Oyun öyle bozulmaz böyle bozulur!
Arşiv | Fotoğraf: AA
Irak’ın ve hatta muhtemelen bütün Arap dünyasının en ilginç siyasi isimlerinden biri Iraklı Şii Lider Mukteda Es Sadr. Ezber bozan çıkışları, bilindik siyasi kalıpların ötesinde ters köşe adımları ile öne çıkan bir isim. Bu nedenle, kılcal damarlarına kadar mezhepçiliğe batmış Irak’ta hem Sünnilerden hem de komünistlerden destek alabilen tek isim.
Es Sadr’ın bu noktaya nasıl geldiğine geçmeden önce son hamlesini aktarmak istiyorum.
Yine Irak’ta ve genel olarak Orta Doğu’da pek örneğine denk gelmediğimiz bir adım atarak Sadr blokundan seçilen 73 milletvekili ile birlikte Irak Parlamentosundan istifa etti. Normalde bölgemizde siyasetçilerimiz o koltuklardan ne pahasına olursa olsun kalkmamakla bilinir.
Sadr’ın bu hamlesi Irak içinde resmen deprem etkisi yarattı. Sadr kısaca, “Madem hükümet kurdurmuyorsunuz, olmadık ayak oyunları oyun bozmaya dayalı strateji yürütüyorsunuz. O zaman ben de oyun bozma stratejinizi bozarım. Hadi bakalım, şimdi ne yapacaksınız?” demiş oldu.
Elbette Sadr birkaç günde böylesi radikal bir hamle yapacak noktaya gelmedi ve her ne kadar hamlesi deprem etkisi, rakiplerinde şok etkisi yaratsa da kimse “Sadr öyle şey yapmaz” diyemiyor.
Mukteda Es Sadr, Irak’ın ve genel olarak Şii dünyanın önde gelen ailelerinden birine mensup. Babası 1990’ların sonunda Saddam Hüseyin tarafından öldürüldükten sonra onun yerine geçti. İlk babasının yerini doldurmaya çalıştığı dönemlerde genç ve tecrübesiz olmakla, Sadr ailesinin on yıllardır devam eden nüfuzunu tüketmekle suçlanmıştı. Ancak Es Sadr, yalpaladığı bir dönem olmakla birlikte bu suçlamaları haksız çıkarmış gibi görünüyor.
Es Sadr, babası ve yakınlarının bir kısmı Saddam döneminin kurbanlarından olsa da ABD’nin Irak’ı işgaline karşı çıkan ilk isimlerden biri oldu. Yine, ABD ile silahlı mücadele amacıyla Şii milis gruplar kuran ve bu grupları Mehdi Ordusu adı altında birleştiren ilk isimdi.
Bu nedenle ABD, Es Sadr’ı ve Mehdi Ordusunu uzun bir süre hedef tahtasında tuttu-hâlâ tutuyor- ve Sadr’ın ölü ya da diri ele geçirilmesi için operasyonlar da yaptı. Birçok suikast girişimine rağmen Irak’ı hiç terk etmeyen isimlerden biri oldu.
Ancak aynı dönem yani ABD’nin Irak işgalinin sert ve kanlı bir şekilde devam ettiği yıllarda Es Sadr ile diğer Şii grupların da arası açılmaya başladı. Mesela, Türkiye kamuoyunun yakından bildiği isimlerden biri olan Eski Başbakan Nuri El Maliki ile. El Maliki hâlâ “Şiilerin ezildiği Saddam döneminden intikam alır gibi Şiilerin öncelikli olduğu bir anlayışla hareket etti. Bu durum, mezhep çekişmesini derinleştirdi ve farklı sosyoekonomik sebeplerle birlikte köklenen IŞİD gibi örgütlerin yükselişinin önünü açtı” gibi çok sert suçlamalarda adı geçen isimlerden biri.
Yine El Maliki, Irak’ı İran’ın nüfuzuna açan isimlerden biri olmakla da suçlanıyor.
Es Sadr ise, hem Amerika’ya hem de İran’a karşı çıkışları ile ‘düşman cepheleri’ çoğaltmış oldu. Mesela Es Sadr’ın “ABD askerleri Irak’tan çekilmeli ama Irak’ı İran’ın insafına da bırakmayız” mealindeki açıklamaları ülke içinde çok getiren söylemleri arasında.
Mehdi Ordusu ile IŞİD’e karşı mücadelede de yer alan Es Sadr, örgütün çökertilmesinin ardından kendisine bağlı silahlı milisleri büyük ölçüde dağıttığını duyurdu.
Irak, 2017 yılından itibaren sık sık bazen yüz binlerce insanın katıldığı gösterilere sahne oldu. Sokağa inen insanların temel söylemleri mezhepçi yönetim anlayışının terk edilmesi, yolsuzlukla etkili mücadele ve kötü yönetimin sona erdirilmesi oldu.
Es Sadr, konuşmalarında sık sık bu söylemlere yer verdi, zaman zaman göstericileri desteklediğini açıkça söyledi.
Özellikle Irak sahasında hem ABD hem İran nüfuz savaşlarına karşı olduğu, yolsuzluğun mezhepler üstü bir soruna dönüştüğü, mezhepçiliğin ülkedeki durumu daha da kötüleştirdiği gibi söylemleri Es Sadr’a küçümsenemeyecek bir sokak gücü sağladı. Geçtiğimiz yıllarda tek çağrıyla on binlerce insanı sokağa indirdiği gelişmeler var.
Ayrıca Es Sadr, 2018 yılındaki seçimlerde uzun süredir çekiştiği Şii siyasi hareketlere zeytin dalı uzatıp birleşmeye çalışmak yerine çarpıcı bir adım attı. Mezhepçi ajandası olmayan Sünniler, mezhepçi siyasette zaten yerleri olmayan komünistler ve laiklerle birlikte seçime girdi. Es Sadr’ı sadece muhalif söylemlerle sokaklarda etkili bir isim olmakla kalmayıp siyasette de ana aktörlerden biri haline getiren süreç de o zaman başladı.
Yaklaşık 8 ay önce yapılan parlamento seçimlerinde dikkat çekici bir başarı kazanarak 329 sandalyenin 73’ünü kazandı.
Şimdi, “329’un 73’ü başarı mı?” diyebilirsiniz. Irak gibi bin parçalı bir siyasi hayatın olduğu bir coğrafyada başarı!
Ancak İran destekli Şii hareketler, Körfez destekli Sünni partiler, neye muhalif olduğu belli olmayan gruplar derken 8 aydır hükümet kurulamadı. Bu süreçte Es Sadr bloku Sünnilerden çok İran destekli Şii grupların markajındaydı.
Sonuçta yılın ortası geldiği halde hâlâ devlet bütçesi bile onaylanamadı, kamu kurumları felç durumda, kuraklık, işsizlik derken petrolünden bir tek kendisi fayda görmeyen bıkmış Irak halkının omuzlarındaki yük de arttıkça arttı.
Seçim öncesinde ve sonrasında ‘Ana yurdu kurtarmak’ sloganını sık sık kullanan Es Sadr ve bloku nihayetinde hükümet kurma çalışmaları akla hayale gelmez ayak oyunları ile sürekli çöken süreçten çekildiğini duyurdu.
Şimdi Irak basınında ağırlıklı olarak bu hamlenin olası etkileri konuşuluyor. Görünen o ki, Sadr grubundan boşalan 73 koltuk parlamentodaki diğer gruplar arasında paylaştırılacak. Kimisi Sadr’ı pes etmekle suçluyor, kimisi şov yapıyor diyor. Ancak diğer taraftan Irak içinde sokakların kaynadığına ve Sadr’ın bu hamle ile sokaklar üzerindeki nüfuzunun daha da artabileceğine vurgu yapılıyor.
Ancak burası Orta Doğu ve Irak’ta yüz binlerce insan gösteriyle, protestoyla bir şey olmayacağını düşünüyor epeydir. Bu nedenle son seçimlere katılım oranı yüzde 40’a kadar düştü. Sadr’ın bundan sonra ne yapacağı da belirsiz. Sokaklara mı çağrı yapacak, kenardan siyasi arenanın iyice sıkışmasını mı izleyecek; bilinmez. Kaldı ki, sokaklara çağrı yapsa bile karşılık bulur mu o da belirsiz ancak her halükarda Es Sadr, bütün siyasi hareketlerin ayaklarının dibine pimi çekilmiş bir bomba bıraktı. Sadece muhalefette kalması bile kitlesinin çeşitliliği ve büyüklüğü düşünüldüğünde meclisteki siyasi hareketler açısından tedirgin edici.
Bekleyelim görelim!
- Her şeye rağmen ateşkes sağlandı! 28 Kasım 2024 06:30
- Trump başkan ama gözler Putin'de 21 Kasım 2024 05:00
- Enkaz altında Ali'nin yarım bacağı! 15 Kasım 2024 04:44
- Trump'ı değil Lazzarini'yi dinleyin! 08 Kasım 2024 12:17
- Lübnan Şiileri ve Türkiye’nin Kürt açılımı! 24 Ekim 2024 04:42
- 7 Ekim ve bölgenin yeniden dizaynı! 17 Ekim 2024 05:45
- Lübnan için kıyamet vakti! 10 Ekim 2024 04:59
- Bölge kaynıyor: Savaş içinde savaş! 03 Ekim 2024 04:55
- Lübnan savaşın eşiğinde! 26 Eylül 2024 04:27
- Barış ümitleri de patladı 19 Eylül 2024 04:39
- Her şey Gazze'ye bağlı! 12 Eylül 2024 05:56
- İsrail neden Batı Şeria'ya saldırıyor? 05 Eylül 2024 05:27