Altılı masanın -eksik- seçim güvenliği algısı
Altılı masanın seçim güvenliği toplantısı (Fotoğraf: DHA)
Altılı muhalefetin oluşturduğu ‘Seçim Güvenliği Komisyonu,’ ‘seçim güvenliği raporu'nu bir basın toplantısıyla kamuoyuna sundu. Dört başlık altında ve 24 maddede toplanan metinde, seçim öncesi, seçim günü ve seçim sonrasında yapılacak çalışmalar detaylandırıldı. ‘Seçim Güvenliği Komisyonunun son bir ayda yaptığı altı toplantıdan süzülen yol haritasında, partiler arası dayanışmanın her aşamada devam ettirileceği vurgulandı.
Açıklanan ortak çalışma planı, ilk anda her şeyin öngörüldüğü ve gerekli tedbirlerin alınacağı gibi bir izlenim uyandırıyor. Ancak, basın toplantısının ‘soru-cevap’ bölümünde “Islak imzalar seçimin tapusudur” denilerek, elektrik kesintisi halinde sayımın durdurulacağı belirtilerek, seçimi tartışmalı hale getirmek isteyen SADAT veya başka yapılara yönelik “Ayaklarını denk alsınlar, Türkiye onların cirit atacağı bir ülke değil, burası muz cumhuriyeti değil” vurgusu yapılarak güven verilmeye özel bir çaba gösterildiyse de akıllardaki pek çok soru için tatmin edici cevaplar alınamadı. Altılı Masanın seçim döngüsünün tüm aşamalarına sahip çıkma iddiası ile ürettiği metin, seçime ilişkin yasa-yönetmelik ihlallerine, hile ve usulsüzlüklere yoğunlaşmış olsa da, seçim güvenliğinin emniyet ve asayiş boyutuna yeterince değinmediği görüldü. Şiddet, tehdit ve her türden baskıdan arınmış bir seçim güvenliğine ilişkin kaygıların giderilmesine özen gösterilmediği ortaya çıktı.
* * *
Mahmood Mamdani’nin Afrika’da despotizmlerin işleyiş mekanizmasını, yalnızca ulusal düzeydeki merkezi siyasete bakılarak çözümlemenin mümkün olmadığını anlattığı kitabı, diğer kıtalardaki baskıcı rejimlerin anlaşılması açısından da önemli bir çalışmadır. Mamdani, siyasal baskı mekanizmasının analizi için yalnızca büyük kentlerin siyasal dinamiklerine değil, yerel iktidar odaklarının despotik merkez ile kurduğu ilişkiye ve merkezin yerel sorunları kendi gücünü artırmak için nasıl istismar ettiğine de dikkatle bakılması gerektiğinin altını çizer.
Türkiye’de bölgeler arası farklar dikkate alındığında, her bölgede birbirinden farklı önlem ve hazırlık setleri gerektiren bir seçim süreci yaşanacağı açıkça görülmektedir. Coğrafi, tarihsel, ekonomik, sosyolojik ve kültürel farklara dayanan ayrımlar ve bürokratik uygulama çeşitlilikleri karşısında, Altılı Masa tarafından üretilen raporun teknik detaylarla sınırlı içeriği ve kuş bakışı ölçeğinin yetersiz kaldığı ortadadır.
Raporda adres kayıt sistemine kayıtlı olmayanların belirsiz durumuna ilişkin önlem düşünülmesi, pandemi nedeniyle izinli sayılan hükümlüler ile kısıtlı ve silah altında olanların oy kullanma sürecinin takibi, konut satışı ve bankaya döviz yatırılması gibi yöntemlerle T.C. yurttaşı olanların il-ilçe-mahalle bazındaki dağılımının dikkatle inceleneceğinin açıklanması ve anormal sayıda seçmen kaydı görünen hanelerin izleneceğinin belirtilmesi gibi olumlu noktalar olsa da, raporun aydınlatamadığı noktalar mevcut olup, sorulara verilmiş hamasi cevaplar seçim güvenliğine ilişkin kaygıları ortadan kaldırmaya yetmemektedir.
Hiç olmazsa raporun başlangıç bölümünde coğrafi ölçek farkından kaynaklanacak sorunlara ilişkin bir farkındalık hissinin verilememesi, Kürt coğrafyasındaki baskı ve özel koşulların yoğun bir hazırlık gerektirdiğinin vurgulanmaması büyük bir eksiklik olmuştur.
Altılı Masanın emniyet ve asayiş konularında kaçak güreşme tercihinin seçim sürecine ilişkin önemli bir eksiklik olması yanında, bu durum partilerin HDP ve Kürtlerle ilişkisini sağlıklı bir zemine oturtması açısından kaçan bir fırsata da karşılık gelmiştir. Oysa adil seçim özleminden kaynaklanan bu haklı ve meşru kaygı üzerinden Kürt meselesine dair pozitif bir iletişim köprüsü kurulup, ortak bir yaşam ve gelecek için bir arada olunduğu mesajı verilebilirdi. Seçim güvenliğinin meşru şemsiyesi altında bu rapordan başlayarak yeni iş birliği olasılıklarına açık kapı bırakılabilirdi.
* * *
Yasa ve yönetmeliklerle çerçevesi çizilmiş seçim sistemlerinin, somut seçim uygulamalarının doğruluğunu garanti etmediği geniş kesimlerce kabul edilen bir gerçeklik. Bu bağlamda alınacak seçim güvenliği önlemlerinin yalnızca yazılı çerçeve ile sınırlı kalmayıp sokağın nabzına kulak vermesi ve türlü olasılıklara hazırlıklı olacak kapasiteyi göstermesi gerekiyor. Erdoğan rejiminin siyasal alanı giderek daha da daraltacağı gözlenen bir dönemde seçim güvenliği politikalarının da “güvenlik ve devletin bekası” manevralarına uygun hale getirilmesi bir zorunluluk. ‘Adil seçim’ ile iktidar değişikliği öngörülüyorsa, öncelikle her seçmenin sandığa gitmekten çekinmeyeceği, sandığa attığı ‘oy’un değerlendirileceğinden kuşku duymayacağı bir ‘seçim ortamı’nın oluşturulması gerekiyor.
* Mamdani, M. 1996. Citizen and Subject. Princeton: Princeton University Press.
- Ahmet Özer'in tutuklanması ve Kolombiya barış sürecinden dersler 03 Kasım 2024 04:32
- Fethullah Gülen'den sonra... 27 Ekim 2024 04:02
- ‘Çözüm’ü küçük çıkarlar için heder etmek 20 Ekim 2024 04:47
- ‘İç cephe’ çağrılarını 10 Ekim 2015’te yitirdiklerimizin fotoğraflarına bakarak düşünmek 13 Ekim 2024 04:47
- İsrail devleti terörü neleri örtüyor? 06 Ekim 2024 04:32
- Sağda birlik arayışları ve Kürtler 29 Eylül 2024 04:45
- Günay Kubilay'dan "Bir Kumpas Davasının Anatomisi" 22 Eylül 2024 04:00
- Narin… 15 Eylül 2024 04:51
- Reşit Kibar "Ne" için öldürüldü? 08 Eylül 2024 04:04
- ‘Barış’ emekçinin hayatına nasıl dokunur? 01 Eylül 2024 04:10
- ‘Kolektif Şiddet Siyaseti’ 25 Ağustos 2024 05:07
- Filistin kimin ‘dava’sı? Filistin kimin ‘dava’sı olmalı? 18 Ağustos 2024 04:50