4 Haziran 2022

Özgürlük sembolü olarak Ukrayna bayrağı

Sarı ve mavi neyi temsil ediyor? Kamusal hayatında Türk ya da Kürt bayrağının renklerini kullanmayan, “milliyetçilik karşıtı” insanların Ukrayna renklerini sosyal medya hesaplarına iliştirmelerine ne demeli?

Açıklama (görünüşte) kolay. Ukrayna saldırı altında. Kırk milyonluk bir ülke yok sayılıyor, belki de yok edilmeye çalışılıyor. Dolayısıyla bu durum herhangi bir bayrağı sahiplenmekten çok farklı. Varlığı tehdit edilen bir toplumu savunuyoruz biz. En başta sorduğum soruyu doğrudan kendilerine sorsam, aşağı yukarı bunları söylerlerdi sanırım.

Ancak, dedim ya, derdim herkesle değil, bayrak mefhumundan genelde uzak duranlarla. Biraz bu kişileri takip ettiyseniz, işgal veya saldırı altındaki diğer ülkelerin bayraklarını yüceltmediklerinin farkındasınızdır. Haydi diyelim Kürt sorunu hakkında kafaları karışık. Diyelim PKK’dan yaka silkmiş durumdalar. Ne zaman Filistin, Yemen ya da Afgan bayrağıyla kamuda dolaştılar?

Sarı-mavinin başka anlamları var.

Bugün, hakim hatları açısından, Ukrayna milliyetçiliğinin neyi temsil ettiği belli. Zelenski’nin yılmadan ifade ettiği gibi, Ukrayna (daha doğrusu bu ülkenin egemenleri) “Batı medeniyeti” için savaşıyor.

Madalyonun diğer yüzü: Avrupa ve Amerika dışında, Rusya’ya karşı yaptırımlara destek çok az. Küresel Güney de bu işgali Batı’nın meselesi olarak görüyor.

Koyu tenli insanlardan hoşlanmayan ülkelerin, Ukraynalılara bağırlarını “bizim gibi sarışın ve mavi gözlü insanlar” diye açmaları da işin cabası. Hem de bu stereotipe uymayan bir sürü Ukraynalı olmasına rağmen.

İşte bu sebeplerden, birçok durumda bu renkler, “barbarlığa” karşı Batı’nın hakim değerlerini (ve varolan dünya dengelerini) müdafaa etmek anlamına geliyor. Tabii barbarlıktan kasıt (şu anda sadece Putin olsa bile), beyazlığı tehdit eden tüm renkler. Mavi-sarı, diğer renklerden duyulan korkunun sembolü haline geldi maalesef.

İşin bu boyutunu çok düşünmeden de sarı-mavi semboller taşıyanlar var elbette. Fakat bu renklerin kamudaki hakim anlamı “barbarlık karşıtlığı” olduğundan, yanlarına bu anlamı bozan başka bir şey konulmadıkça, maalesef küresel hegemonyaya hizmet ediyorlar.

Peki bu renklerin tek ve zorunlu anlamı bu mudur?

Meseleyi çetrefillendirmek için hemen belirteyim. Benim de kamuya Ukrayna renkleriyle çıkmışlığım var. Başka durumlarda da Kürt, Filistin ve diğer halkların renkleriyle. Bunun sebebini, eğer önceki yazılarımı okuduysanız, biraz biliyorsunuz. Daha da açayım.

Bir birim olarak “ulus” ne kadar kurmaca ve sorunlu olursa olsun, ezilen ulus milliyetçiliği devrimciliğin olmazsa olmaz bileşenlerinden. Ezenle ezilenin arasındaki sınırlar kimi zaman muğlak olmasına rağmen. Ulusal sınırların her anlamda belirsiz olması, bunları belirginleştirme çabalarının da kaçınılmaz olarak şiddet içermesi, işin çirkin taraflarını derinleştiriyor üstelik.

Bir de, bazı durumlarda “ezen” sıfatını fazlasıyla hakkeden ulusların, dünya sisteminin genelinde gayet mağdur ve mağdun olduğu da inkar edilemez.

Ukrayna-Rus meselesine de bu gözlüklerle yaklaşmak gerekiyor. Ne Ukrayna’da faşizmin artan etkinliği görmezden gelinebilir, ne de bizzat Rus kimliğinin ve kültürünün uzun zamandır dünya çapında mağdunlaştırılıyor olduğu. Yine de en önemli güncel gerçek, ikinci sınıf bir emperyalist olan Putin rejiminin, bir halkı tehdit ettiği. Bu kanlı savaşın baş sorumlusu o. Kendi adıma söylüyorum, benim yerim de Putin’in işgaline karşı savaşan sosyalistlerin ve anarşistlerin yanı başındadır. Elbette savaşa giden genel süreçte, oyunu kuranın Amerikan emperyalizmi olduğunu bir an bile unutmadan.

Başta söylediğime dönelim. Genel bir anti-emperyalist çerçeveye yerleştirilmeden savunulan soyut bir “Ukrayna” ya da Ukrayna bayrağı, içinde bulunduğumuz konjonktürde “liberal dünya”ya ve onun emperyalizmine hizmet ediyor.

Eğer şimdiye kadar bunları düşünmeden sarı-mavi kurdelayla dolaştıysanız, rica ederim artık yanına mutlaka başka bir şeyler daha koyun. Meşrebinize göre, bu ister orak çekiç olur, ister bir Antifa amblemi. Ya da Filistin ve Kürt renkleri.

Elbette iki üç sembolle insanın derdini anlatması zor. Fakat bu semboller olmadan, siyasi hayat da bir yere gitmiyor. Aslına bakarsanız bu 4654 vuruşluk yazı da aynı sorundan muzdarip. İtiraf etmem gerek... Ezilen ulus milliyetçiliği gibi bir kütüphane dolusu kitabın halledemediği bir konuda, sıradışı bir duruşu birkaç kelimeye sığdırmanın zorluğunu yaşıyorum.

Yine de kızıl sembollerimin yanında ezilen ulusların renkleriyle sokağa çıkmaya devam edeceğim. Ve de bu kısa yazıları yazmaya. Hem siyasi pratiğimin geri kalanıyla, hem de daha kapsamlı yazılar aracılığıyla, bunları daha geniş bir çerçeveye oturtabilmeyi umut ederek...

EVRENSEL'İNMANŞETİ

101 milyarlık gasp

101 milyarlık gasp

Enflasyonla mücadele adı altında uygulanan Erdoğan-Şimşek programı, enflasyonu düşürmüyor ama ücret ve maaşları acımasızca ezmeye devam ediyor. DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı. “Enflasyonun nedeni ücret zamları” yalanının foyası da açığa çıktı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı.

Evrensel'i Takip Et