Evrensel; hayatımızın güncesi

7 Haziran 1995'te yayın hayatına başlayan Evrensel Gazetesinin ilk sayısı

Çeyrek asırdan fazla, 27 yıl geçti o ilk adımın atılmasının üzerinden.

Evrensel 27 yaşında.

Epey profesyonelce yaşanmış bir hazırlık sürecinden sonra atılmış o ilk adımdan hemen sonra ‘profesyonelsiz’ kalınmış bir uzun yolculukta kendini var etme mücadelesi...

Evrensel’i Evrensel yapan şey de o yolculuk ve o mücadelenin kendisi oldu.

Bugün “işçi-emekçi haberlerini Evrensel’de okuyoruz” sözü, az çok kabul görmüş bir gerçeği ifade ediyorsa, bunun sırrını söz konusu yolculukta, Evrensel’in kendisini yaratma serüveninde aramak gerekiyor.

Bu serüvenin parolası şöyle özetlenebilir:

Herkes kendi hayatının muhabirliğini de gazeteciliğini de kendisi yapabilir!

Evrensel de işçi emekçi yaşamlarının aktığı mecralarda yapılmaya çalışılan bu ‘kendisi için gazetecilik’ kollarının birleştiği bir nehir oldu.

Kendisini böyle yarattı, böyle karakterize etti.

Onun en başta gelen özgünlüğü bu oldu.

Acemilikleri, yetmezlikleri, gafları da, göz kamaştırıcı, onur verici başarıları da ‘kendisi için gazetecilik’in düzeyiyle ilintili oldu.

Gün geldi “bu da yapılır mı ya?​” dedirtebildi, gün geldi “budur işte” diye takdir edildi.

Hepsi içindedir, hepsi dahildir hayatımıza...

Yanlışları da acemilikleri de kendini var etme mücadelesinin yansımalarıydı.

Bizzat tanıklığımız vardır; telefon iletişiminin olmadığı zamanlarda Kürt ellerinde dağ başındaki köyden kasaba merkezine haber taşıyan yoksul köylünün haberciliği acemilikle malul olabilir belki ama büyük bir başarı öyküsüdür de.

Kentin meydanında simit satan simitçiden ‘Evrensel muhabiri’ yaratmasıdır Evrensel’in kendisini yaratma süreci...

Fabrikadaki, atölyedeki işçinin yaşadıklarını yazması; işçi mektuplarının, direniş ve  grev haberlerinin adresi olması...

Uzun süre hapis yatmış, ‘Ustalardan’ alıntı yapmadan konuşamaz ‘profesyonel devrimci’nin işçiye mikrofon tutmayı, işçi-sendika muhabirliği yapmayı öğrenme sürecidir Evrensel’in var olma süreci...

Ev kadınının pazardan, marketten bildirmesi...

Okulda ders veren öğretmenin ‘müfredatın’ dışına çıkması...

Çok genç yaşta Van depreminde kaybettiğimiz Cem Emir kardeşimizin adını da anmış olalım geçerken; okulunu kıran haylaz öğrenciden parlak bir gazeteci çıkarmış bir okuldur Evrensel!

İşçiler, emekçiler, ezilenler, inkâr edilip yok sayılanlar ne yaşadılarsa Evrensel de onu yaşadı.

Baskı ve yoksulluk değişmez kaderi oldu.

Metin Göktepe’yi katlettiler daha ilk adımlarını atıyorken.

Göktepe gazeteciliği bir başka sıfatı oldu Evrensel’in...

Kürt illerindeki Evrensel de Gerçek dergisinin Diyarbakır temsilcisiyken Hizbulkontra tarafından arkasından vurulan Namık Tarancı yoldaşımızın anısıyla soluk alıp verdi, türlü baskılarla korkutulmaya çalışıldı ama devrimin sesini dinlemekten, ‘dengê şoreş’ iddiasından vazgeçmedi... 

Ve yoksullukla boğuşarak geçti yaşamı Evrensel’in. Bugün Basın İlan Kurumu’nun  ilan vermiyor oluşu da açlıkla terbiye etme gayretinden başka bir şey değil.

Ama haber ve dağıtım sürecinde tutturduğu yol gibi, kaynak yaratmada da okuyucusuna yaslandı Evrensel.

Merkezi başta olmak üzere, Evrensel bürolarının mutfaklarında işçinin, emekçinin, yoksul halkın çoluk çocuğunun nafakasından kesilmiş lokmalar yendi. Emekçi evlerinde ne piştiyse o düştü Evrensel’in payına...   

Evet, tam 27 yıl önce, 7 Haziran 1995’te, “daha çok ölüm, daha çok hapis, daha çok yoksulluk” üst başlığı ve “İşte Türkiye gerçeği” manşetiyle çıkmıştı Evrensel.

O ilk manşetindeki ülke gerçeği de onu yaratan ‘düzen sorunu’ da değişmedi. Evrensel’i yaratan ve yaşatan o gerçeği değiştirme gücünde zaten...

27 yıldır susmayan bir mücadele mevzisi, halkların, emekçilerin kürsüsü...

27 yıldır hayatımızda, hayatımızın güncesi.

Ne mutlu ki ‘Evrenselci’yiz...

Soluk aldığımız, soluğumuzu kattığımız, her daim bizi onurlandıran emekçilerin, yoksulların, ezilen halkların sesine bin selam!

Evrensel'i Takip Et