08 Temmuz 2022 05:35

İşçiler, sömürü, teknoloji ve kârlar

Ekmek tutan direnişteki işçi

Fotoğraf: BİRTEK-SEN

Paylaş

Peş peşe yapılan zamlar tüm halk kitleleri açısından yaşam koşullarını her geçen gün daha fazla zorlaştırıyor. Açlık sınırı altında bir asgari ücret, yoksulluk sınırının neredeyse üç kat altında olduğu hesaplanan ortalama ücretler, emekliler için tam sefalet koşulları, memurlar için açlığa mahkum edilmek. Buna karşın TÜİK’in makyajlanmış rakamlarına göre yüzde 80’e dayanmış, ENAG’a göre -bağımsız araştırma grubu- yüzde 175.5 enflasyon ve her gün otomatiğe bağlanmış gibi yapılan zamlar. Ve bu tablo her gün, her saat ağırlaşıyor.

İşçi sınıfı ise üretimde tuttuğu yer nedeniyle bu ağır tablonun neredeyse tüm yükünü sırtında taşıyan bir kesim. Sürekli olarak insanca bir yaşam sürdürmenin çok altında kalan ücretler, işten atılma tehdidiyle mahkum edildikleri ağır çalışma koşulları, buna karşın onların sırtlarından kârlarını sürekli büyüten patronlar ve genel olarak büyük sermayedir. Kârların büyümesi bu holdinglerin bilançolarında, ilan ettikleri rakamlarda açıkça görülüyor. Bu rakamların gösterdiği diğer bir gerçek de işçiler üzerindeki korkunç sömürü.

Örneğin gazetemize Kocaeli’den gönderilen yapılan haber ve incelemelerde Ford’un işçi başına kârının sürekli olarak arttığını açıkça görebiliyoruz. Bu kârlar son yıllarda şöyle olmuş: 2018 yılında işçi başına kâr 150 bin TL. 2019’da bu rakam 174 bin, 2020’de 328 bin, 2021’de 466 bin TL olmuş ve bu rakam düzenli olarak yukarı doğru çıkıyor. Ford her işçiye ayda 20 bin TL ücret verse bu yılda 240 bin TL eder. Oysa işçilerin aldıkları ücretlerin yetersiz olduğunu biliyoruz ve işçiler en zorunlu ihtiyaçlarını karşılayabilmek, geçimlerini sağlayabilmek için ayrıca uzun saatler boyunca mesai yapmak zorunda kalıyorlar.

Elbette tek örnek Ford değil. Geçen yıl Türk Traktör kârlarını yüzde 130, TOFAŞ yüzde 80, Isuzu yüzde 129 artırmış ve bu böylece uzayıp gidiyor. İşin akıl dışı yanı ise şu: Pek çok üretim alanında teknoloji sürekli olarak gelişiyor. Rekabette ayakta kalabilmek için patronlar bu teknolojileri kullanmak zorunda kalıyor. Örneğin yeni gelişen makineler eskiden örneğin 4 işçinin yaptığı bir işi 1 işçinin yapabilmesini sağlıyor. Sadece bu örnek bile bir işçinin üzerinden sömürü oranının eskiye göre 4 kat artması anlamına geliyor.

BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen benzer bir durumu gazetemize şöyle anlatıyor: “Oysa teknoloji, üretim teknikleri sürekli gelişiyor. İşçiler artık çok daha az çalışarak daha az yorularak aynı işi aynı üretimi yapabilirler. Oysa öyle olmuyor. Teknoloji geliştikçe patronların eskisine oranla sömürü ve kâr oranları katbekat arttığı halde işçilerin çalışma saatleri artıyor, iş yükleri artıyor ve reel ücretleri sürekli düşüyor.” Evet kapitalizmde, yani ücretli kölelik düzeninde mekanizma böyle işliyor. Bu nedenle de işçilerin çalışma ve yaşam koşullarını iyileştirmek için birliklerini geliştirmeleri, sürekli ve kararlı bir mücadele yürütmeleri gerekiyor. Daha ötesi ise yeni bir dünya kurma mücadelesi oluyor.

Gerçekler böyle olmasına karşın iktidarın tepelerinden ve sermayenin sözcülerinden gelen açıklamalar hem gerçeği ters yüz ediyor, hem de adeta işçi ve emekçi kitlelerle dalga geçercesine oluyor, işçi ve emekçilerin varsa geçmiş birikimlerine de saldıracaklarının işaretlerini veriyorlar. Durum böyleyse tüm halk kesimleri içerisinde işçilerin tutumu ve mücadelesi özel bir anlam taşıyor. Onlar hem kendi durumlarını kökten bir değişikliğe uğratmak için, hem de tüm halkın umudunun taşıyıcıları olmak için mücadelenin en önüne yerleşmek ve onun omurgası olmak gibi bir görevle karşı karşıyalar. İşi, ekmeği, özgürlüğü kazanmanın başka bir yolu bulunmuyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa