28 Haziran 2022 04:53

Sansür, çocukları korumasız bırakıyor

kütüphanede kitap okuyan öğrenciler

Görsel: pngtree

Paylaş

Brigitte Labbé’nin Paris Sorbone Üniversitesi felsefe profesörlerinden Michel Puech danışmanlığında kaleme aldığı ve Türkiye’de Günışığı Kitaplığı tarafından yayımlanan “Çıtır Çıtır Felsefe” adlı çocuk kitapları dizisinin yedi kitabının, Yeni Akit başta olmak üzere iktidar medyası tarafından cımbızlanıp bağlamından koparılarak hedef gösterilmesinin ardından sansürlenmesine giden süreci dünkü yazımızda tartışmıştık.

Yayımlanmaya başladığı 2006 yılından bu yana büyük ilgi gören, okullar tarafından en çok önerilen kitaplar arasında yer alan ve bugüne kadar on binlerce çocuğun okuduğu dizi, Türkiye dahil 25 ülkede yayımlandı. Türkiye’de dinci, muhafazakar yayıncılığın en radikal temsilcilerinin başlattığı linç kampanyası çok hızlı sonuç verdi ve hemen dört gün sonra, 24 Haziran 2022 tarihli Resmi Gazete’de, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu tarafından serinin yedi kitabının 18 yaşından büyüklere poşet içinde satılmasına oy birliği ile karar verildiği duyuruldu. Kitapların yayıncısı, çevirmeni, satışa sunan kitapçısıyla birlikte kriminalize edildi. Linç kampanyasının hedefinde iki kitap varken, Kurul eli değmişken beş kitabı daha ekleyerek yedi kitabın poşete sokulmasına karar verdi. O kuruldan bir kişi dahi farklı görüş belirtmedi.

Bu kurul daha önce 11 üyeden oluşuyordu. 2018’de yapılan değişiklikle, Çalışma ve Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanlığı bünyesinde olacak kurulun üyelerini, çalışma ve sosyal hizmetler ve aile bakanının belirlemesine karar verildi. Bakan, bakanlığının beş birim amirini bu kurulda görevlendirirken, bu isimlerden birini başkan olarak atıyor.

Bakanlığın sitesinde bu beş kişi şöyle sıralanmış: Hüsamettin Tanrıkulu (Şube Müdürü), Hacı Mehmet Oylu (Şube Müdürü), Yavuz Özdoğan (Memur), Halil İbrahim Aslan (Memur), Burak Kamış (Veri Hazırlama Kontrol İşletmeni). Bir ‘erkekler kurulu’ özelliği taşıyan önceki kurul da tartışılan sansür haberleriyle gündem olurdu. Artık yayımcılık deneyimi, alan uzmanlığına da gerek duyulmadan, bir felsefecinin kendisine büyük bir ödül kazandıran kitaplarına ilişkin atanmış bu beş kişi son sözü söyleyebiliyor. Ve henüz gerekçelerini bile bilmiyoruz.

Serinin sansüre uğrayan ‘Aşk ve Dostluk’ adlı kitabı 41 sayfa. ‘Diktatörlük ve Demokrasi’ 45 sayfa, ‘Cesaret ve Korku’ 41 sayfa. Diğerleri de benzer uzunluklarda.

Nefret söylemi ile desteklenen haberler üzerine bu kitaplar radarına giren Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu, bir anda alarma geçerek jet hızıyla bu kitapları okuyor ve yine jet hızıyla karar veriyor.

Bu ülkede günlerce hastane bulamadığı için yakınlarını kaybeden insanlar var. Zamanında müdahale edilmediği için devasa orman alanları kül oluyor. Ama mesele sansür olunca ‘acil servis’ hızıyla kurul toplanıyor ve neşterler sansür için çalışıyor.

Türkiye’de tarikat yurtlarında bir sürü çocuk tacize ve tecavüze uğradı. O cımbızlanarak hedef gösterilen ‘Aşk ve Dostluk’ adlı kitap hem çocuklar hem de ebeveynler için bu açıdan çocuğun dünyasına, algılama düzeyine göre hazırlanmış bir eğitim materyali. Çocuklara taciz ve tecavüzün sürgit devam etmesinin bir nedeni cezasızlıksa, diğer önemli nedeni de eğitim eksikliği.

Kurulun sansürlediği kitaplardan ‘Cesaret ve Korku’dan iki cümle şöyle: “Korku bizi korur. Şehirlerde arabalardan korkmak, sağa sola bakmadan karşıya geçmemizi ya da yolun ortasında yürümemizi engeller.” (s.7) “Bildiğimiz zaman, daha az korkarız. Ve artık kimseye kanmayız.” (s.20)

Kitapta gündelik yaşamda çeşitli resimli örneklerle, ‘korku’ ve ‘cesaret’ teması etrafında çocuklar düşünmeye sevk ediliyor. Kurul bu kitaptan, Allah korkusu ile desteklenen bir metin olmayıp, felsefi düşünce yöntemini esas aldığı için mi rahatsız oldu acaba?

Muzır Kurulunun radarına takılan ‘Diktatörlük ve Demokrasi’ adlı kitaptan bir bölüm de şöyle: “Bugün, dünyanın hemen hemen hiçbir yerinde, bir insanın başkalarını yönetme gücüyle herkesten üstün doğduğuna ya da itaat etme ödeviyle herkesten aşağı doğduğuna inanılmıyor artık.” (s.4) Kitabın 28 ve 29. sayfalarında ise gücün kötüye kullanımını engellemek için, hiç kimsenin iktidarı bütünüyle elinde tutmaması gerektiği öyküleme tekniği ile anlatıldıktan sonra, gücü parçalara bölmek gerektiği belirtilerek ekleniyor: “Güç doğru dağıtıldığında her şey dengelenir.”

Böyle bir demokrasi eğitimi ve bilinci, bugünkü yönetim anlayışını elbette rahatsız eder.

Bir hatırlatma ile bağlayalım. 2019 yılında NTV’nin 23 Nisan Programı’na katılan bir çocuk, hayallerini anlatırken, “Köln Üniversitesinde tıp okumak istiyorum. Sonra belki Alman vatandaşı olurum” ifadelerini kullanmış ve bu sözler, “Çocuklarımız neden geleceğini bu ülkede göremiyor?​” tartışmasına yol açmıştı.

Bu doludizgin kitap sansürlerinin yol açtığı sonuçları bir de bu açıdan düşünün. Çocukları öyle kolay kandıramazsınız!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa