Dağılma-2: Dincilerin-AKP'nin şuursuz materyalizmi
Fotoğraf: AA&Unsplash Kolaj: Evrensel
Bir şeyin özdeşi, öncülü, ardılı, kolaylaştırıcısı, zorlaştırıcısı, karşıtı nedir acaba?
İnsan tini/beyni kendi nöronlarına, tarihselliğine, hazır bulunmuşluğuna göre kısmen özerk bir dünya oluşturuyorsa fiziki dünya da insan iradesinden özerk bir şekilde kendi kendisine bir varlığa ve işleyişine mi sahip?
Hem kısmen farklı hem de kısmen zorunlu olarak birbirinin parçası, en azından insanın zorunlu parçası olan fizik dünya ile insanın çok basamaklı buluşması nasıl işliyor acaba?
Buna bir de insanın kendisinin de etkisiyle yarattığı kültür dünyasını, kurumları, iktisadi dünyayı, parayı pulu eklersek üç ana özne (fizik dünya, sosyopolitik ekonomik dünya, küçük küme veya birey olarak insan) arasındaki çok basamaklı bağıntılar/ilişkiler nasıl işliyor acaba?
Çok basamaklı çünkü;
- İnorganik elementler olmadan insan vücudu olamaz,
- Enerji ve inorganikler olmadan insan oksijen alamaz, yaşayamaz,
- Tüm ögeleri ile birlikte insan kendisinin de parçası olduğu bir dünyaya mecburdur, insanın yaşam alanı ve beslenmesi bu dünyayla birliktedir,
- İnsan duyum, algı ve bilinci bu dünya ile iç içedir,
- Tüm bunlarla birlikte insan vücudu kendi içinde en az 24 elementin bir bileşkesidir, bunların oluşturduğu bileşke başka bir vücutla birebir aynı değildir, kısmen özerktir,
- İnsan organları ve tabii ki beyni de kendi bileşkesiyle diğer hayvan ve bitki yapılarından az çok özerk kendine özgü bir örüntüler bütününe sahiptir,
- İnsan beyni, nöron ve vücut sistemi oluşturduğu bütün içinde az çok kendine özgü duygusal, duyuşsal, zihinsel fonksiyonlara sahiptir,
- İnsan veya bitki, eğilip bükülebilirliği ile biçimlenmekte ve eylemektedir; insanın bulunduğu şartlar, akrabalık bağı, bebeklik-çocukluğu ile birlikte “tarihsel/kültürel” deneyimleri az çok kendine özgü yarı özerk bir bileşke oluşturmakta, anlak ve akıl bu tarihselliği içinde işlemektedir, insan aynı zamanda sosyokültürel bir varlıktır, tarihsel/tinsel/oluşan bir varlıktır,
- İnsan bu nedenle hem nedensel hem potansiyeldir, tüm evren ve dünya da öyle, her bir grup/küme ve toplum da öyle,
- En zorlu soru;
A- İnsanın a) Biyofizyolojik ve bedensel gelişimi/olgunlaşması, b) Alıştırılması/alışkanlıkları, c) İnsanın erken sosyalizasyonu/eğitimi/talim terbiyesi, d) İnsanın hem biyolojisi, hem edindiği alışkanlık hem de bilgi ve değerler sistemi ile oluşturduğu bileşkesi ile
B- mevcut dış çevresi ve dünyası arasındaki etkilenişimin nasıl gerçekleştiğidir.
Aradaki bağ çok boyutludur: a) Doğrudan parçası olma bağıntısı, b) Karşılıklı iki fiziksel/bünyesel etki ve etkilenim olması, c) İnsan beyninin, psişiğinin ve anlağının da devreye girdiği hazır bulunmuşlukla duyumlama olması, d) İnsan değer ve alışkanlıklarının devreye girdiği hazır bulunmuşlukla algılama olması, e) İnsanın bilinçli aklının, bilgi ve bilincinin devreye girdiği hazır bulunmuşlukla tanımlama ve konum alma ilişkisi olması.
İnsanın aynı zamanda kendi ürünü olan iktisadi dünya ile, mal ve eşya dünyası ile ilişkisi nasıl acaba? Bu ilişki A- Çok genel olarak bir doğrudan “yarar/fayda” ilişkisi olabilir, örneğin hava almada, su içmede, yemek yemede olduğu gibi. Buğday toplar veya yetiştirir ve beslenmek için yeriz. B- “Meta” ilişkisi olabilir, yani ihtiyacın yerine değişim değerinin girdiği bir para/sermaye/nema ilişkisi.
Bu iki ana ilişki biçimi yukarıda sayılan çok boyutlulukları birlikte barındırmaktadır. Ancak insan olmanın en önemli kırılımı “bilinçli” eylemesidir.
Eğer bilgi ve bilinç olmazsa, analitik eleştirel düşünce olmazsa, “sağduyu/insan bilinci olmazsa” insanın vay haline. Böyle bir durumda “otomatlaşan” tavır devreye girer, otomatikleşmiş şekilde insan davranmaya başlar. Artık o insan bilinçli bir eylemde bulunmamakta, daha çok “davranmaktadır”, “mekanik bir insandır”, “kitle/sürü insanıdır”, her tür akıntıda “sürüklenmeye” hazır insandır.
Böyle bir durumda ya biyolojisine dönecektir ki çok etnosantrik yetişmişse veya kapitalizm altında bu da artık saf halde mümkün değildir, o halde geriye kalan diğer seçenek sürü nereye gidiyorsa o akıntıda sürüklenecektir.
Kapitalizmin, kiliseyle birlikte gelinen yer, AKP’nin toplumu getirdiği yer, dincilikle bilgiden de büyük oranda kopardığı yer, şuursuz bir materyalizmdir ki, şuur-bilinç yoksa “kişi” yoktur, şuur-bilinç yoksa sınıf veya toplum yoktur, şuur-bilinç yoksa şuurlu-bilinçli hareket yoktur.
Sizler ne görüyorsunuz? Tavuklar gibi darı peşinde bile değil, eşekler gibi arpa peşinde bile değil, çok daha kötü halde “meta” peşinde koşup savrulan veya çil yavrusu gibi dağılmış durumda bir sürü veya dünya görmüyor musunuz?
Dincilerin veya AKP’lilerin şuursuz metacılığı insanı, toplumu buraya getirdi maalesef Neokonzervatizmin dünyası böyle bir dünyaya sürükledi insanlığı maalesef.
İnsanlığa reçete yazmayalım ama asgari noktayı dillendirelim. Bilinçli eylem, bilinçli dayanışma, bilinçli dostluk böyle şuursuz materyalizmi ve şuursuz dinciliği, para peşinde sürüklenip metanın kirini yanlış yerde temizlemeye kalkan kapitalizmin dağıttığı metacılığı aşacaktır. Dincilerin önerdiği abdest insanın maddi kirlenmişliğini temizlemiyor maalesef, günahla kefareti örtüşmüyor maalesef. Aradaki doğru bağıntıyı kurmaya yarayacak destek noktası bilgidir, “kişi” olabilmek için bilinç gerek, bilgiyi dostça dikkate almak, dostluk gerek.
- AKP'nin eğitim ve bütçeleme anlayışı: Lime lime ayrıştırmanın, imam hatipleştirmenin, metalaştırmanın, peşkeş çekmenin binbir türü 15 Kasım 2024 04:43
- Cumhuriyetin 101. yılında rüya, yurttaşlık ve ana dillerinde eğitim meselesi 01 Kasım 2024 04:26
- Üniversite nedir? Araştırma ve bilgi nedir? Kariyer yapmaktan/ uzmanlık bilgisinden farkı nedir? 18 Ekim 2024 04:42
- Akademinin yeri ve değeri: 207 üniversite bir 'muhabir Rüya' eder mi? 11 Ekim 2024 04:43
- MEB istatistiklerinin gör dediği açlık, dayatma ve niteliksizlik 04 Ekim 2024 04:50
- Türk Psikologlar Derneğinin Türkiye Yüzyılı Maarif Modeline dair görüşü: Eğitim değil eğitimi ihlal modeli 27 Eylül 2024 04:42
- AKP ve MEB’in büyük mahareti: Bağnazlığı ve emek sömürüsünü sürdürmeye diplomalı çözüm 20 Eylül 2024 04:15
- Aileler çocuklarını MEB’den kurtarmaya çalışıyor: MEB eğitime, çocuklara, topluma zararlı hale mi geldi? 13 Eylül 2024 04:42
- Eğitimin sorunlarından öğretmenler ve müdür yardımcıları da mağdur 06 Eylül 2024 04:41
- Atamaların değeri değersizleştirilmesi üzerine 30 Ağustos 2024 04:44
- Tarihleri, çağları, problemleri karıştırmak: Ahilik de işletme de amaç ve işleyiş olarak okul değil 23 Ağustos 2024 04:46
- YKS, eğitim ve şehirler: Üniversitede resesyon, şehirde resesyon ve göç 16 Ağustos 2024 04:15