13 Temmuz 2022 04:55

‘Üçüncü seçenek’in özelliği yığınların siyasete müdahalesinde göstereceği tutumdur!

7 siyasi parti ve kitle örgütünün açıklaması

Fotoğraf: Hasan Can Bilici/Evrensel

Paylaş

Gazetemizde geçtiğimiz pazar günü Emek Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz’le yapılan geniş bir söyleşi yayımlandı.

Çağrı Sarı arkadaşımız, Akdeniz’e, son günlerde hatta son aylarda sadece siyaset arenasında değil, ileri işçi-emekçilerin mücadeleci sendikacıların az çok siyasetle ilgili her kesimden halkın tartıştığı başlıca konuları sormuş. Akdeniz de bu sorulara açıkça ve eğip bükmeden yanıt vermiş.

Ülkemizde çok partili rejime geçilen 1946’dan beri, siyaset partiler arasında bir mücadele olarak gerçekleştiriliyor. Ancak, 2018 yılında tek adam rejimine geçme süreciyle birlikte, gündeme gelen “ittifaklar”la seçime gitme gündeme geldi. İttifaklar tartışması şimdi daha belirginleşerek; Cumhur İttifakı, Millet İttifakı etrafında “6’lı masa” ve Halkların Demokratik Partisi (HDP), Türkiye İşçi Partisi (TİP), Emek Partisi (EMEP), Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP), Emekçi Hareket Partisi (EHP), Halkevleri ve Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF)’nin ortak bir mücadele hattı etrafında “üçüncü seçenek” (“demokrasi ittifakı”, “halk ittifakı”) tartışılıyor. Ve tabi seçimlerin yaklaştığı dikkate alındığında da Cumhur İttifakı dışındaki ittifak tartışmaları “seçim işbirliği”ni de içeren ittifak tartışmaları olarak gelişiyor. Cumhur İttifakı’nın ise bir adayı Erdoğan’mış! En azında Erdoğan ve Bahçeli böyle söyledi!

Emek Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz de yukarıda sözünü ettiğimiz söyleşide, bir yandan sermaye partileri ittifakı olarak eleştirdiği “Altılı masa” ile farklılıklarına dikkat çekerken öte yandan da kendilerinin “Halk İttifakı” ya da “Demokrasi İttifakı” olarak sözünü ettiği şu anda 7 parti ve siyasi çevrenin görüşmelerinde gelinen aşamayı değerlendirdi.

MASADA DEĞİL İŞYERLERİNDE ÖRGÜTLENECEK BİR BİRLİK İHTİYACI

Bu söyleşide Ercüment Akdeniz, diğer birlik ve ittifak girişimlerinden kendilerinin farkını; “Bize masada değil işyerlerinde örgütlenecek bir ittifak gerek” diyerek açıklıyor. Söyleşi boyunca da dönüp dönüp bu temel farklılığa vurgu yapıyor.Çünkü CHP’nin başını çektiği “Altılı Masa”nın gerek halkın yaşadığı çok ağır geçim zorluklarından kurtulması gerekse tek adamın keyfi yönetiminin özgürlükleri ve demokratik kazanımları ortadan kaldırılmasına karşı, “Seçimde bize oy verin biz iktidara gelelim. Sizi bütün bu dertlerden kurtaralım” diyen çizgisine karşı Akdeniz işçilerin, emekçilerin, her kesimden halkın siyasete doğrudan müdahale etmesini savunuyor. Bu amaçla da Akdeniz, işçi ve emekçi yığınların kendi talepleri etrafında birleşerek, harekete geçerek siyasete her gün müdahale eden bir çizgide mücadeleye çekilmesinin; siyasete her gün müdahale eden bir mücadele çizgisinin yaygınlaştırılması, seçimlerde de sadece siyasi partilerin oluşturacağı bir ittifak yerine, bu ittifakın geniş yığınların mücadeleye çekilmesinin yaratacağı sinerji ile birleşmenin önemine dikkat çekiyor. Ki, iktidarın devletin imkanlarını “seçim rüşveti” olarak kullanarak halkın kafasını karıştırması da ancak böyle önlenebilirdir. Dahası son aylarda giderek daha çok konuşulan “seçim ve sandık güvenliği”nin de sadece sandıkların başına daha çok partili yerleştirerek sağlanması yerine bunun tek gerçekçi yolunun “hile-hurda”ın, “şaibe”nin kabul edilemeyeceğinin emekçi yığınların siyasete müdahalesinden gelen büyük güç tarafından güvenceye alınmasıdır.

BÜTÜN İLERİ GÜÇLERİ HAREKETE GEÇİREN BİR MÜCADELE

Emek Partisi Genel Başkanı Akdeniz, 7 partinin deklarasyonunun hazırlanmasında son aşamaya gelinmiş olduğunu ve diğer konularda görüşmelerin de sürdüğünü söylerken, elbette partilerin üye ve taraftarlarına, demokrasi güçlerine, “Yığınları mücadeleye çekmek için bu çalışmanın sonuçlarını bekleyin” demek istemiyor. Tersine Akdeniz, her gün süren, sürmesi gereken mücadelede iş ve hizmet alanlarında örgütlenmeyi esas aldıklarını söyleyerek,

  • İş ve hizmet birimlerinde işçi ve emekçilerin talepleri etrafında birleşerek patronlara ve hükümetlerine karşı ortak mücadele için girişimlerin güçlendirilip yaygınlaştırılmasını, bu mücadelenin OSB’ler ve kentler düzeyinde yerel sendikal platformların (emek platformları, sendika birlikleri) aktifleştirilmesi, bunların olmadığı bölgelerde oluşturulmasını,
  • Sendika, emek ve meslek örgütlerinin yerel örgütlerinden yerel platformlara, yöre derneklerinden çevre, kadın ve gençlik örgülerine, yerel aydınlar, sanatçılar, demokratlardan çeşitli adlar altındaki az çok yığınsal özellik gösteren her kesime tek adam rejimine tavır alabilecek her kesimi birleştirmek için gerekli girişimleri yapmanın önemine dikkat çekmektedir.

Bu girişimlerin ısrarla sürdürülmesi sadece mücadelenin işçi ve emekçi yığınları içinde yayılıp güçlenmesinin ötesinde, örneğin TKP, Sol Parti gibi partilerin “7’li masa”daki görüşmelere katılımı için teşvik edici olacağı gibi, süren görüşmelerin olumlu olarak sonuçlanmasını da kolaylaştıracaktır!

Yani gelişmeleri sadece merkezi düzeyde yapılan görüşmelere indirgemek, oradan çıkacak sonuçlara göre bir çalışmaya girip girmeme tutum doğru değildir. Tersine böyle bir beklenticilik “6’lı masa”nın “Bize oy verip iktidara getirin sizi kurtaralım” diyen tutumun bir versiyonu olabilir.

AKDENİZ: HAREKET NOKTAMIZ EMEK VE DEMOKRASİ GÜÇLERİN BİRLİĞİ OLDU

Nitekim Akdeniz: “Bizim davamız işçi sınıfı ve yoksul halkın kurtuluş davasıdır. Yedi parti ve örgüt olarak sadece toplantılar yapmıyoruz. Geçinemiyoruz kampanyasından Ukrayna savaşına, Newrozlardan 1 Mayıslara, HDP’ye CHP temsilcilerine yönelik siyasi linçlere karşı dayanışmalardan “Hakikat Sempozyumu”na kadar bir dolu ortak eylem ve açıklamayı birlikte örgütledik. Eksik yanlar elbette olmuştur. Ama hareket noktamız hep en geniş emek ve demokrasi güçlerinin birliği oldu. Sadece masa başında bir oluşum olmadığımız için, çalışmalarımız, mücadele deneyimleri de biriktirerek ilerliyor” diyerek anlamlı, başka bir söyleyişle etkili bir “birlik” ve “ittifak” oluşturma çabalarının ete kemiğe bürünmesinde yığınların mücadeleye çekilmesindeki önemine dikkat çekiyor. Çünkü, partilerin temsilcileri düzeyinde süren görüşmelerde oluşturulacak kararların ete kemiğe bürünmesinin ön şartı bu kararların işçi ve emekçi yığınları arasında tartışılarak benimsenmesiyle siyasete müdahalenin bu doğrultuda olabilmesiyle sıkı bir biçimde bağlantılıdır.

Çünkü “Halk seçeneği”, “Demokrasi seçeneği” de denilen “Üçüncü seçenek”in belirleyiciliği, emek ve demokrasi güçlerinin siyasete doğrudan müdahalesini esas alan bir seçenek olmasıdır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa