Sennur Sezer ve fotoğraf

Fotoğraf: Evrensel
“Fotoğraf; faşizme giden yolun ustura ağzında duran bir silahtır”
Sennur Sezer
Sennur ablayı, 12 Haziran’da DİSK Gıda İş’in düzenlediği ödül törenine ev sahipliği yapan Avcılar Belediyesi Barış Manço Kültür Merkezinde andık. Anmayla ilgili haberleri okumuşsunuzdur. Okuyamayanlar için Eylem Nazlıer arkadaşımız yaptığı haberi okumalarını öneririm.
Ben bu yazıda Sennur ablanın diğer sanat dalları ile olan ilişkisinden bir parça bahsetmek istiyorum. Sennur ablayı, şair ve yazar olarak biliriz. Fakat o sanatın her alanıyla ilgiliydi. Onun, birikimlerini yazıyla ifade etmenin yanında, görsel sanatların önemini de her fırsatta dile getirdiğini hatırlarım. Fotoğraf, resim, karikatür ve sinema… Hayat TV’de Maksat Muhabbet programında konuğu olmuş bol bol muhabbet etmiştik.
‘AYDIN VE SANATÇILAR İŞÇİ SINIFININ YANINDA DEĞİL,
İÇİNDE OLMALILAR’
Sennur Sezer aynı zamanda eksikliği çok duyulan bir alan olan eleştirmenliğin duayenlerindendi. Yalnızca edebiyat değil, diğer sanat dallarında ve sanatçılarla ilgili eleştirileri önemlidir. Resim ve fotoğrafla ilgili eleştirileri, değerlendirmeleri bence gün yüzüne çıkarılıp gençlere yeniden sunulabilir. Hiç unutmuyorum Costa Gavras’ın “Ölümsüz (Z)” filmini anlatışını. 12 Eylül’lü günlerde Onat Kutlar ve bir grup aydınla evin perdelerini sıkıca kapatıp izlediklerini söylemişti. Foto Muhabiri Ali Öz’ün fotoğraflarını yorumlamış, Ressam Rasin’in resimlerine eleştiriler yazmıştı.
Sanat siyaset meselelerinde bitmek bilmez muhabbetlerimiz hâlâ sıcaklığını korur. Açtığımız bir fotoğraf sergisinde izlenimlerini şöyle açıklamıştı; “Fotoğraf, faşizme giden yolun ustura ağzında duran bir silahtır.” Sonrasında işçi sınıfı ile aydın ve sanatçıların ilişkisini tartıştığımızda şöyle özetlemişti: “Aydın ve sanatçılar işçi sınıfının yanında değil, içinde olmalılar.”
Evet anekdotlar çok. Bugün hâlâ tartışılan aydın ve sanatçı sorumluluğunu hayat arkadaşı ve yoldaşı Adnan Özyalçıner’le birlikte yalnızca konuşan ve yazan değil, aynı zamanda pratikte uygulayan, gösteren bir büyük insandı. Sennur abla Evrensel gazetesinde yazar, şair ve muhabirdi. Hayat TV’de program yapan ve Evrensel Kültür dergisinde meselelerin sanatla ilişlerini yazan, panelden panele koştururken bir yandan da mitingden mitinge katılan, partili ve örgütlü aydın ve sanatçı olunabileceğini gösteren, Emek Partisinin sıra neferi bir büyük insandı. En son Gezi direnişlerinde Adnan abi ve bir grup sanatçı arkadaşıyla Gezi kütüphanesine ellerinde poşetlerle kitap taşıdıklarını hatırlıyorum. Yazılacak söylenecek çok şey var ama ben son olarak bundan sonra neler yapılabileceğine ilişkin önerilerimi buradan ilgililere ulaştırayım.
SESLİ OLARAK DÜŞÜNCELERİM
DİSK Gıda İş büyük bir özveri ile her yıl “Sennur Sezer Emek-Direniş Şiir ve Öykü Ödülleri” düzenliyor. Bu bence yeterli değil. Resim, fotoğraf ve kısa film/video alanlarında da etkinlik yapılmalı. Ödül törenlerinde bu resim ve fotoğrafların sergileri açılmalı. Evet sendikanın olanakları ortada. Daha kolektif katılımcı kurumlar eklenebilir. Örneğin Avcılar Belediye Başkanı Turan Hançerli açılışta çok güzel şeyler söyledi. Mesela görsel sanatlarla ilgili bölümü üstlenebilir. Ya da konuya duyarlı başkaca kurumlarla ortak çalışmalar geliştirilebilir. Ayrıca fotoğraf alanındaki hazırlık ve çalışmalara seve seve yardımcı olabilirim.
Hatta bir vakıf olmalı diye düşünüyorum. Sennur ablanın sağlığında hazırladığım “İzler ve Sözler” yorumlu fotoğraflar sergim olmuştu. Hiç unutmuyorum. 50 kadar fotoğrafı bastırmış, Merter’deki evlerine gitmiştim çay, kahve içerek tek tek imzalatmıştım. O sergiye gelmiş düşüncelerini paylaşmıştı. Sonrasında gazetede fotoğraflarıma yaptığı yorumları da ekleyerek bir albümlük fotoğraf sergisi ortaya çıkmıştı. Bu çalışmayı da böyle bir vakıf kurulursa seve seve vermek isterim.
Not olarak eklemek isterim ki sergi şu sıralar Avcılar Belediyesi Barış Manço Kültür Merkezinde sergilenmeye devam ediyor. Yolu düşenler izleyebilir.
Sennur abla iyi ki seni tanıdık, sevgiyle…
Evrensel'i Takip Et