Sayfa editörüm aradı. “Gazetemizin 27. yılı bu konuda yazmak ister misin?​” dedi. Olur dedim. Ne yazayım diye düşündüm. İhsan Çaralan siyasi olarak 27 yılın önemini anlatmıştı. Ben de Evrensel gazetesindeki binlerce anımdan bazılarını yeni okurlara anlatayım dedim.

Evrensel’in çıktığı ilk gün, 7 Haziran 1995 tarihinde Balıkesir’de idim. Balıkesir kağıt fabrikasından kağıt almaya gitmiştim.

Belki altı, yedi aydır gazetenin hazırlıkları sürüyordu. İşçilerin, emekçilerin, ezilenlerin sesi olacak bir gazete için binler, on binler maddi, manevi destek vermiş; biz de Gerçek dergisi olarak hemen hemen tam kadro gazeteye geçmiştik. Başka gazete ve dergilerden de çok sayıda gazeteci yeni gazeteye katıldı. O günlerde İlhan Selçuk’un ‘Evrensel Cumhuriyet’i batırmaya çalışıyor’ diye bize küfrettiğini duyuyorduk. Evrensel elbette Cumhuriyet’i batırmaya çalışmıyordu ama oradan da iyi gazeteciler Evrensel’e gelmişti. Evrensel’in Yenibosna’daki ilk binasında gazetecilerden başka, aydınlar, sanatçılar, sendikacılar eksik olmuyordu. Yoğun bir hazırlık ve tartışma süreci yaşanıyordu.

’95’in ilk aylarından itibaren prova baskılar başladı. Yani her gün gazete yapılıyor ama basılmıyordu. Daha sonra gazete şu gün okuyucuya ulaşacak denmeye başladı. Fakat sürekli bir aksilik çıkıyor ve okuyucuya ulaşma erteleniyordu. En son 7 Haziran’ da gazete çıkacak dendi. Ben de bir gece önce Balıkesir’e kağıt almak üzere yola çıktım. Piyasada kağıt bulunmuyordu. Yurt dışından gelen kağıtları büyük gazeteler kendi aralarında paylaşıyor, diğerlerine yüksek fiyatlardan satıyorlardı. Balıkesir, İzmit ve birkaç diğer kağıt fabrikaları azar azar bizimki gibi gazetelere kağıt veriyordu. Balıkesir’deki arkadaşlar bütün ilişkilerini kullanarak Balıkesir fabrikasından bir miktar kağıt alma sözü almıştı. Sabah erken saatlerde Balıkesir Otogarı’na indim. Hemen gazete bayiine gittim. “Evrensel gazetesi alabilir miyim?​” dedim. “Öyle bir gazete yok abi, bize gelmedi” dedi bayi. Canım sıkıldı. Yine çıkmadı diye söylene söylene eve gittim. Birkaç saat uyudum. Arkadaşlarla öğle saatlerinde buluşacaktım. Saat 12’ye doğru çarşıdaydım. İlk bayiye “Evrensel var mı?​” diye girdim. Adam bir gazete uzattı. O andaki sevincimi anlatamam. Arkadaşların yanına vardığımda hepimizin elinde bir Evrensel vardı. Hepimizin ağzı kulaklarındaydı. Kağıtları aldık. Yerel TÜMTİS işçilerinin de yardımıyla kamyonları ayarladık ve döndüm.

Sen ne iş yapıyordun gazetede derseniz; hukuk servisindeydim ama hepimiz gibi her şeyi yapıyorduk. Bazen matbaadan gazeteleri uçağa yetiştirmek için zamanla yarışırdık. Ali Büyükyiğit, Güneşli’deki matbaadan havaalanına gazeteleri 5-6 dakikada götürebilirdi. Ben 15 dakikadan az sürede götüremedim. Dersimli bir arkadaş Beyaz Toros aracını bağışlamıştı gazeteye. O araçla matbaaya gidip gelirken bizi gören trafik memurları selam verirdi. Ben de safiyane Evrensel’in aracı olduğunu biliyor da sempatisi nedeniyle selam veriyor herhalde derdim. Meğerse Beyaz Toros’u polis otosu sanıp selamlarmış. Beyaz Toros bir keresinde başımıza bela oluyordu az daha. Gazi Mahallesi’nde barikatlar kurulmuştu. Metin Göktepe ile Gazi Mahallesi’ne gitmiştik Beyaz Toros ile. Yukarıdan, yeni karakol tarafından ana caddeye girdik. Gençler de bizi polis sandı ve önümüzü kesti. İndik kendimizi tanıttık, kartlarımızı falan gösterdik ama daha deneme baskıları yaptığımız günlerdi, gazete bayilere ulaşmamıştı. Gençler gazeteden habersizdi. Ben İHD Yöneticisi olduğumdan İHD’deki konumumdan falan söz ettim. Neyse, bizi tanıyan birileri çıktı. Sorun çözüldü.

İlk gün yanlış hatırlamıyorsam 28 bin satmıştık.

Ve ilk günden itibaren hakkımızda davalar açılmaya başladı. Haftada en az iki gün savcıya ya da mahkemeye gidiyorduk. Bir taraftan DGM, bir taraftan asliye ceza mahkemeleri ve tekzipler, tazminat davaları, toplatma kararları, kapatmalar vs.

Altı ay sonra kaybettiğimiz ilk arkadaşımız. Metin. Ve daha sonra diğerleri. Şimdi aramızda olmayanlar. Bizim İbrahim Yoldaş, bazı genç arkadaşların İbrahim Dayı ya da Dede dedikleri İbrahim Duacı. Ali Büyükyiğit ki elektrik prizi tamir etmekten, gazeteyi uçağa yetiştirmeye kadar her işten anlayan, her sorunu çözen arkadaşımız; Cemal Dursun bir başka sorun çözücü…Her şeyi yapanlardan biri de elbette Metin İlgün. Gerçek’ten gelen kültürcümüz Cem…Yakın zaman önce bir trafik kazasında kaybettiğimiz Ertan Aydın…Seçim konvoyu takip ederken kaza sonucu kaybettiğimiz Hasan İşler…Sennur Sezer, Güngör Gençay, Bülent Habora, Yücel Sayman, Cengiz Bektaş, Ahmet Say, Erdal Şekeroğlu ve ismini unuttuğum diğer Evrensel emekçileri. Bu gazete için her biri maddi bir çıkar gözetmeden emek verdiler gazeteye. İşçilere kendi sesleri, kendi davalarını, özlemlerini aktarmaya çalıştılar.

Yaşayanlardan söz etmiyorum ama yüzlercesini zaten bilirsiniz.

Evrensel yaşamaya devam edecek. Emek verenler değişecek. Kuşaktan kuşağa devredecek misyonunu.

Nice yıllara…

Evrensel'i Takip Et