19 Haziran 2022 04:49

Evrimsel ilişkiler kara ölümün kaynağının Orta Asya olduğunu ortaya çıkardı

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Kara ölüm (Kara veba, black death, bubonic plague) 1346-1353 yılları arasında Avrupa’yı kasıp kavuran, pek çok ölüme yol açmış ve dolayısıyla insanlık tarihine damgasını vurmuş önemli bir bulaşıcı hastalıktır. Bu bulaşıcı hastalığın Amerika, Afrika, Avrupa ve Asya’da yayıldığı biliniyor. İnsanlık tarihinin en büyük pandemilerinden birini oluşturan kara ölüm, yüzyıllara yayılan farklı dalgalarıyla, Avrupa nüfusunun yaklaşık üçte birinin ölümüne neden olmuştur. Tüm yaşamını bu kara ölüm dalgalarının gölgesinde yaşayan Shakespear’in eserlerinde de kara ölüme kimi dolaylı göndermeler bulunur. Örneğin, Kral Lear kızını, “Sen bozulmuş kanımın dışa vuran yarası / Baş vermiş çıbanısın”[i], diyerek azarlar.

Kara ölümün Yersinia pestis adı verilen gram negatif bir bakterinin sıçanlardan insana bulaşı sonucu yayıldığı biliniyor. Bu bakteriler, bakterilerin bulunduğu topraklarda yaşayan memeli hayvanlar ve onlarla ortak yaşam süren pireleri arasındaki hassas dengenin bozulmasıyla ortaya çıktığı düşünülüyor. Bakteri, kendisiyle enfekte olan pireler aracılığı ile bir memeliden diğer bir memeliye geçiş yapmaktadır. Bu bakterinin insana bulaş tarihinin Avrupa ve Asya’da en az 5000 yıl öncesine dayandığı biliniyor. Samara bölgesinden alınan örneklerle yapılan çalışmalar, Geç Bronz Çağına (yaklaşık MÖ 3800 yılları) tarihlendirerek, bu süreyi yaklaşık bin yıl daha geriye çekmiştir[iv].

1347’de kara ölümün Avrupa, Afrika ve Ortadoğu’ya girişinin Karadeniz’den doğru, Altın Orda devleti sınırlarından yük taşıyan gemiler aracılığı ile olduğu biliniyor. Bu ilk dalga sonu 19. yüzyıla kadar gelen yaklaşık beş yüz yıllık bir pandemiye uzamıştır[v]. İşte bu uzamış pandeminin kesin kökeni hakkında kesin bir bilgi bulunmamakla birlikte, arkeolojik bulgular, Orta Asya’da bugün Kırgısiztan sınırları içindeki Issık Kul Gölü’ne yakın bir bölgede 1338-1339 yılları arasında yaşanmış büyük bir salgın nedeniyle, burada yaşayan toplulukların büyük bir yıkıma uğradığını göstermektedir. 140 yıl önce yapılan kazılar, bazı mezar taşlarında bilinmeyen bir epidemi/salgın hastalık nedeniyle ölen bireylerin belirtildiğini göstermiştir. Max Planck Evrimsel Antropoloji Enstitüsü, Tübingen Üniversitesi ve Sterling Üniversitesinden araştırmacılardan oluşan bir araştırma ekibi, Nature dergisinde 15 Haziran’da yayımlanan araştırmalarında,  bu bölgedeki mezarlardan elde edilen antik Yersinia genomlarını inceleyerek, pandeminin izlerini  Orta Asya’ya , Issık Kul Gölü yakınlarına kadar sürdü. Bu mezarlardan alınan örneklerde rastlanan Yersinia pestis genomu bu epideminin gerçekten de kara ölüm olduğunu doğruladı. Bunun yanı sıra, oluşturulan evrimsel ağaçlar, bu antik genomun, Yersinia pestis aile ağacının çeşitlenme öncesindeki düğümünde yer aldığını gösterdi. Yani, 1338 yılında bu bölgeyi yıkıma uğratan Yersinia pestis suşu kaynak suştur ve bu suş diğer bölgelere yayıldıkça ve zamanla çeşitlenerek aile ağacının bugünkü halini oluşturmuştur. Araştırmacılar, bu kaynak bakteriye yüksek benzerlik gösteren modern bakterilerin bölgedeki Tian Shan Dağlarında olduğunu göstererek, muhtemel bir zoonotik geçişin kara ölümün esas kaynağı olduğuna işaret etmektedir.

[i] “…A plague sore … In my corrupted blood…”, Shakespeare, King Lear

[ii] Max Planck Institute for Evolutionary Anthropology. "Origins of the Black Death identified: Multidisciplinary team studied ancient plague genomes." ScienceDaily. ScienceDaily, 15 June 2022.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa