07 Haziran 2022 05:00

Hatırlamak politiktir

Fotoğraf: AA

Paylaş

Gezi’nin yıl dönümünde sokak protestolarına, mahalle forumlarına katılmış, desteklemiş herkes örgütlü ya da örgütsüz olarak yakın tarihimizin bu önemli kırılma anına dair anılarını, görüşlerini sosyal medyada olsun, sokaklarda olsun, paylaştı. Bu ortak hafızanın siyasi gücü iktidarı mütemadiyen korkutuyor olmalı ki tepki gelmekte gecikmedi.

Toplumsal hafıza, hadiseleri bizzat yaşayanlar, ve yaşayanlardan duyan, anlatılardan öğrenen kuşaklar arasında, hatta bu kuşakların mekansal değişiklikleriyle, coğrafyalar arasında farklılık gösterebilir. Henüz Gezi’yi bizzat yaşayan kuşağın toplumsal hafızası ertesindeki siyasi gelişmelerle şekillenmekte ve Gezi’nin güncel siyasetteki anlamı ve yerini şekillendirmekte. Çince konuşulan coğrafyalar ve topluluklar içinse 1989 yılında Tiananmen Meydanı’yla özdeşleşen ama aslında, Gezi gibi, tüm ülkede cereyan eden öğrenci ve işçi gösterilerinin bastırılmasının yıl dönümü olan 4 Haziran, artık kuşaklararası ve coğrafyalar ötesi bir toplumsal hafıza.

Ana karada 4 Haziran’ı hatırlamanın yolları zaman içinde neredeyse tamamen tükenmişken, Hong Kong için 4 Haziran’ı anma ritüellerinin kendisi bir toplumsal hafızaya dönüşmüş durumda. 1989’dan beri her yıl 4 Haziran’da şehir merkezinde bir Tiananmen koşusu yapılır ve gece Victoria Park’ta mum yakarak ölenler ve kaybolanlar anılır, cezaevine girenler ve sürgüne kaçanlarla dayanışılırdı. Zaman içerisinde, bu anma, sadece 4 Haziran’ın değil, Hong Kong’un Pekin hükümetinden özerkliğini koruma mücadelesinin simgelerinden biri haline geldi. 4 Haziran’ı bizzat yaşamamış kuşaklar bile anmaya gelmeye bu sembolizm sayesinde devam ettiler ve Hong Kong anması diaspora anmaları içinde hep en kalabalığı oldu.

2010’lu yıllarda, Pekin hükümeti yavaş yavaş Hong Kong’un siyasi özerkliğini elinden alacak müdahalelerde bulunmaya başladı. Meclis seçimlerini maniple etmek gibi dolaylı olan bu müdahalelere Hong Konglu üniversite öğrencileri ve genç çalışanlar sokaklara çıkarak tepki gösterince Pekin hükümetinin yöntemleri de sertleşti ve doğrudan müdahale halini aldı. Gezi’yle de sık sık karşılaştırılan 2014’teki Şemsiye Hareketi o dönemdeki halk hareketlerinin çoğundan daha barışçıl olması ve, meşru da olsa, kesinlikle şiddet içermemesiyle dikkat çekmişti. 2019’da Pekin hükümeti Hong Kong için Suçluların İadesi Yasası çıkarınca bu durum değişti. Öğrenci liderlerinin, yayınevi sahipleri ve gazeteciler gibi kanaat önderlerinin yargılama için ana karaya gönderilmesi anlamına gelen bu yasanın geçmemesi için sokağa dökülen gençler, üniversite kampüslerini ve metro duraklarını işgal etme gibi eylemlerle olağan hayati durdurabileceklerini gösterererek siyasi güç kazanma yoluna gittiler. Gerçekten de, adada göstericilere büyük halk desteği vardı. Fakat, Pekin hükümetinin tepkisi ertesi yıl, Ulusal Güvenlik Yasası’nı geçirmek oldu. Bu yasaya göre, hem hangi konuların ulusal güvenlik kapsamına girdiği hem de ulusal güvenliğin hangi eylemlerle tehlikeye atılabileceği, kolluk kuvvetlerinin ve yargının yorumuna bırakılıyor. Türkiye’de Gezicileri ve diğer emek ve demokrasi güçlerini yargılamak için kullanılan terörle mücadele yasasına benzer şekilde, ‘kasıtlı muğlaklık’ muhalefeti korkutarak sindirmek amacı taşıyor.

Yasanın çıkışı, pandemi nedeniyle başlatılan karantina dönemine denk gelince, bu, Hong Kong’da sokak hareketlerinin sonu oldu. Geçtiğimiz iki yıl içerisinde de, birçok muhalefet lideri bu yasayla tutuklandı. Bu yıl, 4 Haziran anmaları da yasaklandı, yıllardır anmayı düzenleyen platformun üyeleri tutuklandı. Öncesinde, üniversiteler kampüslerindeki Tiananmen anıtlarını kaldırmışlardı. O zaman da, bunun 4 Haziran’ın görsel hafızasını silmek olduğu söylenmişti. Üzerine, anma koşusu ve parkta mum yakma ritüeli de yasaklanınca, 4 Haziran’ın hafızasının, ya da hafızanın toplu dışa vurumunun ana karada olduğu gibi silinip gideceği kaygıları medyada ve sosyal medyada ifade edildi. Anmayı fiilen gerçekleştirme çağrıları yapıldı ama, zaten halihazırda muhalefet liderlerinin çoğu ya tutuklanmış ya da yurt dışına iltica etmiş olduğu için, hukukçular bu yıl, bu riski almamanın daha doğru olduğu yolunda tavsiyede bulundular. Benim takip ettiğim kadarıyla, sokaktan geçenlere üzerinden hiç yazı olmayan beyaz kağıt parçacıkları dağıtmak ve Victoria Park’ta gece cep telefonunun fenerini açarak yürümek gibi dağınık eylemler yapıldı. Bunlar bile, altı kişinin tutuklanmasına neden oldu. Bu altı kişinin gerçekten bireysel bir protesto mu gerçekleştirdiğini, yoksa sadece o sırada yoldan geçmekte mi olduğunu tam bilemiyoruz ama Ulusal Güvenlik Yasası’na göre bir kişi, Barış İmzacıları davalarına benzer şekilde, “Başkalarıyla aynı görüşü paylaşarak tekil bir eylem” yapsa bile suç kapsamına girdiği için, işleri zor.

Tayvan, 2020 yılında Ulusal Güvenlik Yasası çıkınca, Hong Kong muhalefetine iltica hakkı tanımıştı. Bu yüzden, son iki yılda Tayvan’da bir siyasi mülteci diasporası oluştu. Ancak, Tayvan’daki 4 Haziran anmalarına neredeyse sadece bu diasporanın katıldığı, Tayvanlıların, Pekin hükümetiyle onların da sorunu olmasına rağmen, 4 Haziran’ın anısını taze tutmayı kendi meseleleri olarak görmedikleri söylendi. İngiltere, Kanada, ABD gibi ülkelerde de diaspora anmalarının toplumsal hafıza yeni kuşaklara aktarılmadıkça sönümlenmeye yüz tuttuğu ama son yıllardaki Hong Konglu mülteci ve göçmen akınıyla yeniden canlandığı görülüyor. Toplumsal hafızanın kuşaklar ve coğrafyalar arası farklılık gösterebileceğini söylemiştik. 4 Haziran, artık Hong Kong için sadece ana karayı değil, kendi siyasi mücadelelerini de ifade eden bir simgeye dönüşüyor. 

Toplumsal hafızanın bekçilerine büyük rol düşüyor bu resimde. Karamsarlığa düşse de yılgınlığa düşmeden, azimle hatırlamak politiktir diyenler sayesinde geçmiş günümüze yol gösteriyor.

Türkiye’de siyasi hafızanın onurlu bekçilerinden Evrensel, 1995 yılında bugün yayın hayatına başlamıştı. Kızılay’da komşumuz olarak çocukluğuma damgasını vurdu, Metin Göktepe’nin öldürülmesinden sonra yürüttüğü mücadele yine kişisel tarihimde dönüm noktalarından biri oldu. Yetişkinliğimde, önce kendimi gençliğinde Evrensel Ankara muhabirliği yapmış bir dost çevresi içinde buldum, en sonunda kendim de büyük bir mutlulukla Evrensel yazarı oldum.

Toplumsal hafıza biraz da kişisel hikayelerimizim memleketin tarihiyle içiçe geçmesi. Evrensel, memleket tarihinin hep doğru tarafında yer almanın, bunu yaparken dik durmanın ve el vermenin simgesi benim gözümde. İyi ki doğdun, iyi ki varsın Evrensel.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa