09 Haziran 2022 04:55

Emekçilerin ne seçimi ne de muhalefetin iktidar olmasını beklemesi gerekiyor

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Mızrak çuvala sığmaz hale gelince sonunda gerçek itiraf edildi! Meğerse tek adam yönetiminin enflasyona kaşı herhangi bir mücadele sorunu yokmuş. Dahası Türkiye’de enflasyon diye bir şey yokmuş!

Bunu söyleyenler “müzmin muhalif” siyasiler ya da iktisatçılar değil, bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan ve onun ekonomiden sorumlu bakanı Nureddin Nebati!

Bakan Nebati; “Eğer istesek enflasyonu düşürebilirdik” diyerek, enflasyonun rekordan rekora koşmasını bilerek ve isteyerek seyrettiklerini, hatta yükselmesi için teşvik ettiklerini itiraf etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise bir adım daha ileri giderek, “Bizde teknik olarak enflasyon yok. Fiili bir hayat pahalılığı var” diyerek, kendilerinin enflasyon, dolayısıyla enflasyona karşı mücadele sorunu olmadığını söylerken “ekonomist” olarak da iktisat bilimine “faiz”den sonra “enflasyon”un ne olduğu konusunda katkı yapmayı sürdürdü!

Demek ki, haftalardır iktidarın enflasyona karşı mücadele için yeni önlemler açıklayacağına dair her pazartesi günü haberler yapanlar ya kendi niyetlerinin haberini yapmış ya da onları da birileri işletiyormuş!

DOLARA MB FRENİ PATLADI; TÜİK’E DAHA ÇOK İŞ DÜŞECEK!

Evet iktidarın enflasyona karşı mücadele diye bir derdi yoktu ama enflasyonun toplumda infial uyandırmadan yükselmesi için dövizi kontrol altına tutmayı amaçlıyordu. Böylece enflasyonu zaman içinde düşürecekleri umudunu diri tutmak istiyorlardı. Bunun için de MB’ye “arka kapı”dan dolar satışı yaptırıyorlardı. Bu amaçla doları; 14, olmadı 15 TL’nin, o da olmadı 16 TL’nin altında tutmak için MB’nin “arka kapısı”ndan milyarlarca dolar satıldı. Ama artık MB’nin “arka kapı”dan satılacak dövizi de kalmamış olmalı ki “Doların TL karşısındaki fiyatının kontrollü olarak artırılması” özellikle pazartesi günü Erdoğan’ın açıklamalarından sonra geçersiz hale geldi. Dün öğle saatlerinde dolar 17.15, avro da 18.37’nin üstünde işlem görür hale gelmişti. Ki, artık dolarda 18 TL konuşuluyor.

İktidarın dövizi kontrol altında tutarak enflasyon artışını da yavaşlatmasının iyice zora girdiği görülmektedir. Ama, dolardaki MB freninin patlamasından sonra dövizdeki yükselişin seyrinin enflasyonu da tümüyle kontrolden çıkaracağı bir aşamaya doğru gidildiğini göstermektedir. Ki, bu durumda enflasyonun kontrol altında tutulduğunu göstermek için iktidarın elinde tek silah kalmıştır. O da TÜİK’in enflasyonu maniple ederek düşük göstermesidir! TÜİK’i yıllardan beri, yaptıklarını beğenmeyerek başkan ve başkan yardımcılarını değiştirerek baskı altına alma tutumunun, son aylarda daire başkanlarını ve bölge müdürlerini toptan görevden almaya kadar vardırılmasının nedeninin de TÜİK silahını daha etkili kullanma amaçlı olduğu anlaşılmaktadır.

Nitekim mayıs ayında TÜİK’in, ENAG ve İTO’nun hesaplarının yarısı olan yüzde 2.98 olarak belirlediği enflasyonu Nebati’nin, “Enflasyonun düşmeye başladığı”nın ifadesi olarak göstermesi bundan böyle TÜİK’e daha çok iş düşeceğini gösteriyor.

ERDOĞAN, HAYAT PAHALILIĞINA KARŞI BİR ÖNLEM AÇIKLAMADI

Haziran ayının başında elektrik ve doğal gaza yapılan zamlardan sonra önceki günü mazota 1.93 TL gibi bugüne kadar tek seferde yapılan rekor zam açıkça gösterdi ki; dolar, enerji, akaryakıt üstünden yükselen yeni zam dalgası önümüzdeki günlerde iğneden ipliğe yeni zamlar olarak yansıyacaktır.

Belki Erdoğan, “Bizde teknik olarak enflasyon yoktur, fiili hayat pahalılığı vardır” derken hayat pahalılığına karşı önlemler açıklasaydı “Bizde enflasyon yoktur” derken yaptığı enflasyon tarifiyle iktisat bilimine katkısını önemsemeyebilirdik! Ama, Erdoğan’ın açıklamasında hayat pahalılığına karşı da hiçbir önlem yoktu. Tersine Erdoğan, temmuz ayında yasal olarak zaten yapılması gereken memur ve emeklilere yapılacak zamları müjde olarak vermekle yetindi. Ki, temmuz ayında yapılacak bu zamların gerçek enflasyonun yarısı bile olmayan TÜİK enflasyonuyla sınırlı olacağı dikkate alındığında hayat pahalılığına karşı hissedilir bir azaltıcı etkisinin olması bile beklenmemektedir.

Ama burada diğer önemli bir şey de Erdoğan, uzun zamandır temmuz ayında gözden geçirilmesi istenen asgari ücreti ve dolayısıyla asgari ücretliyi az çok rahatlatacak bir “Ek zammın yapılması”na hiç değinmedi. Böylece temmuzda asgari ücrete bir zammın Erdoğan’ın gündeminde olmadığı da anlaşıldı!

SERMAYE MUHALEFETİNİN ENFLASYONA ÇÖZÜMÜ, BİZİ İKTİDAR YAPIN SİZİ KURTARALIM!

Artık açıkça anlaşılmaktadır ki iktidar dövizi de enflasyonu da bilerek ve isteyerek yükseltmektedir. Erdoğan ve Nebati bunu son günlerde açıkça itiraf ettiler. Bundan da rahatsız değiller. Nitekim ekonomiden sorumlu Bakan Nebati, daha birkaç gün önce “Sistemden dar gelirliler dışında herkes kazanıyor” diyerek bu memnuniyeti ifade etti.

Sermaye muhalefeti ise artık dayanılmaz hale gelen geçim sıkıntısı altında ezilen işçiye emekçiye; “Bir yıl sonraki seçimi bekle, bizi iktidara getir sizi enflasyondan yoksulluktan kurtaralım!” diyor.

Oysa emekçilerin ne bir yıl sonra yapılacak seçimi ne de vaadini gerçekleştirmesi çok şüpheli olan sermaye muhalefetinin iktidar olmasın beklemesi gerekiyor. Tersine emekçilerin taleplerini elde etmesini sağlayacak güç kendilerindedir. Bunun için gerekli olan da talepleri etrafında birleşerek harekete geçmektir.

Emek mücadelesinin her günkü deneyimleri ve tarihi bunu açıkça göstermektedir.

Yeter ki işçilerin ve emekçilerin ileri kesimleri, mücadeleci sendikalar ve sendikacılar ile her ad altındaki emek güçleri talepleri etrafında birleşerek harekete geçmek için üstlerine düşeni yapmak için adım atmaya başlasın!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa