Lavrov'un ziyareti hangi pazarlıklara kapı aralayacak?
Sergey Lavrov | Fotoğraf: Rusya Dışişleri Bakanlığı
Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, Körfez ülkelerinin ardından Türkiye’ye önemli bir ziyaret gerçekleştirecek. Lavrov’un ziyaretinde Ukrayna’nın tahıl ticareti için Karadeniz’den bir koridor açılması, Türkiye’nin Suriye’de Kürtlere yönelik operasyon hazırlığı, Erdoğan yönetiminin Suriye’de işgal altında bulunan bölgelere tek taraflı mülteci yerleştirme planı, Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliği başvurusu gibi bütün bölgeyi ilgilendiren önemli konular masada olacak.
Lavrov’un S. Arabistan başta Körfez ülkelerine ve Türkiye’ye ziyaretinin arka planında Ukrayna savaşı sürecinde ABD’nin bölgedeki (Ortadoğu) müttefiklerinden beklediği yardımı almasını engelleme çabası bulunuyor. Bu nedenle Lavrov’un Türkiye ziyareti, ‘Bu ziyaret ile hangi pazarlıklara kapı aralanacağı’ sorusunu akıllara getiriyor.
S. Arabistan’ın başını çektiği OPEC (Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü) ülkelerinin geçtiğimiz günlerde petrol üretiminde sınırlı bir artışa gitmesinin Rusya’dan petrol ithalatına yasak getiren AB ve ABD liderlerini memnun etmemesine bakınca, Lavrov’un Körfez ziyaretinden kısmen de olsa istediğini aldığı söylenebilir.
Ukrayna savaşının yeni bir saflaşmayı dayattığı koşullarda ABD’nin Körfez’deki müttefiklerinden enerji konusunda istediğini alamaması sonrasında gözler Lavrov’un bir diğer bölgesel müttefike (Türkiye’ye) gerçekleştireceği ziyarete çevrildi.
Ukrayna savaşı, ABD’nin, Türkiye’nin de üyesi olduğu NATO’yu kendi politik ihtiyaçları (Rusya ve Çin’e karşı egemenlik/paylaşım mücadelesi) temelinde yeniden organize etmesi için uygun koşulları sağladı. Bu süreçte Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya üyelik başvuruları, Rusya’yı kuşatma ve NATO’yu güçlendirme yönünde önemli bir hamle olarak gündeme geldi. ABD, 29-30 Haziran’da Madrid’de yapılacak NATO liderler zirvesinde yarattığı birlik havasını korumaya ve rakiplerine buradan mesaj vermeye büyük önem veriyor. Ancak bilindiği gibi Erdoğan, “Teröre destek verdikleri” gerekçesiyle Finlandiya ve İsveç’in NATO üyelikleri karşısında veto kartını Suriye Kürtlerine yönelik operasyon başta olmak üzere anlaşmazlık yaşadığı konularda ABD ile pazarlık yapmak için kullanmaya çalışıyor.
İşte böylesi kritik bir süreçte gerçekleşen Lavrov’un Türkiye ziyaretinin yeni pazarlıklara kapı aralaması kuvvetle muhtemel görünüyor.
Ukrayna’nın tahıl ihracatı için Karadeniz üzerinden güvenli bir koridorun açılması, bugün pazarlık masasında olması beklenen önemli konulardan birini oluşturuyor. Tahıl ve yağlı tohum ihracatının yaklaşık yüzde 90’ını deniz yoluyla yapan Ukrayna, döşenen mayınlar ve Rusya’nın ablukası nedeniyle bu ihracatını gerçekleştiremiyor. Rusya’ya yönelik yaptırımlarla birlikte düşünüldüğünde bu durum özellikle yoksul ülkelerdeki gıda krizi tehdidini büyütüyor. Çünkü Rusya ve Ukrayna dünya buğday ihracatının yaklaşık 3’te birini karşılıyor. Geçtiğimiz hafta Soçi’de Rusya Lideri Putin ile görüşen Afrika Birliği Başkanı ve Senegal Devlet Başkanı Sall’ın Rusya’ya yaptırımlarının Rusya’dan tahıl ve gübre erişimini engellediğini ve bu durumun Afrika’da gıda güvenliğini etkilediğini söylemesi de bu gerçeğe işaret ediyor.
Putin yönetimi, bazı yaptırımların hafifletilmesi karşılığında Karadeniz’de güvenli koridor açılarak Ukrayna’nın Türkiye üzerinden tahıl ihracatı yapmasına izin verebileceğini açıkladı. Buna göre, Karadeniz’de güvenli koridor oluşturulması için bölgedeki mayınların temizlenmesi ve Ukrayna gemilerine eşlik etme görevi Türkiye’ye veriliyor.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu tarafından yapılan açıklamalar, Erdoğan iktidarının bu tehlikeli role dünden hazır olduğunu gösteriyor. Çünkü Rusya ve Ukrayna arasındaki ara buluculuk rolünden beklediğini alamayan Erdoğan iktidarı, gıda güvenliği konusunda üstleneceği rolün bölgedeki pozisyonunu güçlendireceği hesabını yapıyor. Daha da önemlisi Erdoğan, Karadeniz’de böylesi bir rol üstlenmeyi, seçimler öncesinde gıda krizinin Türkiye’yi etkilemeyeceği propagandası için bir fırsat olarak değerlendiriyor. Bunun için Türk donanmasının Karadeniz’deki mayınların temizlenmesi konusunda adeta bir maşa olarak kullanılmasında bir sakınca görmüyor.
Bugün Erdoğan iktidarı için pazarlık masasındaki en önemli konunun hazırlıkları da yapılan Suriye’de Kürtlere yönelik yeni operasyon olacağına şüphe yok.
Özellikle Lavrov’un geçtiğimiz günlerde yaptığı “ABD’nin Suriye’yi bölmeye çalıştığı ve Türkiye’nin de buna kayıtsız kalamayacağı” açıklaması, Erdoğan iktidarı tarafından operasyona destek açıklaması olarak görülmüştü. Oysa Lavrov bu açıklamasında aynı zamanda Suriye Kürtlerine (SDG) ABD ile iş birliğini sona erdirme ve Suriye yönetimi ile anlaşma çağrısını da yaparak asıl hedefini ortaya koymuştu.
Burada gözden kaçırılmaması gereken bir diğer önemli nokta da Lavrov’un açıklamasında Kürtlerin ABD ile iş birliği yaptığı bölgeye dikkat çekmesiydi. Oysa Erdoğan, yeni operasyonun ilk hedefi olarak Fırat’ın doğusundaki özerk yönetimi değil, Kürtlerin Rusya ile ilişki halinde oldukları Tel Rıfat ve Menbic’i göstermişti. Ancak Suriye’nin en stratejik bölgelerinden biri olan Halep’in yeni saldırılara açık hale gelmesi anlamına gelecek böylesi bir operasyona sadece Rusya değil, Suriye yönetimi ve bölgede milis güçleri bulunan İran da açık bir biçimde karşı çıkıyor. Dolayısıyla yapılacak görüşmede Lavrov’un Türkiye’yi ABD ile karşı karşıya getirecek ve Kürtler üzerinde baskı kuracak bir pozisyonda tutmak isteyeceği açık olsa da Rusya’nın etki alanlarında kapsamlı bir operasyona ‘olur’ vermesi kolay görünmüyor.
Öte yandan Rusya, bölgedeki diğer meselelerde olduğu gibi Erdoğan iktidarının Finlandiya ve İsveç’in NATO üyelikleriyle ilgili tutumunun da pazarlıklar üzerine kurulu olduğunu görüyor. Bu nedenle en azından ay sonunda yapılacak NATO zirvesinde ABD’nin çok önem verdiği Finlandiya ve İsveç’in üyelik başvurularının onaylanmasının ve birlik havasının yaratılmasının önüne geçebilmek için Erdoğan iktidarına kimi tavizler vermesi de şaşırtıcı olmayacaktır.
Bununla birlikte Rusya’nın, Erdoğan iktidarının operasyon tehdidini ellerindeki bölgeleri Suriye yönetimine bırakmaları konusunda Kürtler üzerinde baskı kurmak için de kullanmaya çalıştığı biliniyor.
Toparlamak gerekirse; hem ekonomik ve hem de siyasi olarak oldukça sıkışmış olan Erdoğan, kendi iktidarını ve kader birliği yaptığı sermaye güçlerinin çıkarlarını korumak için ülkeyi yeni tehditlerle yüz yüze bırakma pahasına her türlü pazarlığa açık bir noktada duruyor. Lavrov’un ziyareti, bu durumu gören Rusya’nın Türkiye’yi Batı ittifakı (NATO) içinde problemli bir pozisyonda tutmaya yönelik yeni bir hamlesi olarak anlam kazanıyor. Ancak yapılacak görüşmelerden hangi sonuç çıkarsa çıksın, ortadaki tablo bize Erdoğan iktidarının bu ülke için en önemli güvenlik sorunu haline geldiğini gösteriyor.
***
NOT: Evrensel 27 yıldır gerçeklere işçi sınıfı ve ezilen halkların penceresinden bakıyor, yorumluyor ve daha önemlisi onların elinde dünyayı değiştirme mücadelesinin bir bayrağı olarak dalgalanıyor. Evrensel okulunun bir öğrencisi olarak gazetemizin 27. yaşını kutluyorum.
- Bahçeli neden ısrarla Öcalan’ı işaret ediyor? 29 Kasım 2024 06:20
- Selefi Ebu Hanzala in, demokrasi ve laiklik out! 26 Kasım 2024 06:45
- ‘İşgalci ülke’ açıklaması ve Erdoğan iktidarının Suriye’de alarm veren politikası 19 Kasım 2024 05:00
- Trump'ın Ortadoğu'su ve Erdoğan'ın Kürt sorunu 12 Kasım 2024 04:45
- Devlet ‘yeni sürece’ kayyım atadı! 05 Kasım 2024 05:04
- Yeni ‘süreç’: Demokratik siyasete kurt kapanı 01 Kasım 2024 05:03
- Putin’e ‘Esad’ ricası ve Kürt sorununun çözümü 29 Ekim 2024 12:34
- Bahçeli’nin açıklamaları, TUSAŞ saldırısı ve Öcalan’ın mesajı 25 Ekim 2024 15:04
- Fethullah Gülen: Emperyalizm ve iş birlikçi gericiliğe adanmış bir yaşam 22 Ekim 2024 04:34
- Irak Kürdistan seçimleri ve bölgesel etkileri 18 Ekim 2024 05:00
- İktidarın "Savaş vergisi" barış ve güvenliği sağlar mı? 14 Ekim 2024 04:51
- 'Cumhur'un eli ve siyasi dizayn 11 Ekim 2024 05:00