Cepteki delik: Sağlık
Fotoğraf: Özgür Gültekin/Evrensel
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) hekimin yazdığı ilaçları değil de eş değer ilaçlar içinde en ucuz olanı karşılıyor. Diyelim ki aynı etken maddeyi içeren ilacı on farklı firma üretsin. SGK en ucuz olanı baz alıp diğerlerinden fark alıyor. Hem de ne fark!
Gerek Covid-19 pandemisi gerekse son ekonomik kriz kimi ilaçların temininde zorluklara yol açtı. Hal böyle olunca eş değer ilaçlar içerisinde ucuz olan piyasada bulunmuyorsa, el mahkum pahalı olanı almak ve cepten dünya kadar para ödemek zorunda kalıyorsunuz. Öyle ilaçlar var ki Sağlık Bakanlığı ruhsatı ile içerisinde ham maddenin aynı olduğunu teyit ettiği bu ilaçlar arasında 100-200 liralık farklar olabiliyor. Çoklu kronik hastalığınız varsa, hele bir de emekli iseniz ve eşiniz de hasta ise buna örtülü tıbbi yoksulluk girdabı da diyebiliriz.
SGK ve Sağlık Bakanlığı, tercih ettikleri kimi uygulamalar ile vatandaşa ‘Yolunacak kaz’ muamelesini reva görüyor. Argoda buna ‘Söğüşlemek’ de denmekte. Nasıl mı?
Yıllardır zaman zaman yazılarımda paylaşıyorum. Sahi ilaç kutularında neden adet sayısı 3, 5, 7, 10, 14, 28, 30, 60, 90, 100 olarak değişkenlik gösteriyor!
Diyelim ki yüksek tansiyon, şeker hastalığı, kalp hastalığınız olsun. Doğası gereği sosyal güvenlik kapsamında iseniz ilgili hekimler kronik hastalıklarınız olduğu için size ilaç raporu çıkartıp, ilaçlarınız için mümkünse katkı payı ödememenizi sağlar. Böylece ilaçlarınızı üçer aylık birden alabilirsiniz. ‘Söğüşlenme’ mevzusu tam da burada başlıyor. Diyelim ki altı ilacınız var; bunların bazısında her kutuda 20, bazısında 28, diğerlerinde 30, 60 ve 100 tablet olsun. Şimdi bu ilaçlar aynı gün bitmez değil mi? O yüzden birden fazla gün reçete zorunluluğu doğar. Yani her reçete bir muayene ücreti demek. Çalışan iseniz eczanede, emekli iseniz emekli maaşınızdan kesilir bu paralar. Sağlık Bakanlığı ilaç ruhsatında bu ayıba bir son vermelidir. Yurttaşlarını hasta değil müşteri görme refleksinden sıyrılmalıdır.
Bu ekonomik krizde resmi kurumların yurttaşı ‘enayi’ yerine koyan uygulamaları yoksulluğa yoksulluk katmakta. Sağlık meslek örgütleri ve siyasi partilerin bu mevzuyu daha fazla dert edinip gündem yapması gerek.
Cepteki delik sağlık bahsinde giderek büyüyor. Pandemi nedeni ile kamu sağlık kurumlarından muayene randevu alınması imkansıza yakın. Hastalığınız ciddi ya da akut ise özel sağlık kurumları devreye giriyor. Hal böyle olunca kişisel harcamalarda sağlık bahsinde açık daha da büyüyor. Mücadele edilmezse tıbbi yoksulluk en sık yoksulluk nedeni olmaya aday görünüyor.
Sağlıcakla kalın.
- Kırmızı kurdele: AIDS ve çocuk 18 Kasım 2024 04:04
- Hekim grevleri tüm dünyada tarihsel bir eşikte 11 Kasım 2024 04:50
- Özelleştirme yolunda aile hekimliği ya da sağlık hakkımız 04 Kasım 2024 04:11
- 2025 ya da sağlık: Yeni sağlık bütçesinin ipuçları 28 Ekim 2024 04:35
- Sağlıkta kayıp kuşak: 0-23 yaş arası ve AKP'li yıllar 21 Ekim 2024 04:53
- Hangi antidepresan bize eşitlik, özgürlük, adalet getirebilir ki! 14 Ekim 2024 04:00
- Koruyucu sağlık hizmetleri: Önlenebilir her ölüm cinayettir 07 Ekim 2024 04:55
- Koku ve hafıza 30 Eylül 2024 04:26
- Yapay zeka insan haklarından neden korkar? (1) 23 Eylül 2024 04:29
- Tombul kentler tombul insanlar yaratır 16 Eylül 2024 04:55
- Barış belediyeciliği: Didim 09 Eylül 2024 04:02
- Şifa kurumundan biyo-ahlak mekanına: Hastaneler 02 Eylül 2024 05:29