21 Haziran 2022

Güç yığınağı ve faşizm

Birlikte yaşıyor ve tanıklık ediyoruz, her gün bir ileri adım daha atılarak faşizmin karanlığına yatırım yapılıyor.

Öncelik, tahammül edilmez hal alan, suçu başkasının üstüne atılamayacak kadar hükümetin üzerine yapışmış geçim derdi üreten ekonomik çıkmazın belirgin zayıflatıcı/çökertici etkisini gidermede. Ancak bu olanaksız ve tersi sonuçlar veren önlemlerde ısrar ediliyor. Maliye Nazırı Nebati’nin itiraf ettiği “yoksulları dışta” tutan ve tüm yükü onlara bindiren ekonomi politikasıyla ekonominin içinden çıkılmaz durumu, Cumhurcuların temel zayıflığı. Enkaz, üzerine inşa edilmeye çalışılacak tüm aldatıcı popülist söylem ve politikaları baştan işlevsizleştiriyor. On milyonların cebi delik ve midesi guruldarken ne söylesen boş: Erdoğan ve ekibi bunu sürekli deneyimliyor.

Seçime giderken uygulamaya konacağı yüzde bir milyon olan “seçim ekonomisi”, bu nedenle çok az işe yarayacak. Ücretliler yılbaşında asgari ücrete yapılan üzde 50’lik zammın birkaç ay içinde sıfırlandığını yaşayarak öğrendi. Toplu sözleşmelerle sağlanan ve kamu emekçilerine reva görülen ücret artışları birkaç aylık ferahlama bile sağlamadı. Şimdiden “müjdeler” havada uçuşuyor; ama örneğin sağlıkçılara “müjde”nin altından ücret artışı değil, çalışma koşullarını zorlaştırıcı performansa göre ücret çıktı. Halkın büyük çoğunluğunun hükümetten bir beklentisi kaldığını artık en yakın yandaşlar bile ileri sürmekte zorlanıyor. Seçim öncesi yapılması kesin olan ücret artışlarının yine de bir etkisi olacaktır, ancak Erdoğan’la ortakları bu tür “iyileştirmeler” üzerinden hayal kurmayacak kadar deneyliler.

Bu nedenle yeni arayışlar içine girdikleri tartışmasız ve herkes hükümetten yeni “ileri adımlar” bekliyor.

İlki, 2015’te işe yaradığı bilinen bir çatışma/savaş ortamı yaratarak milliyetçilik ve korku atmosferi yaymaktır ve Irak’la Suriye’nin kuzeyinde denemeleri yapılmaktadır. Yeter mi? Hem dünyanın emperyalistler arası sertleşen ikliminde yeni askeri maceralar düzenlenmesi kolay değil, hem de olası getirilerinin geçim derdinin neden olduğu kaybı karşılama olanağı zayıf. Yine de uçan kuşa muhtaç durumdaki hükümetin 1-2 puanlık destek artışı için bile maceradan kaçınması beklenemez.

Hayat tarzına karışılmasını istemeyen ortalama seçmenden tecrit edici olmasına rağmen, AKP içki ve sigaraya aşırı zam ve müzik yayınlarının engellenmesi türünden dinci tabana yönelik mesajları olan önlemlerden dahi medet umuyor. Bununla en azından tabandan toplu kayışların önünü kesmeyi hesaplıyor.

Yığınaksa, sonuç vereceği öngörülen baskı ve yasaklara yapılıyor. Sonuncusu Mecliste görüşülen sosyal medyanın kullanılamayacak hale getirilmesine yönelik olan yasaklar dur durak bilmiyor. Halkın tüm özgürlüklerinden yoksun bırakılmasını amaçlayan yasaklarla seçimlerin de “güllük gülistanlık” koşullarda kotarılması hedefleniyor. Seçim kurulları ve hakimlerinin isteğe uygun düzenlenmesi de bu hedefe yönelik önlemlerden.

Hukukun keyfi kullanılması doğrudan siyasal alanı da kapsıyor. CHP İstanbul il başkanına siyaset yasağı bunlardan biri, ancak tasarlanan siyaset yasakları bundan ibaret değil. İmamoğlu davası sürüyor ve il başkanı üzerinden güç denemesinin ardından yeni yasaklar sürpriz olmaz.

Bir diğeriyse yasakçılığın milliyetçiliğin kullanılmasıyla birleştiği HDP’ye yönelik izlenen politika. Başkanları dahil çok sayıda milletvekili ve belediye başkanı yasaklanan bu parti hakkında “terör” suçlamasıyla kapatma davası açılmış durumda ve iktidarın HDP’yi suç örgütü sayan suçlamaları sürüyor. HDP üzerinden, AKP-MHP ile milliyetçilik yarışı içinde olan Millet İttifakını bölme hesabında olan Erdoğan ve Cumhurcuların bu hesabının iki yönü bulunuyor. İlki, mücadeleci Kürt tabanını alternatifsiz bırakamasa bile iyice baskılamak ve çok sayıda yeni siyaset yasağıyla seçimlerde de güçsüzleştirmek. İkincisi ise, Kürt tabanın zaten yakın olmadığı Millet İttifakı partileriyle arasındaki mesafeyi büyüterek, örneğin cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’ın karşısındaki adaya yönelik desteğini zayıflatmak.

Seçimi de güldürüye dönüştürecek baskı ve yasaklara karşı birlik ve topyekün mücadele güncel görevdir.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Peşkeşe ‘dur’ de!

Peşkeşe ‘dur’ de!

Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi için alınan ve genelde mal değerinin yüzde 10 düzeyinde belirlenen geçici teminat bedeli 250 milyon TL oldu. Bu bedel madenin sadece 3.5 günlük kazancına denk geliyor. Satışa karşı direnişi sürdüren madenciler, ‘Yağmayı durduralım’ çağrısı yaptı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
5 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et