"Gençliğimi istiyorum"

Fotoğraf: Hasan Yıldırım/DHA

Bu sözler Halk TV’de bir programa katılan bir gencin “Gençlik ne istiyor?​” sorusuna verdiği yanıttan alındı. Bu iki kelimede gençliğin bugün mahkum edildiği ağır durumun, gençliğini yaşayamamanın acısının tam ve eksiksiz bir özeti bulunmaktadır. İşsizlik, yurt ve konut sorunu, gerici eğitim, gerici ve faşist baskının sürekli artması, her yönden kontrol altına alınmak istenen, öğrencisiyle, işçisiyle, işsizi ile bugünü ve geleceği çalınmış ülke gençliği. Üniversite mezunu genç işsizlerin oranının genç işsizliğinin ortalama oranını aştığı feci koşullara mahkum edilmiş bir gençlik.

Hatırlanacaktır, gençler birkaç gün önce KYK’nin -Kredi Yurtlar Kurumu- kendilerine gönderdiği yüksek faizli geri ödeme talebi ile gündeme geldi. Üniversite mezunu gençlerden-henüz bir iş bulamamışlar da içinde olmak üzere -aldıkları kredilere fahiş oranda uygulanan faizle- sürekli faize karşı olduğunu ilan eden bir iktidar tarafından- faturalar gönderilmiş, bunların geri ödenmesi talep ediliyordu. Bir genç durumu şöyle anlatıyor: “Ben 26 bin küsurluk bir borca imza atmıştım. Şimdi toplam 74 bin TL’lik borç̧ çıktı. Eğer pesin ödersem yüzde 30 indirimli oluyor. Bunu öğrendikten sonra çevremdeki birçok kişinin de aynı şeyi yaşadığını gördüm.” Kendisine 180 bin TL fatura gönderilen gençler var ve KYK borçlularının sayısı milyonlarla ifade ediliyor ve yüz binlercesi de icra takibine alınmış durumda. Ülkenin geleceğini garantili kârlara ipotek eden iktidar, tabloyu gençliğin geleceğini icraya vermekle genişletmiş durumda.

Ama bu kadar da değil. Geçtiğimiz günlerde TÜİK makyajlanmış güncel işsizlik rakamlarını açıkladı.  Buna göre 15-24 yaş grubunu kapsayan genç̧ nüfusta işsizlik oranı bir önceki aya göre 0.2 puanlık artış̧ ile yüzde 20.3 olmuş. Bu yaş grubunda işsizlik oranı; erkeklerde yüzde 17.6, kadınlarda ise yüzde 25.5 olarak tahmin ediliyor. Gerçek rakamlar ise yüzde 40’lar dolayında seyrediyor. Her 3 gençten birisi işsiz. Üniversite mezunu işsizlerin sayısı ise 1 milyonu aşmış durumda. Bu rakamlar oldukça yüksektir ve gençliğin bu düzen tarafından içine itildiği feci durumu açık seçik yansıtmaktadır. Erdoğan iktidarının gençliğe ilişkin gerici politikaları da bu tabloyu ağırlaştıran bir etkendir.

Gençlik sadece işsizlikle karşı karşıya bırakılmamaktadır. Yüksek öğrenim gençliği eğitimin bilimsel, parasız ve demokratik olmamasının yanı sıra, ayrıca ağır ekonomik koşullar, barınma ve beslenme, ulaşım giderlerinin sürekli artan baskısıyla yaşamını sürdürmek zorunda kalmaktadır. Son olarak KYK yurtlarına da yüzde 80’e varan zamlar yapılmıştır. Barınma sorunu gençler için büyük bir sorun olmaya devam etmektedir. Çalışarak okumak neredeyse gençliğin kaderi haline getirilmiştir. Her gün bindirilen zamlar gençlerin durumunu daha da çekilmez hale getirmektedir. Üniversitelerde en doğal hakları için harekete geçen gençler polis, özel güvenlik saldırısı ile karşı karşıya kalmaktadır.

Genç işçiler de ağır sömürü koşullarına tabi tutularak, genellikle sendikasız ve sigortasız çalıştırılarak yaşamlarını sürdürmek zorunda kalmaktadır. Ezici çoğunluğu açlık sınırının altındaki asgari ücrete mahkum edilerek çalıştırılan bu gençlerin aldıkları ücret, tek kişiye yetecek ücretin çok altında -bekar bir çalışanın “yaşama maliyeti” aylık 7 bin 836.46 TL’dir. Buna ağır çalışma koşullarını, 8 saatin çok üzerinde çalışma gününü, sürekli ve bitmeyen mesaileri de eklemek gerekir. Organize sanayi bölgeleri, siteleri diğerlerinin yanı sıra genç işçilerin kapatıldığı emek cehennemleri durumundadır.

Bu tabloyu benzer ağır koşulları yaşayan orta öğrenim gençliği ile uzatmak olanaklıdır. Bir köşe yazısının sınırları içerisinde şimdilik bu kadarı yeterlidir. Gençliğin bugünü de, geleceği de kendisinden çalınmıştır. Gençler kuşkusuz bu duruma karşı, henüz kitlesel ve yaygın olmasa da kendi durumlarını düzeltmek için mücadele etmektedirler. Gazetemiz dünkü “Silin Gençlerin Borçlarını” manşetiyle yüksek öğrenim mezunu gençlerin sorununun bir yanına dikkat çekmiştir. Ama çok iyi biliyoruz ki gençliğin sorunu tüm bir halkın, ülkenin sorunudur. Bunun nedeni açıktır: Gençler bu ülkenin geleceğidir. İşçi hareketi de her ileri hamlesinde kuşkusuz gençliği yanında bulacak, işçi sınıfının düzen sınırlarını aşacak bir yönelime girmesinin gençliğin de kurtuluşu olacağının bilinciyle buna katılacaktır.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Peşkeşe ‘dur’ de!

Peşkeşe ‘dur’ de!

Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi için alınan ve genelde mal değerinin yüzde 10 düzeyinde belirlenen geçici teminat bedeli 250 milyon TL oldu. Bu bedel madenin sadece 3.5 günlük kazancına denk geliyor. Satışa karşı direnişi sürdüren madenciler, ‘Yağmayı durduralım’ çağrısı yaptı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı.

Evrensel'i Takip Et