07 Haziran 2022 04:10

Rasim O. Kütahyalı herhangi bir devlet kurumunun elemanı mı? Değilse, neden ‘devletin bazı kurumlarındaki üstadlarımız’ diyor? Kim bu üstadları?

Ekran görüntüsü Beyaz TV yayınından alınmıştır.

Paylaş

Çoğu alakasızlıktan firar etse de...

Yahut beklemekten takatsiz kalıp ikameti ‘projeler mezarlığı’na aldırsa da…

Hayaller çağıl çağıl akıp duruu…

Bir iki yıldır mesela, muhayyel ‘Medya Müzesi’ ile hasbihaldeyim…

Ki, epey önce bir ara, satır arasında geçerken çıtlatmıştım size de… (Tezcan Hocam fırsat buldun mu üstüne düşünmeye?..)

Hoş; henüz ortada fol yok yumurta yok…

Yok ama medya alemini, yazıp çizilenleri biraz da bu gözle tarıyor…

‘Medya Müzesi’ne kaldırılacak olanların çetelesini tutuyorum kendimce…

Tefrikte zorlanacağım(ız) muhakkak…

Bir misalle izah edecek olursam…

Rasim O. Kütahyalı’nın Taraf gazetesi mahsullerini toplasak, Sabah’taki yazılarını ne halt edeceğiz?!

“Kusturmalı Boşnak saksosu”nu versek, diğer TV programlarını ne yapacağız?..

Velhasılı…

ERTUĞRUL ÖZKÖK VESİKALARINA DAHİ GELEMEDEN TIKANIP KALMAK VAR…DÜŞÜNDÜKÇE DAHA ŞİMDİDEN HAFAKANLAR BASIYOR… HAFAKANLAR DA HAKLI; BASMASIN DA NE ETSİN!..

Kırmızı mumlu davetiye gönderiyor sanki mübarek…

Zira evveline çare bulamamışken daha, muhterem şahıs durmuyor, ha bire… ha bire yeni yeni marifetler döktürüyor…

Misalden çok ne var!..

FB Reisi Ali Koç ile Beyaz TV’deki atışmanın akabinde zuhur edenlere bakar mısınız?!..

Ya şu ipten mahkum alma iddialarına ne demeli?

“İp’ dediysem, tahtaya vurun, rab saklasın, söz gelimi dedim; kimi tutuklamaların önüne geçtik, tafrasını kastediyorum…

Yavan anlatımımdan sıkılıp, kaçıranlara hatırlatırım; bahse konu olan Rasim O. Kütahyalı’nın marifetleri…

Mülakat verdiği YouTube kanalında ne demişti, hazret?..

T24’ün (27 Mayıs 2022) haberinden özetliyorum:

“Uğur Dündar, 28 Şubat’ta tutuklanmaktan korkuyordu; beni aradı. Sen Uğur Dündar’ı bitireceğim diyormuşsun. Güldüm, öyle bir şey demiyorum, korkuyordu. Öyle bir şey yok dedim.” “Ayşenur Arslan, Türk Mukavemet Teşkilatı’na terör örgütü dedi. Hapse atıyorlardı bunu, biz devreye girdik. [Zevcesi] Nagehan <[strong>Alçı] da onu aradı. Baktık yaşlı başlı kadın...”

İddianın muhatapları…

Uğur Dündar da…

Ayşenur Arslan da kısaca ‘hadi oradan!’* tadında cevaplar verdi…

Bize düşen, naçiz ‘Medya Müzesi’ perspektifinden meseleyi kurcalamak…

İlk ve temel soru şu:

Doğru ya da sallama; fark etmez:

İpten, mahpustan insan aldığını itiraf eden/iddia edenler kim?

‘Gazeteci’… ise soru kitabın ortasından gelir:

GAZETECİ OLARAK YARGIYI SOLLAYIP, TALİMAT VEREREK YAHUT VERDİREREK, HAPİSTEN İNSAN KURTARMA KUDRETİNİ NASIL ELDE ETTİNİZ?..

Siz kimsiniz ki; hangi yetki ve/yahut ayrıcalıkla adli meselede hüküm kurabiliyorsunuz? Arslan’ı tutuklanmaktan, Dündar’ı 28 Şubat kovuşturmasından kurtarabildiğinize göre aksini sağlayacak kudrete/bağlantılara da sahip olmalısınız; tersini de yaptınız mı? Hiç birilerini tutuklattınız mı mesela? Gözaltına alınmasında ya da soruşturmaya uğramasında rol aldığınız birileri oldu mu?

Son soru cevabını hep bekleyecek muhtemelen…

Lakin ilk iki sualin tatmini hususunda -spekülasyona kapı açan- bazı ipuçları yok değil…

Rasim O. Kütahyalı’nın beyanlarını hatırlayalım:

 “Bana diyorlar ki bugün tüm bu olanlardan senin büyük payın var, sen sorumlusun. Ben reddetmiyorum, o yüzden biz diyorum. Devletin, sistemin, rejimin, iktidarın emrinde de [hareket ettik-era] diyebilirim.” “… devletin bazı kurumlarındaki bizim üstatlarımız bunları arayınca hazır ola geçecekler…” (abç) 

Sor beni, sor beni… diye ayaklanan sorulardan sadece ikisini -sadeleştirme babında- sorayım hepimiz adına:

Rasim O. K… Kendi anlatımınla “Türkiye’nin daha özgürlükçü ve demokrat olması için” hangi devlet kurumu(ları)yla çalıştınız? (ya da çalışıyorsunuz mu demeli?)Türkiye’nin hayli güçlü ailelerini/kişilerini dahi hazır ola geçirecek denli korkutucu/güçlü “bazı devlet kurumlarındaki bizim üstadlarımız”dan kastınız ne? Kim bu üstatlarınız? Neden ve nereden, nasıl üstatlarınız oldu bunlar sizin? Gazeteci/yorumcu hüviyetinizle tanıdığımıza göre herhalde AA ya da TRT gibi devlet kurumlarındaki gazetecileri ima ediyorsunuzdur “üstad” diye; yanılıyor muyuz?..

Ultra-liberal kimlikli pozlar attıran Rasim O.K.ye esasında “Ben devletin arşiv müdürü gibiyim” demesinin manasını da sormak var ya..

Neyse…

Soruların elbette cevabı gelmeyecek…

Tıpkı Ayşenur Arslan’ın yaptığı çağrının karşılıksız kalması gibi:

“Rasim Ozan Kütahyalı’nın iddiasını basitleştirerek başlık atacak olsam diyeceğim ki ‘Yandaş medyaya talimat verilmiş’. Bunu bizzat Rasim Ozan Kütahyalı dün dile getirdi.

‘GEZİ GÜNLERİNDE BANA WHATSAPP’TAN YA DA ELDEN BİRTAKIM MALZEMELER GÖNDERİLİRDİ’ DEDİ

Hâlâ mesajları muhafaza ediyormuş ki Aydın Doğan’a ve isteyen yetkililere göstermeye hazır olduğunu söyledi. Ey devletin yetkilileri, ey savcılar, hatta ey Koç Ailesi, ey Aydın Doğan. İsteyiniz o mesajları. Bir araştırılsın bakalım nereden gelmiş. Kimlere benzeri mesajlar gitmiş. Bunları bulmak gayet mümkün.” (gazeteduvar, 30 Mayıs 2022, VURGULAR benden -era)

Ayşenur Arslan’ın zikrettiği şu gelen telkinleri bir de ben hatırlatayım bari…

Bilhassa burasını mühimsedim...

Zira son yazıda Nagehan Alçı için not ettiğim “operasyonel aparat” tarifini, aynı seviyede iş gören eşi Rasim O.K. bir bakıma da değil, alenen itiraf ederek doğruladı:

Devlet’in üst düzey yetkililerinden bana yayın esnasında mesaj geldi. ‘Gezi kalkışmasında Koç Ailesi, otellerini teröristlerin karargâhı yaptı’ demem istendi.” “Devlet’in hangi üst düzey yetkililerinden bu telkin mesajlarının geldiğini bilseler Rahmi Koç’un da Ömer Koç’un da suratı bembeyaz olur.“Ben buna rağmen Devlet’i değil kalbimin sesini dinledim ve o sözleri söylemedim…”

Nasıl?

Haksız mıymışım, “Operasyonel aparat” bunlar derken!..

Sahi Rasim O. Kütahyalı gün gelir de TV yayınları esnasında WhatsApp’tan gönderilen telkin ya talimatların hangilerine uyduğunu, “Devletin sesini dinledi” diyerek kimleri hedef haline getirdiğini de anlatır mı?..

Olabilir mi?

Öyleyse?

Neden böyle bir pazarlık ihtiyacı duyuyor(lar)?

Pekiiii…

Ucunu göstererek, “Bak anlatırım” örtülü şantajı yapmıyorsa…

Neden girdi bu mevzulara?..

Neden?..

Ertuğrul Özkök’ün bir fikri olmalı bu hususta...

Zira geçenlerde TV100’deki programlarında partnerine izah ediyordu:

“Rasim Ozan Kütahyalı çok değişti… Bak istersen çağıralım konuşalım buraya bir gün” diyordu, mealen...

Özkök böyle diyorsa vardır bir muhtemelen bir hesabı…

----

*Ayşenur Arslan,    “Sizin sayenizde hapisten kurtulacaksam hapis yatmayı tercih ederim”  dedi, (gazeteduvar, 27 Mayıs 2022)

** Gerçi bu “Hapishane kapısından adam alma” olayının benzerini daha önce de duymuştuk... Rivayet o ki, (Henüz İktidar aparatıyken tabii ki) Ali Bayramoğlu filan devreye girerek HDP operasyonundan Ferhat Kentel’i kurtarmışlar… Kimin kitabında yer almıştı sahi bu iddia?


SATIR ALTINDAN NOTLAR…

ERTUĞRUL ÖZKÖK’TEN ‘O PROGRAMIN’ HİKMETİNİ SUAL EDERİZ: ‘BEŞLİ ÇETE’Yİ EKRANDA YIKAMA FİKRİ SİZDEN Mİ GELDİ, TV100’DEN Mİ?..

Emin olamıyorum:

Ertuğrul Özkök ne yapmaya çalışıyor?

Mesela üyesi olduğu eski derneği…

TÜSİAD’da üstlenen burjuvazinin biçtiği bir misyonla mı hareket ediyor?

Eski “amiral gemisi” kaptanı refleksiyle durumdan vazife mi çıkarıyor? Kendinden menkul adımlar atarak “Buradayım... vazifeye hazırım” işareti mi veriyor?

Öyleyse sinyal kime?

“İstanbul burjuvazisine” mi, yeni müesses nizam sahiplerine mi?

Belki de ikisi arasındaki mutabakat ile “tek adam” rejimini sonlandırmaya ahdetmiş pozları atan, müstakbel iktidarı uzlaştırmanın tesisinde role soyunuyor?

Ucu açık sorularla gözlemeye devam edeceğiz…

Ama galiba aksi emareler çıkana dek…

Hiç değilse şimdilik hayli naif kaçacak şöyle bir Özkök profilinde mola verebiliriz:

Ertuğrul Bey sanırım biraz emekli albay… hadi kırmayalım; emekli amiral diyelim; onlara benziyor…

Hani karikatürize apartman yöneticisi emekli askerler var..

Sivil hayata bir türlü alışamaz…

Apartmanı emrindeki askeri birim gibi yönetmeye kalkar… filan…

Uzaktan matrak gelir…

Maruz kalanlara ise çoğu zaman trajikomik de olsa eza…

Ertuğrul Özkök de izleyebildiğim kadarıyla, Doğan Holding ve Hürriyet yöneticiliğinden edindiği (burjuva) sınıf refleksiyle hareket ediyor…

Hatırlatmış olayım:

Bir önceki yazıda Özkök’ten ‘normatör’ ve ‘zihin zaptiyesi’ olarak bahsetmiştim…

Eski müesses nizam hesabına normlar koyarak medya kanalıyla topluma hiza vermeye...

Hakim burjuva klik zihniyetinin hegemonyasının tesisi/yeniden üretilmesi/korunmasının zaptiyeliği idi ima edilen…

Ertuğrul Özkök belki üst düzey yönetici olarak bir ucundan ait olduğu burjuva sınıfını refleksiyle şimdilerde de aynı rolleri oynamaya heveslendiği görülüyor.

Dedik ya, şahsi tasarruf ya da biçilmiş/beklenen misyon icabı; ama aşikâr olan Özkök muhalefete de, rejim kuvvetlerine de; topluma bir ayar verme kaygısı içinde olduğu hissi uyandırıyor...

Hiç değilse bendeki intibaa bu…

Bunun en karakteristik adımına “Beşli Çete” lehinde yaptığı PR (halkla ilişkiler) çalışmasında şahit olduk…

Tabii öncesi de var; program partneri Cengiz Semercioğlu ile Çanakkale Köprüsü’nde yürüdüler açılmadan…

Ne zaman?

Tam da maliyetinden işletmesine köprü tartışılırken...

Keza “Beşli Çete” içinde en popüleri Cengiz Holding patronunu ekrana çıkarma “taymingi” de pek manidardı…Şundan:

Kılıçdaroğlu başta, tüm muhalefet, “Beşli Çete”ye sarmışken, toplum nezdinde esastan sorgulamaya tabi tutulurken “Çete”...

Ne oldu?

Hoop Özkök-Semercioğlu ikilisi tuttu Cengiz patronunu ekrana çıkardı…

“Beşli Çete” tabirini yakışıksız buldu…

Cengiz’in Baykal’la dostluk hikayesinden Kılıçdaroğlu’na kıssa çıkardılar… falan filan…

Bu sınıfsal-siyasal uzlaşma projesi kimin eseri?

Programcılar olarak Özköklerin mi?..

Şayet tamamen bu ikilinin kararı ise Özkök’ü bu doğrultuda motive eden ne oldu?

Sınıfsal-siyasal rol oynama hevesi mi?

Direkt sorayım hadi:

Par pul var mı işin içinde?

Yani:

Özkök ve Semercioğlu Cengiz Holding patronunu ekrana çıkararak ekstra bir gelir elde ettiler mi?

Sadece soru…

Tıpkı şunun gibi:

Şayet Özköklerden/programcılardan değil de yukarıdan/Kanal patronajından gelmişse bu program kararı; neyin pahasına?

Yani:

Cengiz Holding patronu doğrudan ödeme yaparak ya da ekstra reklam bağlantıları sağlayarak çıkmış olabilir mi, o programa…

Bak şu şeytanın işine..

Tam bunları tartışırken pat o haberi hatırladım..

Hatırladım hatırlamasına da..

Aaa…o da ne!!.. Cısss… Çok fena…

TV 100 patronajıyla ilgili o habere yayın yasağı gelmiş…

Vınnn… Vınn. Vınn.. Vınnnnnnnnn

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa