09 Haziran 2022 04:30

Çarklar kimin için dönüyor?

Fotoğraf: AA

Paylaş

AKP’nin hafta sonu gerçekleşen kampında konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, “Enflasyonla birlikte büyümeyi tercih ettik. Yoksa enflasyonu düşürmek için çok sert tedbirler alabilirdik. Üretimi ve büyümeyi tercih ettik. Bu sistemden dar gelirliler hariç üretici firmalar, ihracatçılar kâr ediyorlar. Çarklar dönüyor” ifadelerini kullandı. Bakan Nebati bu sözleri ile uyguladıkları piyasa dostu politikalar sayesinde ülke nüfusunun büyük bölümü dışında küçük bir azınlığın hizmetinde olduklarını itiraf etmiş oldu.

Ekonomide yaşanan ve giderek ağırlaşan sorunlar nedeniyle kitlesel yoksulluk yaygınlaşmaya ve gelir eşitsizliği daha önce hiç olmadığı kadar derinleşmeye başladı. Halkın satın alma gücünün görülmemiş bir hızda azalması ve hayat pahalılığı nedeniyle çok zor günler geçiren, önemli bölümü yıllarca iktidar partisini destekleyen milyonlarca insan ekonomide kaynakların kimlere nasıl harcandığını, kendilerine sıranın neden bir türlü gelmediğini geç de olsa görmeye başladı. İktidarın ekonomi politikalarında sınıfsal tercihini kimlerden ya da hangi sınıftan yana yaptığını görmek için Bakan beyin son sözlerine bakmak yeterli.

TÜİK’in tartışmalı büyüme rakamları sonrasında iktidar medyasında koro halinde “Çarklar dönüyor” ifadesi yer alır. Oysa çarkların kimler için nasıl döndüğü sorusu sorulduğunda en zor koşullarda çarkların dişlileri arasına alın terini akıtan emekçilerin, dar gelirli milyonların değil, küçük bir azınlığın kazandığı görülüyor.

Bütçe başta olmak üzere, kamu kaynaklarının kullanımı üzerinde doğrudan söz sahibi olanlar, bilinçli bir tercih yaparak, yoksullaşan milyonların gelir kaybını telafi etmek ve hayat pahalılığını azaltmak için gereken adımları ısrarla atmıyorlar. Öyle ki iktidar, uzun süredir geçim mücadelesi veren, yeterince beslenemeyen, kirasını faturasını ödeyemeyen, boğazına kadar borca batmış milyonların isyanı karşısında üç maymunu oynamaya devam ediyor.

Patronların kâr ve kazançları artsın diye ekonominin bütün olanakları adeta seferber edilirken, büyük firmalar ve bankalar son yılların en yüksek kâr oranlarını açıklamaya başladılar. Yoksul emekçilerin ve emeklilerin ek zam başta olmak üzere, en temel ekonomik talepleri gündeme geldiğinde sadece ‘kredi ve konut müjdesi’ içeren paketler açıklanmasını iktidarın yaptığı sınıfsal tercihten ayrı değerlendirmek mümkün değil.

Gerek Erdoğan’ın ‘Teknik anlamda enflasyon değil, fiili bir hayat pahalılığı var’ şeklindeki beyin yakan sözleri, gerekse Bakan Nebati’nin ülke ekonomisinin gerçekleriyle hiç ilgisi olmayan açıklamalarına rağmen, geleceğe dair en küçük olumlu gelişme ihtimali bile yok. Ülke ekonomisini göz göre bu noktaya getirenlerin, giderek ağırlaşan ekonomik sorunlara çözüm üretmesini beklemek hiç gerçekçi değil.

Geçtiğimiz yıllarda toplumun çok küçük bir kesimi, TL’de yaşanan aşırı değer kayıplarına rağmen, iktidarın kamu kaynaklarını kullanarak verdiği doğrudan destekler ile kendini kurtarırken, milyonlarca emekçinin payına zam, vergi, işsizlik ve yoksulluk düştü. İktidarın ‘Yoksuldan alıp zengine vermeye’ dayanan ekonomi politikalarının ülkeyi getirdiği nokta ortada.

Ülke ekonomisi freni patlamış kamyon gibi yokuş aşağı giderken, ağır ekonomik sorunlara karşı mücadele eden milyonlarca emekçinin mevcut iktidarın sorunları çözeceğine olan inancının hızla tükendiği görülüyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa