9 avroluk 'ulaşım devrimi'
Fotoğraf: Yücel Özdemir / Evrensel
Almanya 10 gündür küçük bir “ulaşım devrimi” yaşıyor.
Enflasyon ve hayat pahalılığı nedeniyle vatandaşların yükünü azaltma adına federal hükümet tarafından karar altına alınan “destek paketi” çerçevesinde şehir içi ve şehirler arası ulaşım için aylık 9 avroluk bilet uygulaması başlatıldı.
Buna göre hızlı trenler dışında bütün toplu taşıma araçlarında ve bütün kentlerde geçerli olmak üzere vatandaşlar her ay aldıkları 9 avroluk biletlerle seyahat edebilecekler. Sadece haziran, temmuz ve ağustos için geçerli olacak uygulama, doğal olarak en çok orta ve alt gelire sahip emekçileri memnun etti. Sadece şehir içi ulaşımdan yola çıkarsak bile bunun bir rahatlamaya yol açtığı açık. Örneğin Köln gibi büyük bir kentte sabahın erken saatinde toplu taşımayla işe giden bir kişinin aylık abone bileti 89.40 avro. Abone olmadan bileti alanlara maliyeti ise 109.70 avro. Bu da aylık 2 bin avro net maaşa sahip birisinin maaşının yüzde 5.5’ini şehir içi toplu taşımaya verdiği anlamına geliyor.
Şehir içi ulaşımın bu denli pahalı olduğu ülkede şehirler arası yolculuk ise emekçiler, özellikle gençler için adeta sıra dışı bir durum olabiliyor. Bu nedenle geçtiğimiz hafta sonu şehirler arası bölgesel trenler, uzun tatilin de etkisiyle, doldu taştı. Yoğunluğa bakınca halkın gerçekten ne denli ucuz bilete ihtiyaç duyduğu bir kez daha görüldü.
9 avroluk biletle ülkenin bir ucundan diğer ucuna gitmek mümkün. Bu vesileyle turistik bölge ve kentlere doğru akın doğal olarak daha fazla oldu. En çok da Kuzey Denizi’ndeki zenginlerin tatil adası Sylt basında yer aldı. Berlin’den beş aktarma ve yedi saatlik yolculuktan sonra adaya ulaşan yaklaşık 50 kadar punkçının görüntüleri medyada viral oldu. Ellerinde biralarıyla adada dolaşan punkçular ‘beklenenin’ aksine olay çıkarmadan Berlin’e geri döndüler.
Fazla aktarmalı, uzun ve bazen de zahmetli yolculuğa rağmen, 9 avroyla ülkeyi baştan başa dolaşma imkanına sahip olmanın kendisi bile “Bir ütopyanın gerçekleşmesi” olarak görülebilir. Öyle ya, yıllardır değişik vesilelerle gündeme getirilen ucuz ulaşım hakkı, sermaye partileri, basını ve hükümetleri tarafından “hayal” olarak tanımlanmıştı. Ne var ki, en azından bu üç aylık “deney” bile, bütçe ayrıldığında bunun hayal değil, mümkün olabileceğini gösterdi.
Bir kamu işletmesi olan Alman Demiryollarının (Deutsche Bahn), böylesi bir uygulamaya henüz hazır olmadığı ise on günlük sürede görüldü. Alt yapı ve personel yetersizliği kapasiteyi artırarak maliyeti düşürmeye uygun olmadığı için, normal biletler fahiş düzeyde. Hal böyle olunca şehirler arası tren yolculuğu artık lüks sayılıyor.
Sadece ilk hafta içinde 7 milyon yurttaşın 9 avroluk bileti satın alması ucuz, çevreye zarar vermeyen toplu taşamaya halkın büyük bir bölümünün ilgi gösterdiğini de ortaya koyuyor. Daha önce küresel ısınmaya karşı yapılan çevre eylemlerinde sık sık toplu taşımanın ücretsiz ya da oldukça ucuz olması gerektiği talep edilmişti.
İşbaşındaki koalisyon hükümetinin sözleşmesinde, 2030 yılına kadar demir yoluyla taşınan insan sayısının iki katına çıkarılacağı vadediliyor. Bunun olabilmesi için öncelikle fiyatların düşük ve alt yapının güçlü olması gerekiyor. Her iki şart bir anda yerine getirilmediği takdirde bugünden hedefe varmanın zor olacağı bugünden söylenebilir.
9 avro bilet uygulamasının devlete getirdiği ek maliyet 2.5 milyar avro. 100 milyar avronun bir kalemde “özel fon” adı altında askeri harcamalara ayrıldığı Almanya gibi Avrupa’nın en zengin ülkesinde bu miktar adeta devede kulak kalıyor. 2.5 milyar avroyla ülke genelinde toplu taşımanın 9 avroya düşürülürken, 100 milyar avronun eğitim, sağlık, konut, ulaşım... gibi alanlara ayrılması durumunda Almanya’nın “sosyal devlet” açısından bugünkünden çok daha ileride olacağı ortada.
Üstelik; ek bütçe ayrılmadan da, askeri harcamaların kısıtlanması, tekellerden ve milyonerlerden daha fazla vergi alınması yoluyla da halk için ucuz ve kaliteli toplu taşıma imkanı çok kolaylıkla yaratılabilir.
Almanya’daki “9 avroluk deney” aslında kapitalizm koşullarında yeterli bütçe ayrıldığında halkın ulaşım sorununun çözülebileceğini gösteriyor. Nitekim birçok Avrupa kentinde toplu taşıma ücretsiz hale de getirilmiş.
Ancak günümüzde, özellikle toplu taşımanın pek çok alanda özelleştirildiği ülkelerde, temel insan haklarından biri olan ulaşım, aşırı kâr ve rant getiren bir sektör haline gelmiştir.
“9 avroluk bilet deneyi”nden çıkarılacak ilk sonuç, bunun üç ay değil, sürekli olması için hükümete her alandan baskı yapmaktır. Silahlanmaya karşı verilen mücadele ile ucuz ulaşım, sağlık, eğitim, barınma hakkı talepleri arasında bağ kurulduğu takdirde kısa zamanda geniş kesimler arasında destek görebilir.
Bu hayat pahalılığına karşı birikmeye başlayan öfkenin bir kanalda buluşmasına da yol açabilir.
- Kiev'deki hesap Moskova'ya uyacak mı? 22 Kasım 2024 04:30
- Bir Almanya gerçeği: İşçilere yoksulluk, CEO’lara zenginlik 15 Kasım 2024 04:12
- Trump Pandora’nın kutusunu açtı, Avrupa panikte 08 Kasım 2024 12:17
- 5 maddede ABD seçimlerinin Avrupa’ya etkileri 03 Kasım 2024 04:30
- 'Ekonomi mucizesi' Almanya'ya ne oldu? 01 Kasım 2024 04:48
- Almanya Rusya’ya karşı karargah oluyor 25 Ekim 2024 04:17
- Almanya-Türkiye ilişkileri: Yeni bir başlangıç mı? 18 Ekim 2024 04:50
- Biden'ın ertelenen Almanya ziyareti ve Ukrayna senaryoları 11 Ekim 2024 04:19
- Savaş döngüsü, barış umudu 04 Ekim 2024 04:32
- BM’nin mecalsiz hali, çelişkiler ve savaş planları 27 Eylül 2024 06:08
- İsrail Batı’nın desteğiyle savaşı bölgeye yayıyor 21 Eylül 2024 05:51
- Almanya'nın Orta Asya hamlesi tutar mı? 20 Eylül 2024 04:09