Yedi Kocalı Hürmüz

İsveç ve Finlandiya’yı NATO’ya alacak mıyız?

Reis, önce “Zinhar olmaz, boşa gelip zamanlarını harcamasınlar” dedi.

Sonra Madrid’e gidildi. Reis Boris’in omuzuna elini koyarken uzaklarda bir yere bakıyordu. Sultanhamam esnafı tongasına düşeceğini anlayan Boris önce omzundaki eli indirdi.  Sonra tokalaştı. Daha biz ne olduğunu anlamadan ışık hızından 3 kat fazla hızla olay yandaş medyanın sayfalarına düşmüştü bile. “Boru değil NATO bu. Biz kurucu ortağıyız, biz ne dersek o. Zaten Boris’in ayak başparmağına tekabül eden genleri de Osmanlı.”

“Habibi Biden’ın başına inşaallah” diye iç geçirenler oldu.

Bu gazla Dodurga seçimleri kazanıldı.

Mehteran kösleri Mohaç meydan muharebesine hazırlanan yeniçerilerin heyecanına rahmet okuturcasına vuruyordu. Ben bile heyecanlanmış, zafer kutlamasına katılmak için bayrağı kapıp sokağa çıkmaya hazırlanırken, kulağım televizyondaki çoook ünlü uluslararası ilişkiler hocasının yorumuna takıldı.

-Hani bilirsiniz, bizde bir tiyatro oyunu vardır; Yedi Kocalı Hürmüz. NATO ile ilişkilerimiz bu oyundaki gibidir. Onları hoş tutmalıyız. Bu tamamen akademik bir yorum. Hepsini tatmin etmeliyiz. Yoksa...”

Akademisi buysa kalanı nedir korkusuyla daha ötesini dinleyemedim. Bayrağı bıraktım. Maazallah ya hoca haklıysa, ne olur ne olmaz, İsveç, Finlandiya halkının başına gelen bizim de başımıza gelir endişesi ile ışıkları kapatıp, koşup kapıları kilitledim.