepi topu beş, altı kuvvetli ustamız var o yüzden kadroya istediklerini seçemiyor yönetim kurulu. Otuz tane üst seviye ustamız olsaydı bu adaletsiz seçim karşısında nasıl kıyamet kopardı tahmin edebiliyorum. Kastettiğim haksızlıklar kadınlar, gençler ve küçükler gibi çok da göz önünde olmayan kategoriler. Bu alanlarda istediklerini ulusal sporcu yapıp istediklerinin kariyerini sönümlendirebiliyorlar.
Ülkede satrancın çok geliştiği yalanını ortaya koyan başka bir acı gerçekle devam ediyorum. Türkiye satranç liglerinin en alt basamağı olan il yöre yarışmaları illerdeki en az dört takımın katılımıyla gerçekleşir. Bu yarışmanın kazananı Türkiye Kulüpler Şampiyonasına gitmeye hak kazanır, oradan da üst liglere çıkma başarısı gösterebilirse federasyon seçimlerinde delege hakkı kazanır. “Satrançta çok gelişmiş ülkemizin’ Diyarbakır ilinde il yöre yarışmalarına sadece iki takım başvurmuş ve turnuvanın yapılması için gereken dört takım şartı oluşmamış olduğundan bu iki takım yine “Satrançta çok gelişmiş ülkemizin” başka şehirlerinde de gereken şartlar sağlanamadığından aynı durumda olan takımlar da Ankara’ya davet edilerek grup oluşturulmaya çalışılmış. Ancak “Satrançta çok gelişmiş bir ülke” olduğumuz için yeterli sayıya yine ulaşılmamış ve Diyarbakır’dan katılmak isteyen takıma ligin yapılamayacağı dolayısıyla kulüpler şampiyonasına katılma hakkının da ortadan kalktığı bilgisi verilmiş. Satrançta çok gelişmiş ülke olduğumuzu söylemiştim sanırım.
Federasyon Başkanı Gülkız Tulay’a birkaç sorum var -gerçi kendisine ödül satın alan birinin yanıtlayabileceği türden sorular değil biliyorum ama yine de soracağım- Türkiye’yi yakın zamanda satranç olimpiyatlarında temsil edecek olan ulusal takım sporcuları hangi kriterlerle belirleniyor? Çıkıp kamuoyu önünde bunu açıklayacak cesaretiniz var mı? Siz bu ülkenin satranç federasyonu başkanı mısınız yoksa bazı illerde zor şartlar altında satrancı geliştirmeye çabalayan emekçilere özel bir husumetiniz mi var? Web üstünden maliyetsiz gerçekleştirebileceğiniz ama özellikle beş yıldızlı otellerde kamu parasını çarçur ederek yaptığınız toplantılarda il temsilcilerinize bir ilde neden il yöre yarışmaları yapılamadığını falan soruyor musunuz? Cevap veremeyeceğinizi biliyorum ama unutmayın yaptıklarınızı bu köşeden tarihe not düşüyorum ki yüz yıl sonra bile bunlarla hatırlanacaksınız.
Evrensel'i Takip Et