Devlet, vatandaşlarını gözetler mi hiç?

Internet, kitleleri gözetlemekten çeşitli şekillerde çıkar elde edenler için bulunmaz nimet. Çevrimiçi olarak gerçekleştirdiğimiz her faaliyet mali ya da politik açıdan kâra çevrilebilecek bir veri üretiyor. Google’ın ya da Facebook’un ya da Twitter’ın size sunduğu reklamları bir an için gözünüzün önüne getirin. Aramalarınız ve gezinmelerinizle doğrudan bağlantısını kolayca kurabileceğiniz bu reklamlar buz dağının sadece görünen yüzü. Biraz suyun altına doğru dalıp da buz dağına bakmayı başardığımız durumlarda karşımıza verilerimizi çeşitli şekillerde toplayıp el altından pazarlayan uygulama ve siteler çıkıyor.

Daha da derinlere dalıp gözetim buz dağının diplerine inmeden önce verilerimizin bu şekilde pazarlanmasındaki tehlikeyi öngöremeyenler için bir örnek ile devam edelim. ABD’de kürtaj hakkını garanti altına alan 1973 tarihli Roe vs. Wade kararının kaldırılması olasılığı ile başlayan tartışmanın bir ucu regl takip uygulamalarına geldi. Çünkü Roe vs. Wade kararının iptali sonrasında kürtajın yasa dışı ilan edildiği eyaletlerde bu uygulamaların verileri kürtaj yaptıran kadınları tespit edip yargılamak için kullanılabilirdi. Bu olasılık size “paranoya” gibi mi geldi? Motherboard ekibi mayıs ayı başında kürtaj kliniklerini ziyaret eden çok sayıda kişinin verilerinin 160 dolara satın alınabildiğini ortaya çıkarttı. Üstelik öyle birkaç uygulamadan da bahsetmiyoruz. 2019 tarihli bir çalışmaya göre Android mağazasındaki popüler 24 sağlık uygulamasından 19’u kullanıcı verilerini başkaları ile paylaşıyor. Özetle uygulama mağazasının arka odasına geçtiğimizde gizli bir veri pazarı çıkıyor karşımıza.

Daha derinleri bütünüyle görmek zor olsa da gün yüzüne çıkan çeşitli vakalar yeterince fikir veriyor. Cambridge Analytica ile bu verilerin seçimleri yönlendirmek için nasıl kullanıldığını öğrendik. Snowden belgeleri sayesinde ABD, İngiltere, Kanada ve Avustralya’nın tüm dünyayı nasıl gözlediğini gördük. Buz dağının bildiğimiz kısmının en altlarında devlet gözetimi olarak anabileceğimiz kısımda yer alan PRISM, ECHELON ve STELLARWINDS gibi sistemlerin her biri verilerimiz konusunda devletlere ne kadar güvenebileceğimizin de kanıtıydı.

Bu kadar eski vakayı boş yere hatırlatmıyorum. Birkaç gün önce CHP Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel, Türkiye’de yürütülmeye çalışılan benzer bir sisteme dair çeşitli iddialarda bulundu. Adıgüzel’in iddialarına göre BTK, gizli ibareli bir yazı ile ülkedeki tüm Internet servis sağlayıcılardan tüm kullanıcılarının gezinti verilerini; kimlik, adres, meslek vb. 80 ayrı başlıkta veri ile birlikte detaylı bir şekilde saat başı göndermelerini talep etti. Adıgüzel’in iddiaları doğru ise; talep edilen veri miktar ve sıklığı, izlenen kişinin kendine dair bilgisinden daha detaylı bir profil oluşturabilecek nitelik ve nicelikte. Üstelik yine iddiaya göre bu veri toplama yaygın ve kitlesel olarak yapılıyor. Merkezinde BTK’nin oturduğu devasa bir dijital gözetleme kulesi…

Devletin kendi kanunlarını da çiğneyerek kendi vatandaşlarını kitlesel bir biçimde izlemeye-dinlemeye alması dünyanın neresine giderseniz gidin hafife alınacak bir olgu değildir. Dolayısıyla bu iddiaların en kısa zamanda aydınlatılması gerekir. Bunun başarılması ise eldeki belgelerin sadece ucunu, kenarını göstererek değil bilgileri, belgeleri olanca açıklığıyla kamuoyu ile paylaşarak ve kamuoyunun gözetime karşı birlikte mücadelesi ile mümkün olabilir. Bireysel dijital tedbirler elbette önemsiz değildir ancak yaygın ve kitlesel gözetim yenilecekse yaygın ve kitlesel bir mücadele ile yenilir.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Metal tokat

Metal tokat

Renault işçileri, yaşadıkları sorunlar karşısında patronların yanında duran şube yönetimine karşı harekete geçti: Delege sayısının 3 katı aday çıktı, seçimlere katılım rekoru kırıldı, şubenin belirlediği adaylar geride kaldı. 200 bin metal işçisini ilgilendiren MESS grup sözleşmesi öncesi Metal Fırtına’nın amiral gemisi Renault’da yapılan seçimler sendikal bürokrasiye tokat oldu.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
12 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et