11 Haziran 2022

Satranç oyuncusu

Satranç Oyuncusu ve Satranç filmlerinin afişleri.

DİĞER YAZILARI
Prestij 27 Temmuz 2024
Adalet 20 Temmuz 2024
Ayın karanlık yüzü 13 Temmuz 2024
Şampiyonun düşüşü 8 Haziran 2024
Kim bu Gukesh 27 Nisan 2024
Gordion Düğümü 20 Nisan 2024
YAZI ARŞİVİ

Bu yazıyı bir sinema eleştirmeni olarak değil, satranç delisi bir sinemasever olarak kaleme alıyorum. Satranç söz konusu olduğunda Queen’s Gambit adlı efsanevi Netflix dizisinin bu alanda çıtayı çok yüksek bir yere koyması, izlediğim her satranç yapımında hafif bir burukluk yaratıyor maalesef.

Bu hafta iki satranç filmini izlemeye karar verip ekran başı hazırlıklarımı yaptım. Stefan Zweig’ın “Satranç” adlı romanından uyarlanan, 2021 yapımı orijinal adı “Schachnovelle” (Satranç) olan filmle başlamanın iyi bir tercih olacağını düşündüm. Yaklaşık otuz yıl önce okuduğum romanı, filmden önce tekrar okumak istesem de satranç aşığı olmama rağmen elim kitaba gitmedi. Çünkü filmi kitaptan bağımsız değerlendirmem gerektiğini düşünüyordum. Yönetmen Philipp Stölzl imzalı filmde, Alman Oyuncu Oliver Masucci’nin canlandırdığı Dr. Bartok karakteri Naziler tarafından esir alınmış ve sorgulanması için bir otel odasına kapatılmıştır. En büyük işkencenin yalnızlık olduğu fikrinden yola çıkarak Dr. Bartok odasında yalnız bırakılmış, insan yüzü görmemenin etkisiyle çıldırma noktasına gelmiştir. Tam bu noktada ele geçirdiği kitabın bir satranç kitabı olmasıyla hayal kırıklığı yaşamasına rağmen, hayata tutunabilmek için kitabı defalarca okumuş ve adeta bir ustaya dönüşmüştür. Katı bir gerçekçi olduğum için bu noktada bir es vermem gerekiyor sanırım. Tek bir kitabı harfi harfine ezberlemiş dahi olsanız satranç ustası olamazsınız, bu yanılgıya düşmenizi istemem. Zaten Zweig’ın romanında ve bu filmde, satranç sayesinde aklını korumaya çalışan Dr. Bartok’un bunu başaramıyor oluşu savaşın ve işkencenin insanda bıraktığı tahribatın gücünü acımasız bir gerçeklikle gösteriyor. Serbest kalan Dr. Bartok’un Buenos Aires’e giden yolcu gemisinde Dünya Satranç Şampiyonu Mirko Czentovic ile oynaması filmin can alıcı sahnesi olarak ortaya çıkıyor. Czentovic karakteri satrançtan başka hiçbir şeye kafası çalışmayan, asosyal bir idiot olarak sinema tarihindeki deli-dahi satranççı tiplemesinin ilk örneği olarak karşımıza çıkıyor. Karanlık, yalnızlık, işkence temalarını yoğun bir şekilde kullanan yönetmen, adeta klostrofobik bir ortam yaratmış ama bu yoğunluk seyirciyi boğuyor. Açıkçası Oliver Masucci’nin harika oyunculuğu olmasa uyuyakalabilirdim. Kasvet seven bir sinema izleyicisi iseniz bu filmden çok keyif alabilirsiniz, değilseniz gidip Zweig’ın “Satranç” adlı harika romanını okuyun. Şahsen ben izlediğim şeyi unutmak için öyle yapacağım.

Gelelim yazının başlığına konu olan “Satranç Oyuncusu” adlı filme. 2017 İspanya yapımı film, “Schachnovelle”den sonra uyanmama neden oldu diyebilirim. 1934 yılında İspanya Şampiyonu Diego Padilla karakteri daha sonra aşık olduğu Fransız Gazeteci Marianne Latour ile evlenir. Eşinin isteği üzerine Fransa’ya yerleşir ve bir kızları olur. Nazilerin Fransa’yı işgalinin ardından Diego casus olduğu gerekçesiyle hapse atılır. Diego’nun hücresindeki mahkumların isimleri üçer beşer okunur ve bahçeye çıkarılarak kurşuna dizilirler. Bir gün Diego’nun da adı okunur, eşine Diego’nun Almanlar tarafından kurşuna dizildiği haberi verilir. Fakat Diego aslında satrançsever Nazi komutanı tarafından satranç oynaması için çağrılmıştır. Hayatta kalmak için ne yapacağını bilemez haldedir. Oyunu kazanmalı mı, yoksa kaybetmeli midir? Komutan oyunu kaybedeceğini düşünerek oyunu terk ettiğinde, Diego komutanın henüz kaybetmediğini gösterir. Bu sahne gerçek Dünya Şampiyonu Alekhine’nin Alman generallerle yaptığı simultane gösterisindeki “Asla vazgeçme” temalı tarihsel olaydan alıntılanmıştır. Konuyu merak edenler “Asla vazgeçme” başlıklı yazımı okuyabilirler. Nazi komutanı, Diego’yu kendisine satranç öğretmesi karşılığında hayatta tutar ve ailesine mektup yazmasına izin verir. Nazilerin Fransa’dan çekilmesiyle birlikte komutan tarafından serbest bırakılan Diego mektupların ailesine asla ulaşmadığını dramatik bir şekilde öğrenir. Başarılı oyunculuklarla birleşen filmin gerçekçiliği ve dokusu izlediğiniz süre boyunca sizi diri tutacak başarılı bir yapım ortaya çıkarmış. Satranç sevin ya da sevmeyin, bu filmi seveceksiniz.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

101 milyarlık gasp

101 milyarlık gasp

Enflasyonla mücadele adı altında uygulanan Erdoğan-Şimşek programı, enflasyonu düşürmüyor ama ücret ve maaşları acımasızca ezmeye devam ediyor. DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı. “Enflasyonun nedeni ücret zamları” yalanının foyası da açığa çıktı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı.

Evrensel'i Takip Et