18 Temmuz 2022 04:10

Transfer akılsızlığı

Galatasaray Futbol Takım, Avusturya kampındaki üçüncü hazırlık maçında Sigma Olomouc ile Profertil Arena Hartberg'de karşı karşıya geldi. Bir pozisyonda Galatasaray'dan Kerem Aktürkoğlu (solda) rakibiyle mücadele etti.

Fotoğraf: AA

Paylaş

Bir insan sürekli dayak yemek ister mi? “Kazıklayın beni” diye 6 ayda bir delirir mi? Ha bire aynı hayal kırıklığını yaşamaktan bıkmaz mı? Her transfer döneminde yeniden hayran oluyorum, bu işin büyüsü üzerine daha fazla düşünmek gerek. Bu kadar başarısızlıkla sonuçlanıp da bu kadar tekrarı arzulanan başka bir faaliyet bulmak kolay değil. Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray’ın son 3-4 yıldaki transferlerine bakmak yeterli. Bir strateji zaten yok da başarılı denebilecek transfer oranı da yüzde 10-15’i zor buluyor. Buna rağmen ortalık “X çeksek”, “Y çözsek”, “Z indirsek” diye sayıklayanlarla, duyumcularla, emoji hastası muhabirlerle dolu. Bağımlılık mı, her şeye rağmen sevdiğine umut besleyebilmenin aracı mı, kendini çağın ruhuna uygun bir tüketim biçimiyle avutmanın adı mı… Bilemiyorum ama taraftardaki bu halin günü kurtarma derdindeki yönetimlerin, takipçi kasan amigo muhabirlerin ve benzerlerinin ekmeğine yağ sürdüğü açık.

Bu alanda vahim örneklerin başında Galatasaray geliyor. Sarı-kırmızılılar 3 büyük kulüp arasında 1-2 yılda bir başkan değiştirmesiyle en istikrarsız yapıya sahip takım konumunda. Daha önce de vurguladığım üzere ortada bir kulüpten çok çiftlik var. Bu da işe aklın hakim olmasını imkansız kılıyor. 20 milyon avroyu aşan maliyetiyle “Diagne olayı” bu skandal seviyesindeki işbilmezliğin en açık örneği. Peki ya Morutan ve onunla geçen yaz toplam 16 milyon avroluk bonservis yatırımı yapılan ama 6 ayda “çöp” ilan edilen Cicaldau, Berkan Kutlu gibi isimlerin akıbeti? Şimdi tek konuşulan şey Morutan’ın kiralandığı takımda Yunus Akgün misali bir yeniden doğuşa imza atması. Kimse sürekli nefret kusulan bu oyuncuların Galatasaray’da gelişebileceğini düşünmüyor bile. Doğru, bu oyuncular da “transfer çılgınlığı”nın ürünüydü, yanlış en azından ederinden fazla para ödenmiş transferlerdi. Ancak şimdi de yeni bir “transfer çılgınlığı”na kurban gitmek üzereler. “Cicaldau’ya 6.5 milyon avro verdik, bu oyuncudan faydalanmanın yolunu bulmalıyız” diye düşünen yok, yeni bir Cicaldau transfer etme hayaliyle yanıp tutuşanların sayısı sürüsüne bereket! Avronun 20 liraya dayandığı, kulüplerin borç içinde yüzdüğü ülkede Amine Harit konuşuluyor yahu ne diyeyim.

Aynı mevkiler için konuşulan isimler birbirinden o kadar farklı ki en azından bu çılgınlığın bir stratejinin ürünü olmadığını anlayabiliyorsunuz. Sergio Oliveira geldi yanına eklenecek oyuncu Midtsjö olursa başka bir oyun oynaman gerek, Gueye olursa bambaşka! Santrforun arkasına aylarca konuşulan Joao Pedro’nun tarzı nere, Evander’in tarzı nere? (Onların gerisinde görülen Emre Akbaba’ya da 4.5 milyon avro ödenmişti) Ortada transferleri şekillendiren bir futbol aklı yok, rastgele diyerek çıkılmış bir transfer yolu var ve hocaya düşen de futbolu ona göre belirlemesi. Ha 6 hafta kötü giderse onun da ipi çekilecek tabii, o da bu yönetme metodunun bir başka yazısız kuralı.

Seçimden sonra da eleştirmiştim, bir kez daha söyleyeyim. Galatasaray’ın “sevgi iklimi” tipi metafizik söylemlere, günü kurtarırken geleceği ipotek altına alan savurganlıklara değil acilen akla, stratejiye ihtiyacı var. Gerekirse transfer bağımlıları sosyal medyada kudurmaya devam etmeli ama öncelik eldeki değerleri kazanmak, altyapıdan mutlaka 3-4 oyuncuyu as takıma dahil etmek olmalı. Yunuslar, Keremler, Marcao’lar azınlıkta kalır Diagne’ler, Luyindama’lar norm olursa bu kulübü, 3’er tane daha Florya, Riva, Kemerburgaz da bulunsa kurtaramaz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa